ON SEKİZİNCİ BÖLÜM

247 84 169
                                    


AHSEN



"Ciddi olamazsın ? Dahiyane planın bu mu gerçekten? Bir falcı!" Son kelimem ağzımdan küfür gibi çıkmıştı.


Bir kaç saat önce Savaş yanıma geldi ve önce babamın malikaneye gelmesinden haberi olmadığını söyleyerek bana ihanet etmediğini defalarca kez söyledi. Savaş'ın bana zaten ihanet etmeyeceğini biliyordum ama o resmen yanıma gelirken ona zarar veririm diye çelik yelek giyinmişti. Ona olan sevgimin ve güvenimin farkında olmadığı için bu hareketi bana oldukça doğal geldi. Babamla ilgili o tatsız konu bittiğinde ise bana Belen Alphan'ı bulmak için dahiyane bir planının olduğunu söyledi ve bende onu sorgusuzca takip ettim. Ancak bu takip hemen karşımda ki Falcı Hatice tabelasını gördüğümde son buldu.



Savaş bir an bile planı hakkında tereddüt etmeden, yumruk atmak istediğim ağzıyla konuştu. "Bana güven bu kadın İstanbul'un en iyi falcısı. Söylediği her şey çıkıyor"



''Ben güce ve zekaya güvenirim. Büyücü saçmalıklarına değil !''



Savaş'ın yıllardır yanımda olmasına rağmen zeka yerine, zekayla alay eden bir falcıya güvenmesine inanamıyordum. Yani falcıların geleceği gördüğü falan yok. Ayrıca falcıların insan analizinde güçlü ve çok iyi yalan atan kişiler olduğunu herkes bilir.



Ona kötü ve yargılayıcı bir bakış attım. Tabi kötü bir bakıştan yanı sıra yüzüne yumruk atmakta istedim ama kendimi bir şekilde dizginledim. Sonrada gitmek için arkamı döndüm ancak Savaş kolumu büyük bir kararlılıkla tuttu.


"Ahsen buraya kadar geldik en azından deneyelim" Öfkeyle ona baktım. İçimde ki karanlık Vur ! Vur ! Vur ! diye bağırıyordu.


"Lanet olası bir falcıdan yardım almayacağım Savaş! Bu utanç verici!''


Tamam bir kaç gündür araştırmama rağmen Belen Alphan hakkında pek bir şey bulamamıştım, ama bir falcıdan akıl alacak kadarda kötü bir durumda değildim. Savaş alt dudağını büzdü.



"Hadi ama Ahsen sadece bir deneyelim. Eğer hoşuna gitmezse hemen gideriz. Hem ne kaybedeceksin ki ?''



''Değerli vaktimi !''



Bir anda yavru bir köpek gibi gözlerini irileştirdi ve aynı zamanda dudaklarını aşağı doğru biraz daha hafifçe büktü. Ah lanet olsun ! Derin bir nefes aldım ve gözlerimi yuvarladım. İçimde çok büyük bir tereddüt vardı ama Savaş'ın bu bakışına hiç bir zaman karşı koyamadığım için "Tamam, ama sadece bir kaç dakika" dedim. Lanet olsun. Beynim bile kabul ettiğimi bir süre anlayamadı ''Eğer yüzünü seviyorsan bir daha sakın biraz önce baktığın gibi bakma bana'' diyerek uyardım ancak Savaş sözlerimi görmezden gelerek genişçe gülümsedi ve sanki bir anda kaçacağımı düşünüyormuş gibi kolumu bırakmayarak yürürken, beni de peşinden sürükledi.

ANLAŞMA 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin