0.0

14 1 0
                                    

"Seleme cenemeler uyanma vakti woaa! Seleme cenemeler uyanma vakti woaa! Seleme cene-"

"Berfin! Tüm ev halkını ayağa kaldırıp kendin yatmayı nasıl beceriyorsun?"

Başımda dikilen Eda'ya bombastic sid eye bakışlarımdan atıp yatakta doğruldum. Eda yani Eda Nur kız kardeşimdi. En küçüğümüzdü. 11 yaşındaydı ve 5. Sınıfı okuyordu. Kızılımsı kahve saçları vardı, eşek gözlüydü, buğday tenliydi ve üst dudağı yok denilecek kadar azdı.

"Uyansınlar incileri dökülmez." Deyip yataktan kalktım. Telefonu açıp saate baktım 6.40'tı sadece yarım saatim kalmıştı hazırlanmak için.

Gece hiç yatmamış okuldakileri stalklamıştım.

Direkt olarak banyoya geçip elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırlayıp saçlarımı yıkadım. Havluyla başımı sarıp odaya geçtim. Formalarımı dolaptan çıkartıp üstüne kahve bir swet aldım. Üstümü giyinirken bir yandan da Eda'yı inceliyordum. Okullarında forma zorunluluğu gibi saçma şeyler yoktu ve serbest gidiyorlardı. Beyaz bir gömlek üstüne crop modeli bir kazak giymişti altınaysa siyah pileli bir etek giymişti, dizlerinde biten beyaz çizgili çoraplarla şık duruyordu. Ha doğru bu kombini gece ben yapmıştım.

Saçlarımı at kuyruğu bağlayıp perçemlerimi çıkardım. Mutfağa geçip ketıla su doldurup çalıştırdım. Ocağın üzerinde ki haşlanmış yumurtaları alıp soğuk suyun altın- Ne anlatıyorum ben, amına koyayım? Kısaca kahvaltı hazırladım Eda malıyla kahvaltı yapıp dışarı çıktık.

Beyaz convers ayakkabılarımı alıp giydim ama kombin de kombindi yani tam Suriye style. Evet evet onu da anlatıyorum. Yeşil kareli etek -yeşilin farklı farklı tonları ve kırmızı da vardı ama detaya gerek yok- beyaz gömlek, lacivert kravat, bahsettiğim kahve gömlek, dizde bileğin hafif üstünde biten beyaz çorap ve beyaz convers... Olayım aşko.

Yola çıkıp servisi beklemeye başladım Eda'nın servisi biraz daha yukarı da alıyordu o yüzden o yanımda değildi. 3 dakika sonra da iki kuzenim yanıma geldi. Kuzenim Şimal'in kardeşi de Eda'yla aynı okuldaydı. Bu arada bahsetmeyi unuttum ben 10. Sınıftım klasik İmam hatip öğrencisiydim. Eh zaten formadan anlamışsınızdır. Şimal meslek lisesinde okuyordu ve o da benim gibi 10. Sınıftı, bir sene midesinde ki kisten dolayı kalmıştı. Yaşıttık. Ay farkıyla büyüktü. Şu an ikimizde 10. Sınıf olduğumuz için rekabet halindeydik doğrusu benim pek taktığım yoktu. Fiziksel özelliklerine gelince de; esmer teni, koyu siyaha çalan gözleri, kalkık olmayan ama kemersiz küçük bir burnu vardı dudak üstü kalp şeklindeydi ama dolgun da değildi. 1.63 boylarındaydı.

Duygu'ya gelince; 9. Sınıftı bizden bir sene küçüktü. Babamın kuzeniydi. Anadolu lisesinde okuyordu. Kumraldı buğday tenliydi ama Güzel'in teni esmer olmasına rağmen daha açıktı. Açık kahve gözlü hokka bir buruna sahipti. Kalp şeklinde dudağı vardı dolgun olmayan ama küçük bir dudağı vardı 1.56 boylarındaydı.

