ALTINCI BÖLÜM

289 87 289
                                    


AHSEN


''Arka tarafta!''

''Koşun!.''

''Kaçmasına izin vermeyin!.''

''Hemen doktorları çağrın !.''


Korumaların bağırış sesleri kulaklarımı doldururken kafamı yerden kaldırdım ve ağzımın içine giren çamur ve çimi tükürdüm. Vücudum ağrıyordu ve bir kaç yerim çizilmişti ama kemiklerimin kırılmadığından emindim. Yüksek sesle kahkaha attım. ''Ha-ha-ha-ha.'' Ah bu harikaydı. Güzel bir adrenalin hissi vardı ve eğer kaçmam gerekmeseydi, tekrar çatıya çıkar ve tekrar aşağı atlardım.



Vücudumun her kısmı ağrısa da, bu ağrı beni durdurmaya yetecek bir ağrı değildi. Bu yüzden vakit kaybetmeden hızlıca kendimi toparlayıp, yüzüme düşen saçlarımı arakaya doğru atım ve kollarımdan güç alarak gülümseyerek ayağa kalktım.



Ancak kaçmak için öne doğru attığım ilk adımda, duyduğum ayak sesi yerimde durmama neden oldu. Ses arkamdan geliyordu ve gittikçe bana doğru yavaşça yaklaşıyordu. Sesten anladığım kadarıyla da tek kişiydi. Yakınlarda başka bir arazinin olmaması, arkamda ki kişinin Pars Alphan'ın adamı olduğunu açıkça gösteriyordu.



Nasıl bu kadar hızlı bir şekilde yanıma geldiğini düşünürken, hemen arkamı dönmedim ve onu fark etmemişim gibi yaparak bana doğru biraz daha yaklaşmasına izin verdim. Bana yeterince yaklaştığında ise hızlıca arkama dönüp siyah takım elbiseli korumanın karnına sert bir tekme attım. Vuruşumla arkaya doğru sendeledi. Karnını sıkıca tutarken dizlerinin üzerine düştü ve kafasını yüz üstü toprağa gömdü. Hava boşluğuna vurduğum için nefes almakta zorlanıyordu. Yüzümde ki gülümseme büyüdü. İnsanların karın boşluğuna vurup onları aniden nefessiz bırakmayı seviyordum. Bir anda gelen ölüm gibiydi..



Yerde ki adamdan gözlerimi ayırıp hemen arkasına baktım. Henüz görünürde kimse olmasa da gecenin sessizliğinde bana doğru koşan korumaların ayak seslerini ve bağırışları duyabiliyordum ve gittikçe bana doğru yakınlaşıyordu. Ahh.. Biri bu adamlara karanlığın ortasında birini yakalayacaklarsa sessiz olmalarını öğretmeliydi. Gerçi sessiz olsalar bile keskin kulaklarım karşısında hiç şansları yoktu. Tıpkı ayaklarımın dibinde yatan adam gibi. Yanıma nasıl bu kadar çabuk geldiğini bilmiyordum, ama bu durum bu lanet olası yeri hemen terk etmemi söylüyordu. Ayrıca bazı sesler duyuyor gibiydim. Bana çok yakın olan sesler. Bu yüzden daha fazla oyalanmamaya karar verdim ve kaçmak için tekrar arkamı döndüm.




Ancak tam koşacakken yerimde durdum. Beni durduran şey, az önce etkisiz hale getirdiğim adam sesi oldu. ''Ahsen Hanım gitmeyin.'' diyerek fısıldadı ismimi. Nefes almakta zorlandığı için varla yok arasında konuşmuştu ama ben ona yakınında olduğum için acı dolu sessiz fısıltısını duyabilmiştim.



Kaşlarımı çatarak ona doğru döndüm ve biraz önce kafası toprağa gömüldüğü için göremediğim yüzünün tamamının dövmeyle kaplı olduğunu fark ettim. Gözlerinin içinde bile dövme vardı. Değişik bir tarzı vardı ve korumadan daha çok bir haydutta benziyordu. Ağzını zorlukla açıp, dişlerinin arasından. ''Gitmeyin, bizler sizin için buradayız.'' dediğinde kaşlarım daha çok çatıldı.

ANLAŞMA 🖤Where stories live. Discover now