ep- 17

566 89 100
                                    

İyi okumalar. Oy ve yorumm

Bu bölümü "düz yazı ya" diyerek atlayacak olanlara söylüyorum, bu önemli bir bölüm. Gelir elini kırarım. Okuyacaksın.

Jisung, zıplayarak adımlarını okul yolunda tuttu. Kapalı ve esintisiz bu hava suratına çarpıyordu ve mutlu hissediyordu. İlk kez okula mutlu bir şekilde gidiyordu. En azından içeriye girene dek.

Bahçede oluşan kalabalık ile kıyafet kontrolü olduğu anlamıştı. İçinden kendi kendine 'kontrole sokacağın günü sikeyim' demiş, hızla sweatshirtünün kapüşonunu kafasına takmış ve iplerinden çekerek saçlarını tamamen kapatmıştı. Daha saçlarını yeni boyatmışken okula yakalanıp siyaha boyatmak zorunda bırakılmak istemiyordu.

Elini siyah, bol pantolonunun cebine atmış ve çıkardığı telefonundan Felix'e yazmıştı. Ondan hocaları tutmasını istemiş, bir şekilde dışarıdan gitmelerini sağlamasını söylemişti. Ardından kimsenin görmeyeceği bir köşeye geçerek beklemeye başladı.

Felix'de ne bok varsa normalde kontrol bittikten sonra gelecek yeni öğrencileri bekleyen öğretmenler bu sefer dışarıda beklememişlerdi. Jisung arkadaşının başarısına gülümsedikten sonra okula adımlamış, yangın çıkışı tarafındaki girişe yönelmişti. Okulun ayrı ve boş olan bu girişine girdiğinde hızlı adımlarla merdiveni tırmanmaya başladı.

Fizik öğretmeni Minho, adım seslerini duymasıyla kaşlarını çatmış, elindeki dalı yere atarak ayağıyla üstüne basmıştı. Hangi aptalın buradan geldiğini görmek adına merdivenlerden aşağı baktığında kapşonlu çocuğu görmüştü.

Jisung, kurtulmanın verdiği mutlulukla çıkarken bir anda önünde dikilen beden ile duraksadı. Başını kaldırdığında elleri cebinde, tek kaşını kaldırmış ve kendine böylece bakan hocasını görmüştü.

"Ne bu acele? Kontrolden mi kaçıyorsun?" Omzuna sertçe vurduğunda Jisung yarım ağız gülümsemişti.

--

"Yeni mi aldın bunu? Hiç yakışmamış." Üstündeki kalın sweatshirtün ucunu çekip parmakları arasında ufalar gibi yapmış, ardından tekrar bırakmıştı. Jisung boynu bükük kediler gibi bekleyerek hocasının kendisiyle uğraşmasına izin veriyordu.

Okulda öğretmeninden zorbalık görmeyen de, ne bileyim....

"Bunu yapma cesareti nereden geliyor, çocuk? Hem de ilk dersin benimleyken. Sınıfa böyle geldiğinde seni kovacağımı bilmiyor musun?" Jisung 'zaten senin dersine gelmeyecektim' diye düşünürken hocası aklını okumuş gibi cevap vermişti.

"Ha sırf bu yüzden benim dersime girmemek gibi bir şey düşünmüşsen, sana ağır cezalar vermekten çekinmem. Öğretmen olarak eski usül çalışmayı tercih ediyorum." Jisung, karşısındaki adamın cin olduğunu düşünmeye başlarken dudaklarını birbirine bastırmıştı. 'yaşlı gibi davranan bir genç' demişti içinden. Kendisinden on yaş bile büyük olmayan bu adamın altında bu kadar ezilmek gururunu zedeliyordu.

Minho, sırtını çocuğun önünde duvara yaslamış, kollarını göğsünde birleştirerek kaslarının gömleğini zorlamasına izin vermişti. Siyah saçlarını geriye doğru taradığında Jisung'un masum bakışlarıyla karşılaşmış, sinirli gözlerini onlarla buluşturmuştu. Bu yüzden Jisung bakışlarını başka yöne çekmişti.

"Sebebini söyle bana. Nedir bu kadar önemli olan? Tek yapman gereken kurallara uymak. Çiğnemek için sebebin yok." Hayır, çok büyük bir sebebi vardı. Sevdiği adamın saçlarını beğenmesi o saçları elli yıl boyatmaması için bir sebepti. Bunu söyleyemezdi tabii.

"Uğraştığımız şeye bak..." Aklından hala bu okulda ne aradığını düşünürken daha yeni yaslandığı yerden doğrularak çocuğa düz bir açıdan bakmıştı.

"Kapüşonunu kaldır." Jisung, dudaklarını birbirine bastırırken otoriter öğretmeni sinirle soludu.

"Kaldır dedim. Sağır mısın Han?" Beyaz saçlı onu daha fazla sinirlendirmek istemediğinden ellerini başına götürdü ve arkaya doğru itip beyaz saçlarını ortaya çıkardı.

Minho'nun gözleri şaşkınlıkla aralanırken yutkunmuştu. Öğrencisinin mahcup ifadesi onun üstündeyken sadece beyaz tutamlara bakıyordu.

"Özür dilerim. Saçımı boyatmıştım..." Hocası bir süre onu incelediğinde Jisung'un tek kaşı havalanmıştı. Yutkunup kendini ezen bakışlardan kaçınmak adına başka yöne baktı.

O sırada Minho çarpık bir şekilde gülümsemiş, dilini ağzının içinde çevirmişti. Jisung'un gözleri ilk kez net bir şekilde gördüğü, yerinde oynayan piercing'e kayarken Minho onu omzundan sertçe tutup kendine çevirdiğinde gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.

"Hocam?" Karşısındaki adam onun yüzünü incelerken gülüşü yavaşça sönmüştü. Dudaklarını, gözlerini, burnunu, saçlarını... Her yerine röntgen çekmişti. Jisung bundan rahatsızlık duyarak olduğu yerde kıpırdandığında gözler bu sefer vücudunda gezmeye başladı.

"Bay Lee...?" Minho onun omzundaki tutuşu gevşetmiş, samimi olmayacak bir şekilde gülümsemişti. Çocuğa yaklaşıp belini tutmuş ve eline gelen ince belinden onu başka yöne yönlendirmişti.

"İdareye git, ne yapacağını söyleyecekler.  Yok yazacağım seni." Çocuğun belini bırakmış ve onu yollamıştı. Jisung yavaş adımlarla tanıdık odaya yönelirken Minho sınıfına dönmüştü.

Büyük sınıfın başına geçip ellerini masasına yasladığında derin bir nefes çekmişti içine. Çok beklemeden dersini anlatmaya başlamıştı.






Düzyazı yeyy

Sabah 6 da yazdım yeyy

Ben usül diye biliyordum ama doğrusu usulmuş. Nasıl be? Yine de gönlüm el vermediği için usül yazdım. Bir anda karşılaşınca alışamadım o an.

Love For Love's Sex -minsungWhere stories live. Discover now