Bana gelince... Size ne be benden?

"Fizikten kaç almışsın?" Bu da soru mu be Şimal'im?

"28."

"Neden bu kadar yüksek(!)"

"Sen sor diye."

"Ergenleşme be Berfin."

"Aga en azından matematiğim 13 değil."

"Vay piç vuracağı yeri iyi biliyor." Deyip güldü. Gülmesine Duygu'yla karşılık verdik.

"Sen kaç aldın zilli?"

"Senden halliceyim 22."

"Ooo koymuşum."

"Konular aynı değil Berfin ayrıca 8 puan fark var."

"Hayır mal 6 puan." Diyerek araya karıştı Şimal.

"Tamam o halde aynı konulardan bahsedeyim 98 almıştım geçen sene." Şimal'in kulağına eğilip yüksek sesle,

"Hoca dönem sonunda geldiği için tüm soruları vermişti buna rağmen kopya çekmiştim." Deyip üçümüzü de güldürdüm.

"Evet 2. Sınavında 13'tü." Dedi Duygu gülerek.

"Ama Duygu şimdi ben senin edebiyat notundan bahsediyor muyum?" Dedim ayıplar gibi.

"O bahsetmiyor çünkü ben bahsediyorum kes 7'lik Duygu." Diyerek bana destek çıktı Şimal.

"Yılın kahpeliğini yapayım mı?" Dedim ikisine doğru.

"Yap lan onu da yap." Dedi onayı veren Duygu.

"Şimal çocuk gelişiminden 48 aldı." Dedim ve anırdım.

"Evet yılın kahpeliğini bende yapıyorum." Dedi Duygu hemen reddimi vererek,

"Kes lan onay almadın ben onay vermiyorum!"

"Asıl sen kes 49'luk Arap." Dedi ve ikisi anırdı ben sadece göz devirdim.

Servis gelip önümüzde durunca ilk ikisi binerek arka koltuklara yöneldiler en arkadaki çift koltuklara oturdular bense en önde ki tekliye oturarak yol boyunca dışarıyı izledim.

Yaklaşık 20 dakika sonra Anadolu lisesinin önünde durmuştu servis. Duygu ve diğer Anadolu'lular inince servis bizim okulumuza doğru hareketlendi. Anayoldan geçerken kıvırarak yürüyen bir beden gözüme çarptı bu kim miydi? Bay Dolunay yani Güngör Dolunay'dı. 12/A sınıfındaydı, 17 yaşındaydı. Kıvırcık saçları esmer bir teni vardı. Koyu gözlü ve gamzeliydi boyu kaçtı bilmiyorum ama 1.80'den fazla olduğunu düşünüyordum çünkü yanında göt kadar kalıyordum. Mesele fiziksel özellikleri değildi onu ayrıcalıklı kılan nadide karakteriydi.

Tam bir İstanbul beyefendisiydi saygısı ve düzgün üslubuyla herkes arasında biliniyordu. Ve hayır aşık değildim.

Araba okulun önünde durunca ilk olarak Eslem ve Hande indi arkalarından bende inince direkt olarak sırayla bakıştım. Lanet karı yine dizmişti herkesi.

Hande'ye dönerek,

"İçeri geçtikten sonra aldıralım yoklamayı oğlum. Burdan özürlü gibi burdağ burdağ diye bağırıyoruz." Diye kısık sesle fısıldadım. Eslem de destek çıkarak.

"Evet Hande Allah aşkına hergün sesimizle rezil oluyoruz." Hande ikimize de bakıp,

"Hocam yoklamayı siz mi alıyorsunuz?"
Diye bağırdı.

Eslem'le birbirimize bakıp kısık sesle Hande'ye sövdük. Hasta orospu sanki gerekçesi neydi!

Neyse amk benim biyo sınavım var!!

Isırarak hepinizi öptüm görüşürüzzz 🙃

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bay ve Bayan DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin