"𝐟𝐚𝐳𝐥𝐚 𝐠𝐮̈𝐳𝐞𝐥𝐝𝐢"

5 1 0
                                    



"İşte sonra Eun da ona inat aldatmış Jack ile."

"Bence iyi yapmış hiç sevmiyordum zaten o çocuğu tebrik ederim Eun'u."

"Tamam ama illa onun gibi yapmasına gerek yoktu ki. Kendisini aldattı diye onu da aldatmak... Bilmiyorum çok doğru değil bence."

"Aman sen en doğrusunu bilirsin ya zaten."

"Ulan Hoşik sınama sabrımı."

"Sınarsam nolur he-"

"Bir durun da sorunsuz rahat rahat oturalım rica ediyorum."

Jungkook'un lafıyla ikili birbirlerine kötücül bakışlar attıktan sonra gözlerini devirerek en son susmayı tercih ettiler.

Dersleri biteli birkaç saat olmuştu. Çıkışta yine her zamanki geldikleri tepeye gelmiş, abur cuburlarını yiyerek oturuyorlardı.

Dünkü konuyu çoktan kapatmıştı Jungkook ve Taehyung. Çünkü kapatmamış olsalardı şu an Taehyung, Jungkook'un dizinde yatıyor olmazdı. Ya da Jungkook'un uzun saçlarını örüp sonrasında çözerek tekrardan örmesine izin vermezdi.

İçinde bir korku vardı. Evet doğru değildi. Kendisine adeta ilan-ı aşk etmiş ama onun sadece arkadaşı olarak gördüğü birine bu kadar yakın olması hiç doğru değildi. Ama bir türlü engel olamıyordu ki kendine. Uzak kalmak istemiyordu, sürekli yanında olmak istiyordu.

Ama şu an tüm bunları düşünemeyecek kadar huzurlu hissediyordu. O yüzden hepsini sonraki günlere bırakacaktı.

"Rahat mısın?"

Hâlâ saçlarıyla dikkatle oynamakta olan adama gülümsedi Taehyung.

"Hiç kalkmak istemeyeceğim kadar."

Aldığı yanıtla yüzünde muzip bir gülümseme oluştu Jungkook'un.

"Hiç kalkma o zaman?"

Kıkırdadı Taehyung ve sert olmayacak bir şekilde Jungkook'un koluna vurdu.

"Ne konuştuk biz dün seninle?"

Beyaz tenli gözlerini devirdi.

"Tamam tamam sustum. Ama istediğim gibi konuşamayacak mıyım ben seninle sırf bu küçük kafa karışıklığı yüzünden?"

İç geçirdi Taehyung.

"Bilmiyorum ne bileyim daha birkaç gün önce itiraf ettin ya o yüzden hislerin daha geçmemiş olabilir diye-"

Aniden lafını kesti Jungkook.

"Taehyung diyorum ya kafam karışmış işte. Sana olan hislerimi yanlış yorumlamışım anladım bunu sonradan. Hoşlanmamışım da hoşlanmış olduğumu düşünmüşüm. Unutalım bunu kesin olarak açmayalım bir daha artık lütfen."

Karşısında yalvarır gibi duran kahve gözlere baktı Taehyung ve tebessüm etti.

"Sen öyle diyorsan kesin olarak açmıyoruz o zaman. Unuttum gitti bile."

Duyduğu sözlerle kıkırdadı Jungkook sonra bakışları gözünün önündeki o küçük gülüşe takıldı. O gülüşle birlikte sesli gülmeyi bıraktı, yerine yüzünde bir gülümseme oluştu. Çok güzel gülüyordu ona göre Taehyung. Fazla güzel bir yüze sahipti, esmer teninde burnunun ucunda duran beni bile çok özenle oraya yerleştirilmiş gibiydi. Kahve gözleri fazla güzeldi, şu anki gibi güneş ışığında rengi açılıyor, parlayıp duruyordu. Elleri fazla güzeldi mesela, uzun, ince ve bir o kadar zarif... Tuttuğu her şey dünyanın 7 harikasından birine dönüşüyordu adeta. Fiziği fazla güzeldi. Bir insana giydiği her şey mi çok yakışırdı? Çuval giyse onu bile birçok ünlü modelden daha iyi üzerinde taşırdı. Son olarak şu an oynamakta olduğu karamel rengindeki saçları fazla güzeldi. Buram buram çilek kokardı hep. Dağınıkken bile -ki saçları dağınıkken de kesinlikle ayrı bir yakışıklıydı Taehyung- muhteşem görünecek kadar güzeldi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 09 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

perfume | taekookWhere stories live. Discover now