ep-10

669 84 140
                                    

Jisung, acıyan parmaklarını isteksizce bir arada tutarken tekrar yediği darbe ile içinden küfür etmişti. Elini acıyla kendine çektiğinde savurdu.

"Çekme elini." Çocuk yerinde sekerken parmaklarını tekrar bir araya getirip hocaya uzattı. Sırf derse geç kaldığı için Camii'de içeriye geç giren çocuklar gibi dayak yiyordu şu an. Parmaklarına cetvel her çarptığında canından can gidiyordu. Üstüne sert vuruyordu hocası. Çığlık atmamak için iki büklüm oluyordu.

"Uzat dedim sana." Fizikçi onun kırmızılaşan parmaklarına elindeki tahta cetvelle tekrar sert bir şekilde vurduğunda Jisung dayanamayarak elini kendine çekti. Arkadaşları ona gülmemek için savaş verirken Jisung'dan sonra dayak yemeyi bekleyen öğrenciler vardı.

"Neredeydin Han?"

"Tuvalette-"

Minho hoca şiddete meyilli olmalı ki bu sefer Jisung'un başına vurdu cetvelle. Çocuk olduğu yerde sekerken başını ve bakışlarını önüne eğdi. Aynı zamanda acıyan elini ovuşturuyordu. Dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Minho derin bir iç çekerken cetveli havada salladı.

"Bunu müsait bir yerlerine tak-" Jisung ile aralarında kısa bir bakışma oluşurken adam öksürerek boğazını temizledi.

"Ceza almak istemiyorsan hareketlerine dikkat etmelisin evlat." Dudaklarını sinirle yaladığında kaşlarını çatmıştı. Sanki canı acımış gibiydi.

Minho, kendi kendine piercingini okula gelmeden önce çıkardığı için lanet ediyordu. Canının acıması hiç hoşuna gitmezdi.

Jisung, sorgular gibi kaşlarını kaldırırken öğretmeni dudağına parmaklarını götürmüştü. Pekala, bu görüntü biraz güzeldi. İnkar etmek hoş olmazdı şimdi.

Jisung, başını 'iyi iyi' der gibi sallamıştı. Öğretmeninin güzel dudakları vardı. Ne şanslı adam.

Hocası ona döndüğünde çocuk bakışlarını tekrar yere eğmişti.

"Süveterin nerede?"

"Giymedim bugün."

"Giymelisin. Zargana gibi duruyorsun." Jisung'un ağzı hayretle açılırken direkt olarak hocasının gözlerinin içine baktı.

"Bol gömlek yetiyor bence kilomu saklamama. Sanki gördünüz beni." Minho onu sinir eden bir noktadan vurmuş olmalı ki sesi hafif yüksek çıkmıştı. Hocası bu sefer çevirdiği cetvelle poposuna vurduğunda Jisung acıyla yerinden sekti.

Minho, cetveli tehdit eder gibi öğrencinin yüzüne doğru salladı. Onun işi çocuk bakmak değildi ve burada ne aradığını da sürekli sorguluyordu. Bu çocuğu çekemezdi.

"Notların da düşük senin. Velini falan çağır, görüşeceğim. Şuraya yaslan bekle." Çöp kenarını gösterdiğinde Jisung istemeyerek o tarafa döndü. 'Çocuk muyuz biz, neden böyle yapıyorum?' demek istemişti.

Jisung duvara yaslanırken fizikçi ayaktaki tüm öğrencileri yerine oturttu. Jisung arkasını dönerken şaşkın ifadesini gizleyemedi. Öğretmeni ona bakarken masasına yaslanmıştı.

"Ne oldu, Han?"

"Neden tek ben duruyorum? Onlar da geç kaldı." Kelimeleri hiç ara vermeden hızla sıraladığında Minho kıkırdamıştı. Bir çocukla uğraşıyordu aptal gibi, ama zevk de alıyordu. Çocuğun vücudu aklına onu getirmişti çünkü. Bu yüzden ona bulaşmak hoşuna gitmişti bir anlığına.

"Öğretmenin öyle istedi, Jisung. Karşı çıkacak mısın?" Bir süre öyle baktığında bakışlarını duvara çevirdi. İyice yaklaşıp başını yaslamıştı. Kıçı sınıfa dönüktü ve ayaktaydı.

"Gerçekten böyle mi duracağım? Bari yanıma siz gelin." Küçük şakası sınıfı güldürürken yüzünü hocasına çevirdi. Minho'nun karanlık gözleriyle karşılaştığında yutkundu.

Hocası adımlarını Jisung'a götürerek omzuna elini koymuştu. Tek dokunuşla çocuğun sarsılan bedeni kapıya dönmüştü. Minho parmağıyla kapıyı gösterdi.

"Şuradan çıktığımızda koridorda oluruz. Ve bu ara koridorda boş, karanlık odalar var." Ses tınısı sertleşirken sınıfta ve Jisung'da kısa bir sessizlik oluşmuştu. Ardından sınıf aralarında konuşarak kıkırdamaya başlamıştı. Jisung'un alın teri göt korkusundan yere damlıyordu.

"Oralarda görüşmeyelim." Öğrencinin omzuna birkaç kez vurmuş, ardından Jisung'a yeniden duvara dönmesi için eliyle işaret yapmıştı.

Jisung gözlerini kırpıştırmış, tüm sınıf kendilerine gülerken yönünü tekrar duvara döndürmüş ve susmuştu. Bir süre sonra sınıf da kesmişti sesini.

Minho, memnun bir şekilde gülümsediğinde çocuktan uzaklaşıp elindeki cetvelle tahtada konu anlatmaya devam etmişti. Herkes onun dersinde sustuğu için Jisung küçük yaramazlıklar da yapamıyordu. Öylece duvarda kalmıştı. Hem de 80 dakika!

Minho, sonunda dersini bitirmiş olmalı ki eşyalarını topladı ve öğrencilerinden selamını alarak sınıfın kapısına ilerledi. Öğretmeni dışarı çıktığında titreyen bacaklarıyla yere oturmuştu Jisung.  Zaten dün yeterince zorlanmıştı, üstüne ayakta bekletilmesi hoş değildi. Ve bu sabah arkadaşlarıyla parkta koşturuyordu.

Ya Know bu akşam yeniden görüntülü konuşmak isteseydi? Muhtemelen dayanamazdı. Minho hocasının arkasından bir güzel söverken Hyunjin'in onu kolundan tutup kaldırmasıyla kendi dünyasından ayrıldı.

"Hoca patates etti ya lan seni." Gülmesini içinde tutamayıp patlamıştı. Jisung onun başına yavaşça vurduğunda diğer eliyle yanağını sıktı.

"Yaa, yaa! Öyle oldu tabii!" Gözlerini öcü gibi büyütürken sesini yükseltmiş ve Hyunjin'i daha sıkı tutmuştu. Anlaşılan sinirini ondan çıkaracaktı. Bunu fark eden koyu saçlı hemen ondan uzaklaştı.

"Beyblade olup dönerek katledecek şimdi bizi. Dağılalım!" Hyunjin, can havliyle sınıftaki öğrencilerin arasından bedenini geçirip Jisung'dan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Bu çocuk çok mu fazla korkunçtu sanki?








Gene boş bir bölüm
Oyları ve yorumları unutmayın

Abi bu fic nasil ilerlicek be

Bu arada şu karanlık oda muhabbeti benim okulumda yaşandı. Gülmekten kıpkırmızı olmuştum o yüzden eklemek istedim.

Love For Love's Sex -minsungWhere stories live. Discover now