B:2

112 19 11
                                    

Bölüm şarkısı:G-Eazy & Halsey- Him & I
Bugün rahatsızdım diye okula gitmedim dedim bari bölüm atam dndnd
Oy ve yorum atmayı unutmayınn💗
İyi okumlarr🩵🤍

"lan üstlerinize noldu!?"
Çarptığım kişi Halil'di.

Halil sinirli bir şekilde Kazımcan'a dönüp eliyle beni işaret etti.

"Senin şu sakar kardeşin bana çarptı!"

"pardon? Sakar mı!? Asıl sen bana çarptın yamuk burunlu!"

"yamuk burunlu mu!? Sen kim oluyorsunda burnuma laf ediyorsun lan!"

"hey hey, noluyor lan burda!?"
Dönüp bize doğru gelen Barış'a baktım arkasında da Kerem vardı, sonra dönüp Kazımcan' a baktığım da sırıtarak ben ve Halil'i izliyordı.

Kazımcan gülerek Barış'a döndü.
"kavga ediyorlar" dedi.

"ve sende gülerek izliyorsun, öyle mi?" dedi Barış.

"evet, hiç arada kaynayamam kusura bakma"
Barış bakışlarını Kazımcan' dan çekip bize döndü

"sizin üstlerinize noldu?"
Halil sinirle soluyarak
"boşversene!" diye bağırarak çekip gitti.

"gıcık" dedim arkasından.

"Serra bence git sende hızlıca üstünü değiştir birazdan tekrar çekimler başlıyacak"

Kafamı "Tamam" anlamında sallayıp hazırlık odasına gittim, kahve tek üstüme bulaşmıştı, yedek forma yanımda getirmiştim onu çıkarıp giydim ve sahaya doğru yürüyeme başladım.

"Serra!"
Arkama dönüp bana seslenen kişiye baktım.
"Elvan?"
Koşar adımlarla gidip Elvan'a sıkıca sarıldım.
"hoşgeldin elvoşumm"
"hoşbulduk serroşumm, naber?"
"biraz sinirliyim"
"aa neden kız?"
"ya kahve almaya giderken bu Halil diye bir gerizekalı bana çarptı elimdeki kahveler üstümüze döküldü, bide bu yetmiyormuş gibi bana bağırdı!"

"bak sen şu öküze, ne demek bağırdı ya!?"
"off amann boşver"
"vay vay kimin dünya güzeli gelmişş"

İkimizde dönüp gülümseyerek bize doğru gelen Kazımcan'a baktık.

Kazımcan gelip Elvan'a sıkıca sarıldı.

"hoşgeldin güzelimmm"
"hoşbulduk yakışıklımm"
"hadi gelin sahaya gidelim"

Üçümüz beraber sahaya geçtik, sonra söylenen diğer ünlüler gelince çekimler başladı, Elvan Ferman Akgül'ü görünce ağzı beş karış açılmıştı. Kendisi onun büyük bir hayranı, konser dışında hiç bukadar yakın görmemişti, arada molalarda adamla fotoğraf çekinip imza bile almıştı.

Yaklaşık 2 saat sonra çekimler biter ve derin bir oh alıp diğerlerine veda ederek Elvan'ın yanına doğru gittim.

"elvoşşş avm'ye gidelim mi?"
"olur, gidelimm"

Kazımcan'a dönüp
"evde görüşürüz."
"görüşürüz, dikkat edin kendinize"
"tamammm"

Elvan'la birlikte eve gidip önce üstümü değiştirdim.
Üstümde en sevdiğim mor t-shirt, mavi bol kot pantolon, beyaz ayakkabı ve siyah çantayla, şapka takmıştım.

(temsili fotoğraf) Avm'ye doğru giderken yolda Zişan ve Öykü'yü de çağırmıştık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(temsili fotoğraf)
Avm'ye doğru giderken yolda Zişan ve Öykü'yü de çağırmıştık.
Biraz alışveriş yaptıktan sonra bir cafe' ye geçip oturduk, canım moda tasarımcısı arkadaşım Zişan bize okulda yaşadığı olayı anlatmaya başladı.

"sonra kızla benim yaptığım tasarımları gösterdik, benim tasarımı değil o kızın tasarımını beğendi! Kızın tasarımıda hiç güzel değildi!"

"yaptığın tasarımı göstersene"
Öykü'nün söylemesiyle Zişan yaptığı tasarımı çıkarıp bize gösterdi.
"bu Meksika' nın yöresel kıyafeti değil mi?" dedim.
"evet, ülkelerin yöresel kıyafetlerini tasarlayacaktık" dedi.
"o kızın tasarımını göster."

Zişan busefer Elvan'ın demesi üzerine o kızın yaptığı tasarımı gösterdi.
"bilin bakalım bu nerenin kıyafeti?"
"Çin mi?" diye sordu Öykü.
"hayır."
"polonya?"
"hayır."
"alla alla, İtalya'n'ın mı?"
"hayırrr, İtalya'yla ne alakası var Elvan?"
"ne biliyim ya salladım belki tutar diye, nerenin bu kıyafet?"
"yani kızlar yazıklar olsun siz kendi ülkenizin yöresel kıyafetini nasıl bilmezsiniz?"

Üçümüz de biranda "Ne" diye bağırdık.

"bu bizim kıyafetimiz olamaz! Bizim yöresel kıyafetimiz böyle mi!?" dedim
"yani siz bile nerenin kıyafeti diye bilemediniz! Nasıl onu yarışmaya gönderdiler ya!"
"valla rüşvetle kazanmadıysa ben ne olam" dedi Elvan.
"yani, senimkisi daha güzel" dedi Öykü.
"aman boşverin ilk turdan elenir"

Onlae derin sohbete dalmışken ben kafedeki televizyonda yayılan habere odaklanmıştım.

Spiker: İstanbul'da seri katil var! Kimliği bilinmeyen kişilerin cesetleri ya yanmış ya da parçalanmış şekilde bulunuyor! İstanbul halkı artık korkudan dışarı çıkamaz oldu! Belediye başkanı halkın gerek duymadıkça dışarı çıkmaması gerektiğini söylüyor! Cumhurbaşkanı akşam saat 20.00'da kanal Atv'de bu olayla ilgili duyuru yapacaktır.

Seri katil mi?
Gözümü kafede gezdirdim ve normalde tıklım tıklım olan kafe şuan bizle beraber 6 kişi vardı.
Kızlara doğru dönerek.

"ıı kızlar eve gidelim mi?"
"neden bitanem?" diye sordu Elvan, ona dönerek.
"bugün biraz fazla yoruldum da"
"tamam zaten saat 6 olmuş, hadi kalkalım" Zişan'ın demesiyle beraber kafeden çıktık.

Arabayla gelmediğim için bir taksi çevirdim ona binerek eve doğru yola koyuldum.

Yol boyunca bu seri katil haberlerini okudum, öldürülmüş insanın cesetlerine bakınca adeta kanım donmuştu, hangi cani bir insana bunu yapabilir ya? Bu nasıl vicdan?

Kafamı kaldırıp camdan dışarı baktığımda evi geçtiğimizi gördüm. Hemen taksiciye dönerek
"beyefendi evi geçtik." dedim
"geçtik mi?" taksici hemen arabayı kenara çekti.
"kusura bakmayın hanımefendi, ben adresi yanlış anlamışım"
"yok sorun değil"

Ücreti ödeyip hızlıca arabadan indim ve eve doğru yürümeye başladım, tabi eve doğru yürürken yine haberleri okuyordum

Arkadan bi ayak sesi duyduğumda hızlıca arkamı döndüm ama kimseyi göremeyince bi "oh" çekerek yürümeye devam ettim.

Tekrar ayak sesi duyduğumda yine hızlıca arkama döndim ama yine kimse yoktu.
"yok ya, düşündüğüm şey değildir, sakin ol Serra sadece kendini fazla habere kaptırdın"

Telefonu kapatıp çantama koydum ve tekrar yürümeye başlayınca yine ayak sesi duydum ve oraya döndüğümde gördüğüm kişi sertçe yutkunmama sebep olmuştu.
Arkamdaki kişi tamamen siyahlara bürünmüş bir şekilde orda dikiliyordu. Yüzünde siyah maske, siyah şapka ve şapkasının üzerine siyah hırkasının kapşonunu attığı için yüzü gözükmüyordu.

Hemen önüme dönerek adımları hızlandırmaya çalışarak yürümeye başladım ama ben hızlı yürümeye başlar başlamaz arkamdaki kişide benle aynı hızda yürümeye başlamıştı.

Hayır yani o kadar kişi varken beni mi buldun? Allah'ım lütfen yardım et yarabbim!

En son dayanamayıp son sürat koşmaya başlayınca o da benle beraber koşmaya başladı.

Lütfen bu kamera şakası olsun, arkama döndüğüm beni çeken kameraları filan göreyim!

İzimi sildirmek için hiç bilmediğim yerlere giriyordum, en son nefesim kesildiği için durup soluklandım ve arkama dönüp hala arkamda mı diye baktım, onu göremeyince derin nefes alıp yürümeye devam ettim.

Tam köşeden dönecekken birine çarpmamla çığlık atarak yere düştüm.

Anlımı ovalıyarak kime çarptığıma bakmak için kafamı kaldırdığımda az önce beni kovalayan adamı görünce gözlerim korkuyla irice açıldı.

"hassiktir"

Naberrrsinizzz??
Yine bir bölüm sonuna geldik🤧
Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm
Öptümm💗😘
Sınır:10 oy, 5 yorum

KARMAŞIK| Halil Dervişoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin