ON BEŞİNCİ BÖLÜM

267 82 241
                                    



AHSEN



Leandros ve Hero, Romeo ve Juliet, Ferhat ile şirin, Tahir ile Zühre.. Bunlar aşk efsanelerinin sadece bir kısmı.

Genelde insanlar bu hikayeleri yada isimleri duyunca, sevgiye hayran olurlar hatta gerçek sevgiyi bu hikayelerle bağdaştırırlar. Bu ve bunun gibi hikayelerin iki ortak yanı vardır.

Birincisi herkesin gördüğü muhteşem sevgi, ikincisi ise insanların önemsiz gördüğü ölüm..


Mesela sevginin getirdiği ölümü bize açıkça gösteren efsanelerden biri; Yunan mitolojisinde yer alan sirenlerdir. Önce karşı konulamaz güzel sesleriyle denizcileri baştan çıkartıyorlar ve yön algılarını bozarak gemilerini kayalıklara doğru sürmelerini sağlıyorlar. Gemiler kayalıklara çarpıp suya batınca da, sadece bir kaç dakika önce şarkılarıyla büyük sevgi yaşayan denizciler, sirenler tarafından parçalanıp yutuluyor. İşte sevgide tam olarak böyle bir şey. O kadar güzel ki aklınızı yitirmenizi sağlıyor ve sonu hep aynı bitiyor. Kırık bir kalp ve ölüm.



İhanetin tarif edemediğim kokusu ciğerimi doldururken, dudağımda tehlikeli bir gülümseme belirdi. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu, ama korkudan değil aksine içimde ki karanlık bu durumu sevmişti. O her zaman belirsiz tehlikeleri severdi..

Kasanın kapağını sertçe geri kapatırken aynı anda belime yerleştirmiş olduğum silahımı elime alarak arkamı döndüm. Silahın namlusu bana bakan yeşil gözleri bulduğunda nefes almayı unuttum.



Annemin söylediğine göre ben doğarken o kadar duygusuzmuşum ki, doktor öldüğümü düşünüp bir kaç kere şaplak atmış. Normal bebekler ağlarmış, ama ben canavar olduğum için hiç ağlamamışım. Ancak annem bu konuda yanılıyordu, çünkü bazı canavarlar ağlar. Mesela hemen karşımda duran babam şuanda ağlıyordu.. Komik. Kalbi kırılmış gibi gözüken o, ama kurtulamaya çalışan benim.



Deli gibi titreyen iri cüssesini, sağ elinde tutuğu altın yılan Topuzlu bastonuyla zorlukla ayakta tutarken, gözlerimin içine bakıyordu. Üzerinde ki siyah takım elbisesi kırışmış ve kravatı yarıya kadar inmişti. Yavaşça bana doğru bir adım attı, ağzı hafifçe aralanmış ama konuşamıyordu ve gözlerinin altında ki morluklar onu on yıl yaşlandırmıştı. Şuanda o çölde aylardır aç ve susuz kalan bir hayvandı, bense tam karşısında duran bir vahaydım.



Herkesi tek bir bakışıyla titreten adam, karşımda küçük bir çocuk gibi burun akıttım sessizce ağlıyordu. İşte sevgi buydu, insanların kendileri için yaratığı en ölümcül silah.



"Ahsen" dedi n harfini uzatarak ve bana doğru bir adım daha atacakken, tam önüne gözümü bile kırpmadan bir el ateş ettim.



"Bir adım daha atarsan, bir daha ki kurşunumu boşa harcamam" dedim tehditkâr bir şekilde. Onu aylar sonra karşımda görmek, garip hissettirmişti. Yanağını ıslatan göz yaşlarıyla bir süre yüzüme baktı, sarılmak için yalvarıyordu gözleri. Silahımı daha sıkı kavradım. Onu öldüremezdim, ama bu ona zarar veremeyeceğim anlamına gelmiyordu ve ne kadar ciddi olduğumu o da çok iyi biliyordu.

ANLAŞMA 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin