GİRİŞ

22 4 0
                                    

Hani derler ya kalp aşık olduğunu unutmaz diye. Unuttum ben ilk ve tek aşkım olan çocukluk aşkımı,unuttum . Aslında unutmak zorunda kaldım . Çünkü bir daha göremedim ben onu o parkta. Evet ilk görüşte aşık oldum ben. Onun o beyaz tenine zıt siyah saçına ve ela gözlerine. Kim derdi ki parkta annemi kaybettim diye salya sümük ağlarken bir çocuğa ilk görüşte, daha 5 yaşındayken, aşık olacağımı.

Koşup gelmişti yanıma düştüm sanmış,"evet düştüm ama sana düşmüşüm be oğlum". Daha bu yaşta nerden biliyordum böyle lafları diye sormayın çok fazla dizi izliyordum ben.

Yardım etti bana annemi buldu benim için bende kahramanım ilan ettim tabi. Kalbimin kahramanı, benim kahramanım.Ağlamam için konuştu benimle adı Hasan Ali imiş 12 yaşındaymış kardeşini parka getirmiş,beni anneme teslim edip gitmişti ,gitmeden önce bir tane de ayıcıklı çikolata vermişti bana ve giderken bana kocaman gülümseyip el sallamıştı.

Sonra ise her gün usanmadan gittim o parka belki gelir diye, her gün özene bezene , süslenene püslene giderdim belki gelir umudu ile o parka. Gelmeyeceğini bile bile tam 9 yıl gittim o parka belki gelir umuduyla.

Liseye geçince artık unutmam gerektiğinin biliyordum. Artık unutmam ve olmayacak hayaller kurmayı bırakmam gerekiyordu. Ve öylede yaptım ama gündüzleri,geceler ben ve onun bana bakan ela gözlerine aitti. Her gece bir yıldıza anlatırdım onu çünkü kendime bir sözüm vardı ' Ben onu tekrar görüp ona aşkımı itiraf edene kadar onun bana bakan elalarını, tenine zıt siyah saçların ve adını' her gece anlatacağım gökyüzündeki yıldızlara. Gökyüzünde yıldız kalmasa bile kendim çizip o yıldıza anlatacağım onu. Unuttum sanıp ama aynı zamanda unutmadığımı bilerek ,seni unuttuğumu bir daha seni görmeyeceğimi beynime haykırdım. Ama her haykırışımın ardından kalbime," sakin ol tekrar karşına çıkacak hemde asla gitmeyecek senden" diye fısıldadım.

Beklemek sabır işidir birinin gelmeyeceğini bile bile gelecek diye beklemek.

Dünyanın en sabırsız insanını bile muma çeviriyormuş aşk. Bunu daha beş yaşından on dört yaşıma kadar o parka her gün okuldan koştura koştura gelip beklerken anladım tam dokuz yıl bekledim her gün o parkta ağladım ben ama bu sefer annemi kaybettiğim için değil seni kaybettiğim için ağladım. Yine düştüm sanıp yanıma gelirsin de bana düşmediysen niye ağlıyorsun diye sorasın ve ben sen sorunca seni kaybettim, daha seni bulamdan kaybettim diye omzunda zırlamak istedim ama yoksun işte. Yoksun. Ben hiç bir gün başını eğmeyen kız sen gelmedin, yine yoksun diye ağlarken eğiyordum. Gelip de başımı yerden kapatıp omuzunda ağlamak için kendine çekersin diye bekledim. Sonuç ne mi hep seni beklemek ama hiç bir zaman gelmeyeceğini kabul etmemek ta ki liseye geçene kadar.

Merak etme yine unutmadım ben seni ama artık sadece gündüzleri aklıma getirmiyordum seni ama geceleri kalbimle seni hayal edip uyuya kalıyordum. Bir gün seninlede uyurum ve uyandığımda seni görürüm diye koydum her gece başımı yastığa. Yastığının altında senden bana kalan tek somut şey vardı, seni bana gülümseyip verdiğin ayıcıklı çikolatanın paketi. Saklıyorum onu.Onun kokusu olmadan uyuyamıyorum çünkü senin kokun bende yok. Benim için senin kokun o çikolata paketinin kokusu;senin kokun. Bir çikolata paketi ilk defa bu kadar güzel kokuyor,yani sen gibi...

Diyeceksiniz ki sen onu nasıl yıllar sonra gelse nasıl tanıyacaksın diye. Ben onu elalarından tanırım,beyaz teninin zıttı olan siyah ve gür saçlarından tanırım onu ilk ve tek aşkımı.

Ben Ece DURAN yirmi iki yaşında,deyim yerindeyse kaktıra kaktıra hukuk bölümü okuyorum. Neden mi? Evet aslında ben istedim bu bölümü çünkü boşanma avukatı olup kendini koruyamayan kocasından şiddet gören bütün kadınların elinden tutup onları kurtarmak istiyorum. Her gün bir kadın cinayeti daha duymamak için her gün bir kadın daha dayaktan komalık olmasın diye avukat olacağım ben.

Tuttuğum kopartmayı severim. Ama tek hayalimi, yani çocukluk aşkımın kolundan tutamadan kaybettim. Çünkü onun haberi yok ama o bizim parkımıza bir kez daha gelmedi. Oysa ben annem zorla sürüye sürüye eve sokmasa beni milim kıpırdamazdım. Ki o beni eve götürmezse eğer bende gitmezdim ya eve çünkü ya tam ben eve giderken o parkın kıyısından köşesinden geçerse ve ben göremezsem diye gitmek istemiyordum. Utanmasam kamp kurarımdım ya yalan yok.

Artık böyle tam umudu kesmiştim artık senden. Artık gelmeyecek vazgeçilmezim artık cidden gelmeyecek derken karşılaştım onunla.

  Sinem ve Mert'in düğünde kıvırtırken bir çift ela göz ile karşılaştı yeşillerim. O olamaz değil mi bunca yıl sonra tam unutmayı kabullenip önümdeki yollara bakacakken olamaz dimi. Allah'ım bunca yıl sonra o ela gözler süt gibi beyaz teninin zıttı siyah saçlar onun olamaz değil mi. Hı Allah'ım çikolata paketi kokusunun sahibi bu adam olamaz değil mi. Olmamalı. Tam kalbime söz geçirebilmişken bu mucize gerçekleşmedi degil mi? O karşıma çıkmadı değil mi?


Belki Bir Gün Belki HiçKde žijí příběhy. Začni objevovat