-26. Bölüm

4K 169 130
                                    

2 Günü geride bırakmıştık. Alperen dediği gibi sabah erken çıkıp akşam 7-8 gibi dönüyordu.

Bu 2 gün içinde pek bir iletişimimiz olmamıştı. Gökhandan ise hâlâ bir haber alınamamış, tüm adamlarıyla birlikte ortadan kaybolmuştu.

Gökhan'ın bu sessizliği beni ürkütüyordu. Evet korunaklı bir evdeydim fakat Gökhan’ın da sınırları belli değildi. Kafasına estiği gibi davranıyordu.

Alperenin gelmesine 1 saat kala yemek yapmaya başladım. Genelde yemeğini yiyip köşesine çekiliyordu.

Adamla gidip konuşamıyordum da. Ne diye hitap edeceğime bir türlü karar verememiştim. Alperen? Hayır, direkt ismiyle seslenecek kadar samimi değiliz. Alperen bey? Kasanın anahtarı var mı? Kesinlikle isim yerine şey, pardon falan kullanmalıydım.

Düşüncelerle yemeği hazırlarken dış kapının açılma sesi geldi. Hay sikeyim, Alperenin gelmesine 1 saat vardı daha. Aniden gelen gerginlikle giriş kapısına baktım. Alperen içeri giriyordu.

Bakışları üzerime döndü ve kafa selamı verdi. Hazır ola geçeceğim şimdi.

“1-2 Saate çıkacağım. Yemek mi hazırlıyorsun?”

Evet rızık zamanı.

“Evet. Yemeğe kalacak mısın?”

Evet anlamında kafasını salladı, “Yardım lazım mı?”

“Hayır gerek yok hallediyorum.”

“Peki öyleyse duşa giriyorum ben.”

Odasına girerken nereye gideceğini düşünüyordum. Evde yalnız kalmak hiç iç açıcı gelmiyordu. Yaklaşık yarım saat sonra yemekler hazırdı. Ben sofrayı kurarken Alperende odasından çıkmıştı. Takım elbise vardı üstünde.

Yemekleri yemeye başladığımızda Alperen telefonuyla ilgileniyordu. Bir açıklama yap be adam.

“Bizim arkadaşlardan birinin düğünü var oraya gideceğim sonrada birkaç uzun sürebilecek işimi halledeceğim. Ya geç gelirim ya da sabah kahvaltıya.”

Bayat düğün pastası... Onunla gidebilmek isterdim uzun zamandır kalabalık bir ortam görmüyordum.

“Eğer korkarsan yanına birini gönderebilirim.”

“Hayır gidebilirsin korkmam.”

İçeri hayali Gökhan girmediği sürece sorun yok. Sessiz sessiz yemeğimizi yemeye devam ettik. Ben tabağımla oynarken yemeğini bitiren ilk o oldu. Yemeğimi yememem dikkatini çekmiş gibi görünüyordu.

Ne bakıyorsun kardeşim iştahımız kaçtı işte.

“Bir sorun mu var? Durgun gibisin.”

Birden fazla sorun var ama senin bilmene gerek yok.

“Karnım ağırıyor biraz, iştahımda kaçtı zaten. Sofrayı toplayıp yatarım.”

“Sen git yat ben toplarım sofrayı.”

Ayağa kalkıp tabakları toplamaya başladı.

“Ama olmaz öyle bende yardım edeyim,”

“İçeri geçmezsen kelepçelerim seni.”

Bu cevabı beklemiyordum, şaşırmıştım. Allah Allah polis olabilir mi acaba? Mesleğini hiç belli edemiyor.

“Ne?”

İnci +18Where stories live. Discover now