YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM

216 68 198
                                    


AHSEN


Bir kaç dakika sonra güneş yavaşça doğarken, ormandan uzaklaşıp bir süre daha yolda ilerledim. Bu sırada ikimizde hiç konuşmamıştık. Pars dikiz aynasından tıpkı benim gibi yol boyunca hiç durmadan kan kaybeden Elif'e bakıyordu. Ilgaz'ın ona saldıracağını ön görmesem de, arabanın içine önceden bir yardım çantası koydurtmuştum. Fakat Pars buradayken Elif'in yaralarına bakamıyordum. Bu yüzden ondan bir an önce kurtulmalıydım.  


 

Karşıma bir benzin istasyonu çıkınca arabayı kenara çekip yüzümü Pars'a doğru döndürdüm. Ona bakmamı umursamadan Elife bakmaya devam etti. Babam bir anda belirdiğinde Pars'a dair hissettiğim öfkeyi kısa bir an unutmuştum ama şimdi onunla yalnızken öfkem yine oluşuyordu. Resmen ona muhtaç olduğumu söylemişti !



Sert bir sesle ''İn aşağıya'' dedim. Pars beni duymamış gibi dikiz aynasından Elife bakmaya devam etti. Sıkıntılı bir nefes aldım. Neden ona bakıp duruyordu ki ? yoksa anlamış mıydı ?


''Pars arabadan aşağı in!'' diyerek sözlerimi tekrarladığımda, bu sefer sesim daha yüksek çıkmıştı.



Pars kısa bir an bana baktıktan sonra, hiç bir şey söylemeden arabanın anahtarını yerinden çıkartı ve aynı anda dikiz aynasını tek bir hamleyle yerinden söktü. 



''Ne yapıyorsun ?'' diyerek kaşlarımı çattım. Fakat Pars beni duymuyor gibiydi. Arabadan aşağıya indi ve arabanın arka kapısını açıp elinde ki dikiz aynasını Elif'in ağız ve burnunun arasında tuttu. Ahh Siktir. Elif'in ölmediğini anlamıştı ama nasıl?. Lanet olsun koca ormanın içinde yüzden fazla kişiyi kandırmıştım ama ona yakalanmıştım. Bu adamın anlayamayacağı bir yalan var mı ?



Ah.. Bu adamın zekası gerçekten sinirimi bozuyordu. Artık yapabileceğim bir şey de yoktu, bu yüzden önüme geri döndüm ve kafamı oturduğum koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Konuşmaktan, düşünmekten ve hatta tartışmaktan bile yorulmuştum. Vücudumdan hiç durmadan akan kanlarında, bu yorgunluğumun büyük bir sebebiydi.



''Yaşıyor'' dedi Pars sessizce. Gözlerim kapalı olsa da bana baktığını hissedebiliyordum. Cevap vermedim.



Bu sırada Parsın  arabanın arka kapısını kapattığını duydum ve bir kaç saniye sonra da benim kapımı açtı. Gözerimi istemesem de açtım. Tam karşımda duruyordu ve benden bir cevap beklerken oldukça sinirli gözüküyordu. Ancak sinirli olsa da bir kaç dakika öncesinden daha rahat görünüyordu. 



''Neden yalan söyledin?''



''Canım öyle istedi. Şimdi arabanın anahtarını ver'' dedim umursamaz bir tavırla ve araba anahtarını vermesi için elimi uzattım. Fakat tabi ki Pars bu sözlerimle yetinmedi. 

ANLAŞMA 🖤Where stories live. Discover now