ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

258 82 262
                                    



AHSEN



Uyandığımda babamın yanında olduğuma emindim, ama önce Pars Alphan'ın yanında olduğumu öğrendim ve şimdi ise anlaşma yapmış bir şekilde yanından ayrılıyordum.

Pars Alphan'ın hayatıma bir sürpriz gibi girişi ve bu gün onunla anlaşma yapmam, hiç beklemediğim bir şeydi. Güzel bir şey.

Benim hayatım yıllardır dört kelimeden ibaretti; Kaç, saklan, boyun eğme ve plan kur. Bu gün ise kaç ve saklan kelimeleri hayatımdan çıktı ve onların yerine yeni kelimeler eklendi; Savaş ve kazan.



Pars Alphan adada kalırken. Murat ve Ateşle birlikte bir kaç koruma benimle beraber geldi. Küçük bir ordu gibiydik ve aslında onların benimle gelmesini istemiyordum, ama karşı gelirsem eğer Pars Alphan'ın tekrar 'Ben ne dersem o olacak.' sözlerini duyacağımdan emin olduğum için, bir şey söylemedim ve şimdilik benimle gelmelerine izin verdim. Fakat küçük görüşmemi gerçekleştikten sonra kesinlikle onlardan kurtulacaktım.



Denize bakarken midem bulandığı için gözlerimi denizden olabildiğince uzak tutarak teknenin içine baktım. Hemen karşımda Murat ve Ateş yan yana otururken yine yüzüme sert bir şekilde sessizce bakıyorlardı. Ateş inceliyordu. Murat ise sanki bir şey sormak istiyor, fakat sorup sormama konusunda emin değil gibiydi.



Ne için tereddüt ettiğini merak ettiğim için. ''Ne sormak istiyorsan sor ?.'' dediğimde onun zihnini okuduğum için bir an afalladı. Bu hali bana komik geldi. Gözlerinin içine bakarken bir katil olduğunu anlıyordum ve bunun nedeni de çok fazla katilin arasında büyümüş olmamdı. Fakat şuanda onda fark ettiğim başka şeyler vardı, o diğerlerinden farklıydı, çünkü gördüğüm yüzlerce katilin gözleri donuk bakarken, onun gözleri şunda olduğu gibi bazı anlar hayat enerjisiyle parlıyordu. Birde sert görünümünün altında yumuşak bir ruhunun olduğunu hissediyordum. Bunlar bir katilde olmaması gereken şeylerdi ama onda vardı.



Gömleğinin yakasını düzelttikten sonra, erkeksi kalın sesiyle konuşmaya başladı. Bu sırada Ateş de o pis gözlerini yüzümden çekerek Murat'a baktı.'' Bizim dünyamızda aileler soy isimleriyle anılır. Fakat siz çoğu yerde Ar olarak değil de Kara mamba olarak anılıyorsunuz. Bunun nedeni ne ?''



Böyle bir şey sormasını beklemiyordum ama Murat'ın bu sorusunu garipsemedim. Onun gibi bunu merak eden çok fazla kişi vardı, çünkü Kara mamba isminin anlamını Ar ailesine en yakın olanlar ve yaşlı insanlar dışında kimse bilmiyordu. Bu ismin hikayesi tarihin tozlu sayfalarına karışmıştı. Ateş tekrar bana doğru baktığında, tıpkı oda Murat gibi bir cevap vermemi bekledi. Sessizlik çok sıkıcıydı. Bu yüzden onlara anlatmaya karar verdim. Hem zaten onlar Pars Alphan'ın en yakınında duran adamlardı, bu yüzden onları sevmesem de iyi anlaşmalıydım.



Gerçi bu hikayenin iyi bir başlangıç olacağını hiç sanmıyordum ama yine de anlatmaya başladım ''Babamın, dedesinin, dedesi. Yılanları çok severmiş ve öldürmek için yakaladığı insanlara, yılanlar arasında en sevdiği Kara Mambanın zehrini enjekte ederek vücutlarını felç edermiş. Yirmi dakika içerisinde, yani zehir onları öldürmeden hemen önce de, kurbanın vücudunun bazı bölümlerini keserek, kestiği vücut parçasını kurbanına gösterirmiş. Onun için en büyük zevk, kurbanlarının gözlerinde ki korku ve çaresizlikmiş. Zamanla bu durumu öğrenen insanlar da onu ve diğer Ar'ları ne zaman görseler akıllarına hep Kara mamba gelmiş. Çünkü yüzlerce insanı bu şekilde öldürmüş ve bu uzun bir süre akıllardan hiç silinmemiş. Bu şekilde de günümüze kadar da gelmiş ve ailemizin sembollüde Kara mamba olmuş. Ailemde ona taparlar ve çok severler. O adam Ar'ların en karanlık versiyonuydu''

ANLAŞMA 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin