1

4.5K 110 21
                                    

^Mor ve Ötesi-Oyunbozan^

Keyifli okumalar

🎀

Gidenler ve Kalanlar

Çünkü acı gidenin değil, kalanın hikayesidir. Ve hikayeler kalanlara aittir.

                                            |Stefan Zweig

11 Haziran 2018~
Geçmişten bir kesit.

Genç kız heyecanla bir nefes aldı. Bugün yıllardır beklediği gündü. Yıllardır bu anı beklemişti ve oldukça mutluydu. Bugün sevdiği adama hislerini anlatacaktı. Çocukluğunda, anılarında, hayatının her anında yanında olan bu adamı delicesine seviyordu. Kalbinde ona karşı sonsuz bir aşk beslemişti. Çocukluk aşkıydı... İlk aşkıydı.

Yıllardır kalbinde sakladığı bu sevgiyi artık saklamayacaktı.

Yüzündeki tebessüm ile yürümeye başladı. Ancak tebessümü ilerde karşılıklı duran iki bedeni görünce soldu. Yolun ortasında öylece kaldı ve kalbinin acı ile kasıldığını hissetti.

Sevdiği adamın elleri başka bir kadının elleri arasındaydı. Yıllardır tutmak için can attığı ellerini şimdi bir başkası tutuyordu. Sevdiği adamın gözleri, onları izleyen genç kıza kaydı. Genç kız öylece durdu. Adam ellerini tutan kadını yavaşça göğsüne doğru çektiğinde ise genç kız gözlerindeki hayal kırıklığını gizleyemedi. Adam onun gözlerinin içine baka baka başka bir kadına sarılmıştı.

Genç kız yavaşça arkasını döndü ve ilerledi. Kalbinde büyük bir acı vardı. Nefes alamıyor, gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu.

Ama akmak için direnen gözyaşlarını durduramadı. Kırılan hayalleri, solan umutları ile beraber öylece kaldı.

...

4 Eylül 2022~

Acılar hep kalanlara aitti. Kalanlar daima buruk bir ruhla yaşarlardı. Onların kalplerinde onarılamayacak yaralar açılmıştır ve onlar o yaralarla yaşamaya alışmıştır. Bazen o yaralar canlarını çok acıtır ama baş etmeyi öğrenirler.

Ben de geride bırakılan kırık kalplerden birine sahiptim. Hiçbir zaman iyileşememiştim ama ruhumdaki yaraların sahibi olan o adamı sevmekten vazgeçmemiştim. Sevgimi kalbimin en derinlerine saklamıştım.

Pamir.

O benim çocukluğumdu, ilk aşkımdı ve kalbimde her şeye rağmen hâlâ varlığını sürdüren adamdı. Unutmak için çok çabalamıştım. Sevgim kalbime ağır gelince onu kalbimden söküp atmak istemiştim. Bazen bu sevgiden nefret etmiştim, bazen onu sevmeyi bile sevmiştim.

Onunla aynı mahallede büyümüştük. Abimin çok yakın arkadaşıydı. Onunla aramızda 4 yaş vardı. Küçüklüğümden beri en yakınımdı. Ben ağladığımda ağlar, güldüğümde mutlu olurdu. Çocukluğumun en güzel yanıydı.

Daha sonra büyümüştük. Büyümeyi hiç istememiştim çünkü büyüyünce benden uzaklaşmıştı. Artık bana kıyamayan o küçük çocuk değildi. Aramıza buzdan duvarlar örmüştü. Ben bu duvarları aşmaya çalıştıkça beni kendi elleri ile itmişti. İçimdeki o küçük çocuğu da küstürmüştü.

Onu kendimi bildim bileli seviyordum. Sanki o hep kalbimde gibiydi. Hep benimleydi. Onu sevdiğimi anladığımda ise henüz 17 yaşındaydım. Basit bir hoşlantı diye düşünmüştüm başta ve bu fikri aklımdan kazıyıp atmak istemiştim. Beni kardeşi olarak gören bir adamdı ve üzüleceğimi en başından biliyordum. Ama her şeye rağmen kalbime söz geçirememiştim. Kalbimde ona karşı beslediğim bu aşk hiç azalmamıştı. İki yıl boyunca sessizce sevmiştim. Daha sonra hislerimi içimde saklayamayınca ona söylemek istemiştim. Yeterince belli etmiştim. Kelimelere dökemesem de gözlerim her şeyi anlatıyordu zaten. Ben belli etmeye başladıkça o benden daha çok uzaklaşmıştı. Sonra ise gözlerimin içine baka baka başka bir kadını kolları arasına almıştı.

O lanet olası günden iki gün sonra gitmişti.  Hiç kimseye ne olduğunu anlatmamıştı. Ama abimin ve Enes abinin hallerinden bir şeyler olduğunu anlamıştım. Enes abi de abimin arkadaşıydı. Her ne olduysa şuan abim onun yüzünü bile görmeye dayanamıyordu. Pamir içinde aynı şey geçerliydi. Bir kez bile aramamıştı Pamir'i. Abim genelde hep yapıcı olurdu. Onu bir kez bile aramamasının altındaki sebep belli ki büyüktü. O gittiğinde 19 yaşındaydım. Şimdi ise 23...

Pamir'in ve abimin en büyük hayallerinden biri polislik okumaktı. Bu hayalleri babama duydukları hayranlıktan geliyordu. Babam polisti.

Gerçekleşmişti hayalleri... abim yaklaşık iki yıl önce babamın çalıştığı karakolda görevine başlamıştı. Pamir'in de haberini almıştım. O da polis olmuştu. Bu haberi bize Ayşen teyze vermişti. Ayşen teyze Pamir'in annesiydi. Bize gururla haberi vermişti. Benim verdiğim tek tepki ise buruk bir gülümseme olmuştu.

Ben güzel sanatlar bölümündeydim ve hâlâ okuyordum. Oldum olası sanata ilgi duymuştum. Küçüklüğümden beri bir enstrüman çalmak veya resim yapmak hayalimdi. Ben de hayallerimin peşinden gitmeye karar vermiştim. Çizim yapmak düşünmemi engelleyen en güzel şeylerden biriydi.

Mahallemiz küçük ama tatlı bir mahalleydi. Herkes birbirini çok severdi. Çoğu kişi bana Peri diye hitap ederdi. İlk doğduğumda gözlerim şu an ki gibi masmavi olduğu için bana Gökperi ismini vermişler. Gökperi; Mavi gözlü, peri gibi güzel demekti.

Tansel ve Gülce en yakın arkadaşlarımdı. Gülce deli dolu, neşeli bir kızdı. Tansel ise gurubumuzun en sakini ve en aklı başında olanıydı. Pamir'e olan aşkımı en başından beri biliyorlardı.

...

Yokuştan yukarıya çıkarken karşıdan bana doğru koşan Gülce ve Tansel'i görünce adımlarım durdu. Yüzlerindeki ifade beni tedirgin etmişti.

"Kızlar iyi misiniz?" Dedim sorarak. İkisi birbirine bir bakış attı ve Gülce konuştu.

"Peri'm sana bir şey söyleyeceğiz ama sakin ol." Dedi yumuşak bir tavırla.

Kaşlarım çatıldı.

"Ne oldu?" Dedim sorarak.

Tansel derin bir nefes aldı ve konuştu.

"Pamir abi geri dönüyormuş."

...

💌

Mavilerinde SaklıWhere stories live. Discover now