YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

242 83 142
                                    


Bir gün şeytanı uyurken gördüğümde yanına giderek onu uyandırdım ve şöyle söyledim; ''Neden uyuyorsun, senin yapman gereken bir görevin var'' Şeytan sözlerimi umursamadan gözlerinin kapattı ve tekrar uyumadan önce şunu söyledi; Benim dünyada artık yapacağım bir işim yok. Çünkü insanlar benim yapacağım tüm işleri yapıyorlar''


AHSEN


Gece üç olmak üzereydi ve biz av alanına gelmiştik. Gelirken babamı takip etmiştik ancak park alanına geldiğimizde bir anda ortadan kaybolmuştu. Avın başlangıcında onunla uğraşmayacağım için mutluydum.  Gecenin soğukluğu tenimi okşarken arabanın kapasını kapattım ve etrafa baktım. Her şey aynı gibiydi.


Ormanın ortasında büyük yuvarlak bir alandaydık, ağaçlar yılbaşı ağaçları gibi küçük sarı ışıklarla süslenmişti. Kenarlarda duran dikdörtgen şeklinde ki uzun masaların üzerinde çeşit çeşit tatlılar ve içkiler vardı -İnanılması zor olsa da yamyam değillerdi ve normal insanların yediği şeyleri yiyorlardı-



Bütün Ar'lar bu alanın ortasında kurulu olan siyah platformun üzerinde, şık ve gösterişli kıyafetlerle, klasik müzik eşliğinde dans ediyordu. Alanın en gerisinde ise masalar ve koltuklar vardı ve onların hemen karşısında, avı izlemek için kurulan devasa televizyonlar duruyordu. Etraf sıcak bir aile buluşması ve açık havada izlenecek bir film gecesine benzese de, biraz sonra izlenecek film romantik komedi değildi.



Pars, Murat ve Ateş müzik eşliğinde eğlenen ve zararsız gibi gözüken aileme bakıyordu. Hepsinin potansiyel bir katil olduğunu düşünmek gerçekten de zordu. Tıpkı benim gibi yada her psikopat gibi ailemde çok iyi rol yapıyordu. Ayrıca her ne kadar bizim olduğumuz tarafa bakmayıp gülerek dans etmeye devam etseler de, bize doğru bakmamaları görmedikleri anlamına gelmiyordu. Ailem dikkatlidir ve onlardan olmayanların kokusunu anında alırlar.



"Öldürmek için fazla neşeli bir alan." dedi Pars ciddi bir şekilde. Ailemin zevklerini bende sevmiyordum, hatta hiçbir yanını sevmiyordum.



"Sanki Avlanmak yerine, kır düğününe gelmişiz gibi." dedim alay ederek. Pars bu sırada kaçlarını çattı. Alay etmemeden hoşlanmamış gibiydi. Nede olsa birazdan masum bir insan öldürülecekti. Zihnimin içinde ki ses Pars'ı buraya getirmek hataydı diye bağırırken, ona siktir olup gitmesini söyledim çünkü şuanda geri dönüşü olmayan bir yola girmiştik.



Önüme dönüp yürümeye başladım. Pars hemen yanımda yürürken, Murat ve Ateşte bizimle aralarında az bir mesafe bırakıp arkadan takip ediyorlardı. Arkama dönüp onlara kısa bir bakış attım. Ateş meraklı ama bir o kadarda sert suratıyla etrafa bakarken. Murat ise bakışlarıyla gerçek bir seri katil gibi gözüküyordu.



Aklıma gelen düşünceyle gülümsedim. Murat bunu fark edince ne oldu der gibi kafasını iki yana salladı "Katil bakışını yüzünden sil. Bu gün birde sana aşık olan kuzenlerimle uğraşamam"

ANLAŞMA 🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin