Oy vermeyi unutmayın lütfen!!
★
Kapıdan gelen seslerle gözlerimi yavaşça araladım ve karşımda Savaş'ı görünce kaşlarımı çattım. Elinde ki battaniyeyi Alara ile benim üzerime örttükten sonra bana baktı. "Çıkmak ister misin?"
Hızlı bir şekilde başımı salladım. Allah'ım söz veriyorum şuradan bir çıkayım topunu kestiğim tüm çocuklara top alıp geri vereceğim. "Tüh, benim canım seni çıkartmak istemiyor nedense?" Kaşlarımı çattım ve dik dik suratına bakmaya başladım. Omzumda yatan kız hafifçe kıpırdanmaya başlayınca onun da uyandığını anladım. "Ya Savaş abi ben bir şey yapmadım ki. Sen elinde silahla kapıma şey edince korkudan şey ettim. Lütfen beni burada bırakma." Sanki beni dinlemiyormuş gibi şaşkınlıkla bakıyordu. Bir anda ne dediğimi fark edince dudağımı ıssırarak bakışlarımı kaçırdım.
"Abin sana kurban olsun güzelim. Hadi gel çıkartayım seni," derken yüzünde ufak bir tebessüm vardı. Onun tebessüm ettiğini ve mutlu olduğunu görünce bende tebessüm ettim ve derin bir nefes aldım. Kızacak falan diye çok korkmuştum bir an. Aniden yanımda bizi izleyen kız Savaş'a bakarak konuştu, "Savaş abi ben yanlışıkla şey ettim o adamları. Lütfen beni burada şey etme." Gülmemek için yanağını ısırıp Savaş abimi izlemeye başladım. Kaşlarını çatmış Alara'ya bakıyordu. Ben ayağa kalkmış çıkmak için demirliklerin yanında dikilmeye başlamıştım çoktan. Savaş yavaşça hala yerde oturan Alara'nın yanına gidip tek dizinin üzerine çöktü. "Ne dedin sen?"
"Savaş ab-"
"Sus."
"Beni burda şey etme lütfen ya. Ben korktum buradan." Ağlayacakmış gibi konuşması Savaş'ı hiç etkilemişe benzemiyordu. Aksine yüzünde piç vardı. "Ne etmeyeyim seni burada?"
"Şey etme işte." Sonlar doğru sesi kısılmış, Savaş'tan gözlerini kaçırmıştı. "Şu şey kelimesini hayatından çıkar en iyisi sen. Yanlış anlaşılabilir." Savaş'ın dedikleriyle Alara kocaman gözlerle ona baktı.
"Oha ama çocuk var burada terbiyesiz herif," abim olacak şerefsize dik dik bakmaya başladım. Kaşlarını çatarak bana bakan adam yürü işareti yaptı. Tebessüm ederek hoplaya zıplaya nezarethaneden çıkıp yukarı kata doğru yürümeye başladım. Savaş'ın odasının önüne gelince kapıyı açıp içeri girdim ve Savaş'ın koltuğuna oturdum.
Başkomiser Arya Defne Çevik.
Kendi kendime rollere girerken önümdeki dosyalardan birini açıp Savaş gibi davranmaya başladım. Zeki, sinirli ve huysuz. Önümdeki dosyadaki resimlere kocaman gözlerle bakarken kapının açılmasıyla yakalanmış gibi hızlıca dosyayı kapatıp yere fırlattım. Kapıya bakınca geçen sinirle odaya girip millete söven adam olduğunu fark ettim. Kumral saçları ve yeşil gözleriyle oldukça yakışıklıydı. Yapılı vücudundan bahsetmek dahi istemiyorum. Bir bakan dönüp bir daha bakardı. Hoay maşallah yani.
"Yere fırlattığın o dosyayı al ve abinin masasından kalk. Çocuk eğlendirme parkı değil burası." Kapıyı kapatıp karşımdaki üçlü koltuğa oturdu. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Sana çocuk olduğumu düşündüren nedir komiser?"
"Tavrıların, sözlerin ve en önemlisi boyun." Kimse bu adama insanları fiziksel özellikleriyle yargılamamayı öğretmedi mi? Ayrıca kısa değilim tamı tamına 1.74'üm.
"O halde sende henüz olgunlaşamadın?" Kaşlarını çatarak bana baktı tam bir şey daha söyleyecekken kapı çaldı ve içeri kızıl saçlı bir kız girdi. "Başko-" Beni gören kız bir kaç saniye bana baktı afallayarak. Hemen ardından karşımda oturan adamı fark edince başıyla küçük bir selam verdi. "Kusura bakmayın rahatsız ettim." Yok canım ne rahatsızlığı gel üçümüz tartışalım.
YOU ARE READING
DESİSE |Gerçek Ailem|
Teen FictionGerçek ailem kurgusudur. Küfür vardır. Arya; soyluluğu ve asaleti temsil edermiş. 18 yıl sonra gerçek ailesine kavuşan Arya Defne'nin hikayesi. Kendini seven ve kendine saygı duyan şımarık bir kızı Çevik ailesi olduğu gibi kabul edecek mi yoksa deği...