ON BİRİNCİ BÖLÜM

267 83 252
                                    



AHSEN



Benim hapishanem, ben doğmadan önce kurulmuştu. İçi karanlıktı. Demir parmaklıkları kanlı ve ateştendi. O karanlık beni yuttu. Demir parmaklıkta ki kanlar bir zamandan sonra bana ait oldu. Ve ateş ise yüreğime düşüp ruhumu yaktı. Bense her şeye rağmen o hapishanenin çatlak duvarından sızan küçük ışığa tutundum. Sonra babam, o kırık duvarı bir alçıyla kapatıp ışığımı yok etti. Ama ben yine de o ışığı hiç unutmadım ve onun için her şeye direndim, o hapishaneden kaçtım ve saklandım. Sonra tekrar ve tekrar o hapishaneye geri döndüm.



Ancak şimdi Pars Alphan'ın gözlerinin içine bakarken o hapishanenin yıkıldığını, bütün dengelerin bozulduğunu ve yıllarca hiç pes etmeden verdiğim büyük direnişin, yakıcı bir savaşa dönüştüğünü hissediyordum. Evet, Pars Alphan'la yapmış olduğumuz tek şey bir anlaşma değil, aynı zamanda bir savaşın başlangıcıydı. Ve bu beni şuanda çok heyecanlandırıyordu.



İçimi büyük bir mutluluk dalgası kaplarken, gözlerim Pars Alphan'ın ellerine takıldı. Savaş konusunda sinirliyken bir an ne kadar güçlü olduğunu unutmuştum. Onun eli benim elimin neredeyse iki kattıydı ve bana tek bir vuruşunda muhtemelen cehennemin kapıları sonuna kadar açılırdı.



Avcunun içinde kaybolan ellerime bakarken, düşüncelerimi dile getirerek ''Ellerin büyük ve kalın.'' dedim. Pars Alphan kısa bir an eline baktıktan sonra tekrar suratıma baktı.


''Bu bir iltifat mı yoksa kötü bir şey mi ?''


Omuz silktim ''Yüzüme yumruk atmadığın sürece kötü bir şey değil''



Pars Alphan'ın dudağının kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrılsa da anında tekrar düzleşti. Ellerimiz ayrılınca, arkama biraz daha yaslandım. Bu sırada Pars Alphan konuşmaya başlayıp ''Baban seni neden hastaneye kapattı ?'' diye sordu. Sesinde merak vardı.



Planlarını anlatmıştı ve anlaşmayı da bir az önce yapmıştık. Şuanda ise sıra cevaplamaktan hoşlanmayacağım sorulara gelmişti. Demek hakkımda o kadar da şey bilmiyordu, yada yine beni denmek için soruyordu. Pars Alphan duygularını gizleme konusun da gerçekte de çok başarılıydı ve bu yüzden de onu iyi bir şekilde tanımadan yalan söylememeliydim, çünkü yalan söylemem anlaşmamıza zarar verebilirdi.



Bu yüzden fazla ayrıntıya girmeden konuşarak.. ''Çünkü beni hapsedip...'' dedikten sonra kısa bir susup tekrar konuştum. ''Bu işler karşılıklı olur Pars Alphan, yani devamını duymak istiyorsan sende bana önemli bir sırını vermelisin.'' diyerek göz kırptım. Karşımda ki insanın bir sırını bilmeden, kendim hakkında bir şey anlatmak aptallıktı ve ben aptal değildim. Ayrıca bu konu hakkında konuşmayı da sevmiyordum. Bu kaçamak cevabım Pars Alphan'ın hiç hoşuna gitmedi. Zaten karşılaştığımızdan beridir her hareketim onun hoşuna gitmediği için bunu pek umursamadım.

ANLAŞMA 🖤Where stories live. Discover now