646 121 119
                                    

Taehyung bir saat içinde Jungkook'u evinden aldığında küçük olan resmen heyecandan kıpır kıpırdı, nasıl bir gece geçireceklerini öyle büyük bir heyecanla bekliyordu ki. Apartmandan çıktığında ayağında olmayan alçısı yüzünden esmerin kaşları çatıldı, küçüğün yanına ilerledi ayakta durmakta zorlanıyor gibi görünüyordu çünkü. 

Küçüğün koluna girerken ''Senin alçın nerede Jungkook?'' diye merakla sormuştu, Jungkook adamın koluna girmesi ile hiç çekinmeden bütün ağırlığını onun üzerine verirken Taehyung'a resmen yapışmış ''Hyung sorma ya kırık değilmiş, sadece ciddi bir şekilde incitmişim. Bu yüzden geri çıkarıp sardılar.'' diye açıklamasını yapmıştı.

Taehyung aldığı cevapla gözlerini devirirken kendisine engel olamadan ''Bir işin doğru düzgün olsa şaşırırım zaten.'' dedi, bu sırada ikili arabanın yanına gelmişti. Taehyung kapıyı açarken Jungkook gülümseyip, ''Neden öyle diyorsun hyung? Aşk hayatım gayet iyi gidiyor.'' demişti.

Esmer olan onun bu açık sözlü haline güldü, aşkını itiraf ettiğinden beri çok garipi. Hem çok utangaç hem de çok özgüvenliydi, Taehyung kendisini hangi moduna göre ayarlasa bilemiyordu. 

Çocuğun keyifli suratına bakıp sırıtırken ''Çok konuşma bin hadi.'' dedi, Jungkook resmen kendisi ile cilveleşiyordu, tamam bu büyüğün çok hoşuna gitse de şimdiden rengini belli etmek istemiyordu. Zaten akşamın sonunda konuşacaklardı. 

Küçük olan bir şey demeden arabaya bindi arkasından hyungu kapıyı kapatmıştı, kendisi de geçtiğinde arabayı çalıştırıp hareket ettiler.

Jungkook yoldayken defalarca kez nereye gittiklerini sorsa da esmer olan bir şey demeden sadece sürmüştü, çok sürmeden yakınlardaki bir restoranda geldiler.

Burda masada et pişirmeyle beraber soju içmek çok meşhurdu, Jungkook heyecanla Taehyung'a dönerken "Yaa beni içmeye mi getirdin?" diye neşeyle konuştu, bunu gerçekten çok istiyordu.

Taehyung gülüp kontağı kapatırken "Bunu istememiş miydin?" dedi sakince, Jungkook kafasını sallayıp arabanın kapısını açarken "Deli misin? Çok istiyordum hemde, hadi dağıtalım." demiş hızla arabadan inmişti.

Taehyung arkasından onaylamazsa kafasını iki yana sallarken peşinden inmiş ışıl ışıl gözlerle mekana bakan çocuğa "Sakın Jungkook, abartmayacaksın. Güzelce içip vakit geçirip evlere dağılacağız. Olaysız." diye uyardı.

Biliyordu çünkü kendisini karşısındaki bedene bıraksa sonları kesinlikle karakoldu. Jungkook hevesle kafasını sallayıp güldü, tek derdi buydu zaten, Taehyung ile güzel vakit geçirmek.

"Tamam hyung, endişe etme." derken adamın koluna girip ona yanaşmıştı. Zor yürüdüğü için yavaş yavaş içeri girdiler cam kenarındaki bir masaya geçtiler.

Taehyung hızlıca siparişlerini vermişti, Jungkook o kadar mutlu görünüyordu ki kendisi de istemsizce gülümsüyordu.

Siparişleri geldiğinde masanın ortasında yanan ocağa etleri dizip sojuları doldurmuşlardı, Jungkook yemeği beklemeden ilk bardağı hemen içti.

Ardından "Mmhh bayılıyorum sojuya." diye keyifle şakımıştı, Taehyung gülüp "Bilmem mi.." diye mırıldandı, çünkü avukatı olduğundan beri Jungkook ona soju içmelerini teklif ediyordu.

Jungkook gülüp ayaklarını birbirine sürttü, heyecanlıydı. Dudaklarını birbirine bastırıp kesik bir nefes alırken "Hayalimdi.." diye mırıldandı, esmerin bakışları ona dönerken heyecanla yutkunmuştu.

"Seninle date çıkmak, hayalimdi ama çok uzak gibi geliyordu. İnanamıyorum şuan." dedi  neşeyle, Taehyung derin bir nefes aldı böylece. "İnanılmayacak bir şey yok ki, sen kendinin farkında değil misin?" diye sordu.

sweet trouble Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon