14. BÖLÜM

339 26 32
                                    

ufuk
attığın konuma geldim

barış
yedinci kata çık
ben seni karşılarım

........

Ufuk asansöre binmiş ve ona söylenilen kata çıkmıştı. İçinde anlamlandıramadığı bir heyecan vardı. Ufuk en kolay yolu seçerek bu heyecanını bir ortama ilk kez girmesine bağlamıştı.

İşin aslı farklıydı tabi ki.

Barış kapıya yaslanmış küçüğün gelmesini bekliyordu. Asansör bulunduğu katta durduğunda yaslandığı yerden doğrulmuştu.

Ufuk asansörden çıkıp aynada son defa üstünü başını düzelttiğinde Barış gülümsemişti. Gri okul pantolonunun üzerine giydiği beyaz gömleğinin birkaç düğmesini açık bırakmıştı.

Gözleriyle sıra sıra kapıları taradıktan sonra aradığı yüzü bulmuştu. İstemsizce yüzünde beliren gülümseme yaralarına ufak bir sızı yaymıştı. Bir kaç adımda ulaştığı bedenin yanında da silmemişti gülümsemesini.

"Geldim."

"Hoş geldin."

Kenara çekilen Barış'ın ona sunduğu alandan içeri geçmişti Ufuk. İçeri girdiğinde dört kapının olduğu koridor karşılamıştı onu. İki odada oturma ve çalışma grubu vardı. Bir oda mutfağa açılırken kapalı kapının tuvalet olduğuna kanaat getirmişti.

Etrafı biraz incelendikten sonra arkasını dönmüştü. Barış ile birden burun buruna gelmesi bir adım gerilemesine sebep olmuştu. Dar koridorda attığı bu bir adımla sırtı duvarla buluşmuştu. Barış da ona doğru bir adım attığında Ufuk nefesini tutmuştu.

Barış sinir bozucu bir yavaşlıkla küçüğün çenesini tutarak başını kendine hizzalamıştı.

"Çok acıyor mu?"

"Biraz."

Yakınlığın verdiği heyecan yüzünden sesi oldukça kısık çıkmıştı.

"Sen şuraya geç ben geliyorum."

Ufuk ona gösterilen odaya gidip koltuğa oturunca Barış da ilkyardım çantasını alıp gelmiş ve oturmuştu.

Pamuğa tentürdiyot döküp Ufuk'un kaşının üzerindeki yaraya hafifçe bastırınca Ufuk Barış'ı bileğinden tutmuş ve kaşlarını çatarak konuşmuştu.

"Acıtıyorsun!"

"Elimde değil."

"Ama acıyor."

Barış'ın yüz hatları yumuşamıştı.

"Yavaş yavaş yaparım. Olur mu?"

Ufuk onaylarcasına başını sallamıştı. Barış pamuğu tekrar bastırmaya başlayınca Ufuk da tekrardan yüzünü buruşturmuştu. Barış pamuğu bu sefer dudağının kenarına bastırmıştı.

"Bir de önemli bir şey olmadığını söylüyordun."

"Yok zaten! Ama bunu sürmeye devam edersen acır normal olarak."

Küçüğün dudakları söylediği her kelimede Barış'ın parmaklarına değdiğinden dikkati dağılmıştı bir anlığına.

"Onu sürmek yerine başka bir şekilde mi dindirsem acısını."

"Daha iyi olur gibi."

Barış'ın muzip yüz ifadesini gören Ufuk tekrar konuşmuştu.

"Dur lan ne demek istiyo-"

Barış konuşmasına izin vermeden dudaklarını yaranın üzerine bastırmıştı. Öpmüyor sadece öylesine duruyordu.

Ufuk anın şokunu atlattıktan sonra içinde hissettiği garip duygunun esiri olup başını biraz çevirince dudaklarını buluşturmuştu. Zaten çenesinde olan eller ensesine doğru kaymıştı.

Ufuk'tan bir nevi onay alan Barış dudaklarını oynatmaya başlamıştı. Ufuk da ona acemice karşılık vermeye çalışınca Barış kendini tutamayıp gülümseyince dudakları gerilmişti. Bunu farkeden Ufuk ayrılmıştı ondan.

"Ne gülüyorsun?!"

"Gülmüyorum."

"Gülüyorsun işte!"

"Gülmüyorum dedim ya güzelim."

"Böyle kelime oyunlarıyla beni kandıramazsın."

"Öyle mi dersin?"

Atışmalarını bölen kapıdan gelen anahtar çevirme sesiydi. Ufuk sesi duyar duymaz yerinden sıçramıştı.

"Oha basıldık!"

İçeriye giren ikiliyi görünce derin nefes vermişti. Anıl ve Kerem gelmişti.

"Kerem niye burdasın lan?"

"Asıl sen niye burdasın abi?"

"Hesap mı verecem sana?"

"Bilmem belki verirsin."

"Annemin haberi var mı?"

"Ne kafa ütüledin be. Var annemin haberi."

Bu sefer Barış kardeşine soruları yöneltmişti.

"Neden geldiniz abicim?"

"Evde ödev yapıyorduk misafir geldi. Babam dedi ki abin zaten ofiste gidin orda çalışın."

"Kim gelmiş?"

"Amcamlar."

"Tamam o zaman siz diğer odaya geçin."

"Kolay gelsin abi."

"Uza hadi aslanım."

.

.

.

.

.

.

ben bunlari opusturdum de bunlar sevgili olmadi sanki daha. bolum atmamaktan unutmusum.

⛥hazel

ufuk / bxb (gay)Where stories live. Discover now