ON İKİNCİ BÖLÜM

257 82 251
                                    



AHSEN



Beyaz kapının önüne geldiğimizde, hemen arkamızda bizi takip eden koruma önümüze geçerek demir kapıyı açtı ve kenara çekildi. Yer altına inen uzun merdivenler karşımıza çıktı. Bu neden kulübenin küçük olduğunu açıklıyordu.



Aşağıyı merak ettiğimden ilk inen ben oldum ve sanki defalarca kez bu merdivenlerden aşağıya inmişim gibi rahat ve hızlı bir şekilde indim. Merdivenin sonuna ulaştığımda çıplak ayaklarım yerin soğukluğuyla irkildi. Vücudum yerde ki soğuklukla denizde yaşadığım macerayı hatırlamıştı. İğrenç bir maceraydı.



Dikkatlice etrafa baktım. Girişi çok küçük olsa da aşağısı oldukça büyüktü. Yavaş adımlarla ilerlerken bir erkek çığlığı duydum. Hemen ardından da. ''Konuş!.'' diye emir veren başka bir erkek sesi yakılandı duvarlarda.


Sarı ışıkla aydınlatılmış toprak ve kan kokan yer altında, inleme seslerini takip ederek yürümeye devam ettim. Pars Alphan ise hemen arkamdaydı ve onu görmesem de bakışlarımı üzerimde hissedebiliyordum. Bir süre yürüdükten sonra iniltilerin geldiği yere ulaştık. Her taraf kan ve ter kokuyordu.



U şeklinde kurulu demir masaların üzeri işkence aletleriyle doluydu. Masaların hemen ortasında ise sandalyeye bağlanmış, orta yaşlarda bir adam ve çiftlik evinde tanıştığım Pars Alphan'ın sağ kolu olan Ateş vardı. Ateş durmadan elinde demir sopayla adama vururken, adam kısılmış sesiyle inliyor ve bağırıyordu. Yüzü tanınmayacak hale gelmişti ve vücudunun en hassas bölgeleri yırtılmıştı. Kan, epoksi siyah zeminin üzerine bir halı gibi serilmişti. Ateş ise işkence gören adamdan daha fazla terlemişti ve açık kumral saçları anlına yapışmıştı. Gömleği ise buruşmuştu ve üzerinde kan damlaları vardı.



Pars Alphan yanıma geldiğinde durdu ve bana baktı. Ne hissettiğimi anlamaya çalışıyor gibiydi. Yada ne yapacağımı. Sonuçta ona bu teklifi sunan bendim. Hafifçe sırıtarak önüme döndüm. Sakin bir şekilde izlemeye devam ettim. İşkence görmeye de yapmaya da alışıktım. Ateş hala bizi fark etmemişti ve elinde ki demir sopayla tekrar adama vuracakken konuşarak onu durdurdum.



''Kafasına bir kere daha vurursan iç kanama geçirecek ve iç kanama geçiren biri işimize yaramaz.'' Sözlerimle birlikte demir sopayı tutan eli havada asılı kalırken hızlıca bana doğru döndü. Sonrada elini indirdi.



Göz göze geldiğimizde yine babama benzediğine dair o garip duygu bütün vücudumu ele geçirdi. Göğsü hızlıca inip kalkarken ismimi fısıldadı. ''Ahsen Ar'' Sonrada gözleri Pars Alphan'ı bulduğunda sandalyeye bağlı olan adamın yanından çekilip kanlı sopayı işkence aletlerinin olduğu masaya koydu. Yüzünde sorgulayıcı bir ifade vardı.


Bu sırada Pars Alphan konuşarak ''Ateş sen çekile bilirsin. Bu işle Ahsen ilgilenecek'' dedi.

ANLAŞMA 🖤Where stories live. Discover now