14 ◇ Kim Namjoon

58 17 42
                                    

Keyifli Okumalar
Oy vermeyi unutmayınızzz

***

Namjoon 28 yaşında

"Ben izlerken yoruldum resmen Namjoon hoca kesinlikle insan olamaz,"

"İnsan değil zaten,"

"İnsanüstü bir varlık!"

"Off cıvıdınız iyice. Yanında konuşup şımartmayın şunu,"

"Ama Joy hocam haksız mıyız? Resmen tüm Kore'nin gözü üzerimizdeydi. Şımarmakta haklı, imkânsız gibi görülen sekiz saatlik bir ameliyattan başarıyla çıktı. Cumhurbaşkanı yardımcısı ölü sayılırdı. Namjoon hoca onu tekrar hayata döndürdü. Tıpkı... tıpkı Tanrı gibi"

"Aishh..."

"Asıl haberi duydunuz mu? Gyeowool hoca başhekimliği bırakacakmış, yerini de Namjoon hocaya devretmeyi düşünüyormuş,"

"Ne?"

"İnanamıyorum, o daha yirmili yaşlarında!"

"Evet, ne olmuş? Sıfatlarına bir yenisini daha ekler işte,"

"Hmm, dünyanın en iyiii, en zekiii, en başarılı, en yakışıklı beyin cerrahı. Ve şimdi de en genç başhekimi,"

"Eşi çok şanslı... Yani eşi olacak kişi,"

"Namjoon bu dünyada gördüğüm en şımarık, en huysuz, en kendini beğenmiş, en işkolik insanı. Hayatına kimseyi alamıyor çünkü kimse ona katlanamıyor. Onun kendisinden başka kimseye ayıracak vakti bile yok. Narsist kişiliğiyle başa çıkmayı başaramazlar,"

Muhattabı olduğum sözcükler üzerine olduğum yerde yorgunca gülmüştüm. Alnımı içerisinde bulunduğum tuvalet kabininin kapısına yaslayıp gözlerimi kapatırken içten içe tuvalette bile yalnız kalamamamdan yakınıyordum.

"Siz de başa çıkamadınız sanırım?"

Bu cesur yürek kimdi bilemiyordum ancak konuştuktan hemen sonra ooo, ne dedin sen nidaları yükselmeye başlamıştı. Joy ile asistan olduğumuz zamanlarda sevgili olmuştuk ancak çok çalkantılı sürmüş ve ayrılmıştık şimdi ise Güney Kore'deki tek ciddi rakibimdi çünkü o da benim gibi alanının en iyisiydi.

Joy'un öfkeden köpürdüğüne emindim. Bunu "Ne dediğini sanıyorsun sen?" diyen ses tonundan anlamak zor değildi.

"Yani sizin de ilişkiniz çok uzun sürmedi ya... Ben... şey... sizin için dedim. Namjoon hoca ile uğraşmak zor olmuştur,"

Kısa bir süre sessizlik olmuştu. Sonra sert bir baskı ile ilerleyen adımların sesini duymuştum. Topuklu ayakkabıların tok sesi lavabo mermeri üzerinde yankı buluyordu. Kapı açıldı ve sertçe kapandı. Sonrasında içeride kalan asistanların, laf atan diğer asistanı azarladığını dinlemek zorunda kalmıştım.

"Ondan ayrılan Namjoon hocaymış, kendisine yediremediği için böyle konuşuyor. Kıskanç orospu!"

"Düzgün konuş biri duyacak!"

"Duyarsa duysun. Kendisinden küçük bir erkekle birlikte oldu,"

"Aralarında sadece bir yaş var,"

"Ne fark eder ki onu tatmin edebilecek yeterliliğe sahip değildi demek ki. Şimdi de burada konuştuğumuz için ahkam kesiyor,"

Pekâlâ, artık fazla oluyorlardı. Olduğum yerde doğrulduğumda sakince aralamıştım içerisinde bulunduğum kabinin kapısını. Dört asistan, dolu olduğundan bihaber oldukları kabinin açılması ile dumura uğrarken her biri yerin dibine girmiş gibi hissetmiş olacak ki yanakları kızarmış, hepsi saygı ile eğilirken aralarından geçip sakinliğimi koruyarak ellerimi yıkamıştım. Her hareketim onlar için kanser edici bir yavaşlığa sahipti öyle ki her asistanın dizlerin bağı çözülüyor olmalıydı. Sensörlü makineden bir tane havlu kağıt alıp ıslak ellerimi kurularken bakmıştım dördüne ancak onların başı hâlâ eğikti. Hangisinin konuştuğunu bilmediğimden zehirli sözlerimi ortaya attım.

Laboratory Rat Where stories live. Discover now