DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

300 88 349
                                    


AHSEN


"Melek gibi görün, şeytan gibi düşün..''



Yıllar önce, acı verici bir şekilde kaybettim. Çok büyük bir kaybedişti ve hala peşimi bırakmıyordu, ama o benim ilk ve son kaybedişim oldu. Çünkü o acılı günden sonra, kaybetmek kelimesini zihnimden söküp attım ve sonra bir daha hiç kaybetmedim.



Yarım saat önce anlaşma yapamayacağım düşüncesiyle öfkelensem de, şuanda öfkeli olmak yerine mutlu ve sakindim. Hatta heyecanlıydım. Çünkü sadece gafil avlanmıştım ve bu yüzden bir an kaybedeceğimi düşünmüştüm, ama şuanda dikiz aynasından hırs ve güç akan yeşil gözlerime bakarken, avcı ruhum şu sözleri hiç durmadan tekrarlıyordu; Ben isterim ve ne olursa olsun istediğimi alırım !.



Bu cümleyi söylemek üç saniyemi bile almadı ama bu cümleyi söyleyebileceğim konuma gelmek yıllarımı aldı. İşkenceler ve zorlu eğitimlerin yanı sıra yürüdüğüm dikenli yollarda defalarca kez yere düşürüldüm. Hatta o kadar fazla ki kaç kere yere düştüğümü bile hatırlamıyorum, bir yerden sonra saymayı bıraktım. Ancak yere düşsem de hiç bir zaman kaybetmedim, çünkü gerçek kaybediş düştüğün yerde oturmaya devam etmektir. Bense her düşüşümde yere daha sağlam basarak ayağa kalktım ve kaybetmemi bekleyen insanların yüzüne gülümserken yürümeye devam ettim.



Kaybetmek. Kaybetmek. Kaybetmek. Düşüncelerimle dudağım yavaşça yukarı kıvrıldı. Kaybedeceğimi düşünmem bana komik bir fıkra gibi geliyordu. Ben ve kaybetmek.


Ha-ha-ha-ha. Bir daha asla !.


İnsanların beni hafife almasına kızsam da, aynı şeyi bende yapıyorum ve bazı anlar gücümü unutuyorum. Ama ben bu dünyada hafife alınacak son kişiyim. Ben Ahsen'im !. Ben bir avcıyım ve ailem de dediği gibi karanlığın annesiyim. Sorunlarım ve karşımda duranlar ise ezilmeyi bekleyen hamam böcekleri. Akıl hastanesindeyken kendimi ne zaman övsem doktorlar bana megalomani hastalığına sahip olduğumu söyleyip duruyordu. Hayır. Ben hiç bir zaman kendimi olduğumdan çok daha büyük görmedim. Bunu sadece aptallar yapar ve ben aptal değilim !.



Hırsım her geçen saniye katlanıp büyürken kafamı koltuğa yasladım. Kendi ayağımla yanına gittiğim tehlikenin farkındaydım. Pars Alphan bu gün hayatıma bir güneş gibi doğan umudum olsa da, aynı zamanda babamın düşmanıydı ve elimde henüz benimle anlaşma yapmasını sağlayabilecek güçlü bir şeyim yoktu. Bu yüzden bana zarar verebilir yada pazarlık için babama götürebilirdi. Fakat tüm tehlikelere rağmen hala rahattım ve bu rahatlığımın bir nedeni psikopat olmamdı.



Bazen böyle kritik anlarda psikopat olmayı seviyordum, çünkü korku gibi insanı zayıflatan duygulara sahip değildim. Aslında daha doğrusu konu kendim olunca hiç bir şeyden korkmuyordum. Rahatlığımın bir diğer nedeni ise kendime her konuda güvenmemdi. Ben başımın çaresine bakmayı küçükken çok acı yöntemlerle öğrendim. Bu yüzden elimde Pars Alphan'ı ikna edecek sağlam bir şey olmasa da, pratik zekam ve manipüle yeteneğimle halledebileceğimi düşünüyordum. Bana hiç bir insan karşı koyamaz. Onlara bu şansı vermem ve Pars Alphan'a da vermeyeceğim. Ayrıca tehlikeden de hoşlanıyordum. Beni bekle kızgın bakışlı seksi adam, sana geliyorum..

ANLAŞMA 🖤Donde viven las historias. Descúbrelo ahora