11. 09. 2014

234 81 144
                                    


AHSEN


''Sana özel bir fırça yaptırdım. Al ve tuvalini boyamaya başla''


Hemen önümde sandalyeye bağlıyken, ölmeyi bekleyen genç adama kısa bir bakış atım. Ağzı bir bantla sıkıca kapatıldığı için konuşamasa da, gözleri korkudan büyümüştü ve hiç durmadan ağlıyordu. Gözlerimi ondan ayırdım ve yorgun adımlarla, beyaz tuvalin yanında duran sandalyeye oturdum. Bu hareketimle babamın gözleri umutla parıldadı. Ama babamın düşündüğü gibi bir şey olmayacaktı. Sadece sabah işkence gördüğüm için ayakta durmakta zorlanıyordum.


Akıl hastanesinin çatısında olsam da, aylar sonra ilk defa dışarıya çıkmıştım. Bu yüzden temiz havayı içime çektim ve ardından her hareketimi dikkatlice izleyen babama doğru büyük bir öfkeyle baktım ve daha önce söylediğim sözleri büyük bir kararlılıkla tekrarladım.


''Ben artık resim çizmiyorum''


İşkence çekerken attığım şiddetli kahkahalardan dolayı sesim kısık çıkmıştı ama yine de babam beni duydu ve ellerinin arasında tutuğu fırçayı kırmak istercesine sıktı.


''Sen benim en büyük baş yapıtımsın. Sen bensin, benimsin ! Avcı olarak doğmuşken av olarak yaşamayı seçemezsin!''


Geceyi delercesine bağırmıştı. İstediği oyuncağı alamayan küçük bir çocuk gibiydi. Yüzümde artık hiç bir duygu yoktu.


''Ben benim ve sadece kendime aitim. Tanrı gibi davranmayı bırak !''


Sözlerimle babamın bakışları tıpkı benim gibi bir anda duygusuzlaştı. İşte bu bizim gerçek yüzümüzdü. Bir süre bana baktıktan sonra gözlerini gökyüzüne çevirdi, sesi de yüzü gibi duygusuzdu.


"Ay gökyüzünden ayrılmak istese de ayrılamaz, tıpkı senin kendi karanlığından ayrılamayacağın gibi.."


''Biliyorum. Bu yüzden onu da kendimle beraber götüreceğim''


Babamın gözleri hızla yüzümü buldu. Artık yüzü duygusuz değildi. Yüzünde korku vardı. Ve bu hali beni oldukça tatmin etti. Canım acısa da dişlerimi sıkarak kahkaha attım.

ANLAŞMA 🖤Where stories live. Discover now