aranan baterist

11 0 0
                                    

       Yine derste dalmış, onu izliyordum. Alnına tutam tutam dökülen karamel saçları, yanık teni, ve neredeyse her gün giydiği o siyah tişört ile muhteşem görünüyordu. Ancak ben onun hakkında sadece bir şey biliyordum, adını. Lee Donghyuck. 

   Öğle arası Chenle ile kafeteryaya gittik. Yine onu izleyebileceğim bir yerlere oturdum, yanıma da Chenle oturdu her zamanki gibi. Onu izledim ve birşey fark ettim. Bugün daha bir üzgün görünüyordu. Normalde mutlu olduğu az gün olurdu zaten ancak bugün ekstra bir üzgün gibiydi. Nedenini merak ettim. 

 '' Kanka sen de şu çocuğu ne zaman izlemeyi bırakıp instasını falan isteyeceksin? ''  dedi Chenle. ona dönüp ''Chenle sence o ve ben bir miyiz oğlum, yüzüme bakmaz gibi hissediyorum.'' dedim gerçekten de öyle hissediyordum. ''Çok büyütüyorsun, onun arkadaşlarından biriyle arkadaşım istiyorsan numarasını falan isteyebilirim, konuşursunuz?''. Aslında iyi bir fikir gibiydi ancak telefondan tanışmak istemiyordum, bir şekilde rastgele tanışmak istiyordum onunla o yüzden reddettim bu fikri. Zamanı gelince tanışacağımıza inanıyordum onunla. 

'' Mark sizin baterist eksiğiniz mi vardı grupta? Sanki öyle bir şey söylemiştin bana. '' Evet, vardı ve acilen yeni birisini bulmamız lazımdı çünkü bir ay sonra okul festivaline çıkacaktık. '' Evet ve acilen birisini bulmamız lazım, birisini mi buldun yoksa? '' . '' Evet sanırım birisini tanıyorum önce ona bir sorayım, sonra sana söylerim.'' '' Çok sağol kanka valla kurtarıcımsın.'' Sırtına vurdum. ''Mark sana kaç kere söyleyeceğim şöyle vurma diye elin çok ağır zaten! '' Güldüm. 

Gün bitmiş, eve dönüyordum. Gitarımın tellerini değiştirmek için hep gittiğim gitar satan bir dükkandan tel almam gerekiyordu, oraya uğrayacaktım. 

Vardığımda kapının önünde kim vardı sizce? Donghyuck. Burada ne yapıyordu hiçbir fikrim yoktu. Yanında da tanımadığım birisi vardı, saçları platin sarısı havalı birisiydi. Bizim bölümde miydi hatırlamıyorum.

Donghyuck'un beni tanıdığını bile düşünmüyordum zaten bu yıl gelmişti bizim fakülteye , ben ise 1 yıl önce başlamıştım, aynı dönemdik ancak ben bir daha üniversite sınavına çalıştığım için geç başlamıştım. (Arada bir info vereyim ehehe Mark yazılım mühendisliği hyuck ise endüstri mühendisliği okuyor o yüzden bazı dersleri ortak ve ikisi de 2.sınıf). Donhyuck'un beni tanımayacağını düşünerek içeri girdim, telleri alıp çıktım. Hala kapının önündeydiler. 

Eve dönüp Chenle' ya mesaj attım. 

mark

kanka daha demin donghyucku gördüm amk hiç beklemiyodum müzik mağazasında ne işi olabilir ki

chenle

belki o da müzikle uğraşıyordur neden bu kadar şaşırdın kşsaçfns 

mark 

ne bileyim kanka ya, he bir de yanında platin sarısı bi herif vardı tanıyo musun baya yapılıydı

chenle 

lee jeno'dur kesin işletme okuyo o galiba bi de baba parası yiyo manyak zengin herif 

mark 

tüh be sence sevgililer midir donghyuck ile 

chenle 

sanmıyorum ya pek öyle görünmüyorlar hatta okulda hiç beraber görünmüyorlar ama arkadaşlar diye biliyorum 

kanka bu arada bateristle konuştum yarın akşam altı gibi sizin oraya gelir 

mark 

he tamam kanka çok sağol 

Yine hiç umudum yoktu, kim olduğunu sorgulamadım bile çünkü yine uzun süreli olmayacak gibi geliyordu. Keşke Donghyuck gelseydi diye düşündüm. Mucize olurdu. Yanındaki herif de mi müzik yapıyordu acaba... umarım yapmıyordur. Zaten yunan tanrısı gibi herif, bir de müzik yaptığını düşünemiyordum. 

Gidip kendime bir kahve yapıp teslim için son gün olan ödevlerimi yaptım. Sonrasında ise uyudum yarın heyecanlı bir gündü. 

Eve doğru yürüyordum. Yanımda bassçımız Jaemin ve vokalimiz Renjun vardı. Ben bu grup olarak süper hissediyordum ama kesinlikle gruba baterist de gerekiyordu. Çalışmalarımızı genelde bizim boş garajda yapıyorduk. Eski külüstür arabamızı sattıktan sonra garaj sadece babamın alet edavatları ile doluydu. Bir de benim atmak istemediğim peluşlarım.

Saat beş buçuk olmuştu, ben de bizim garajdaki komşunun verdiği eski bateriyi kurmuştum eski olmasına rağmen baya sağlamdı hala. Biraz sonra ev kapısının çalındığını duydum. Kapıyı açmaya geldiğimde annem zaten çoktan açmıştı. Kapıdaki kişi dünyadaki en son kişiydi aklımdan CHENLE NAPTIN AMINAKOYAYIM diye saydırıyordum. Arkasındaki yunan tanrısı herifi görünce ikinci bir çok daha geçirdim. '' Siz sanırım bateristsiniz bu da arkadaşınız galiba eee-'' heyecandan sesim titriyordu ve ne dediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. İlk kez konuşuyordum onunla. Annem '' Oğlum istiyorsan onları artık aşağı götür ayakta bekliyor çocuklar '' dediğinde gerçekliğe döndüm ve onlardan beni takip etmelerini istedim. 

'' Beni tanımıyor musun yoksa rol mü yapıyorsun Mark Lee? Dün de bi dönüp selam verirsin diye ummuştum, her zaman böyle misin sen? '' Hassiktir. Demek ki fark etmiş. ''Üzgünüm beni tanımıyorsun diye düşündüm, o yüzden pek yanaşmadım.'' ''Jeno'yu da mı tanımıyorsun peki, herkes tanır onu.''' ''Okuldaki insanları pek tanımıyorum bir kaç arkadaşımla takılıyoruz genelde.'' 

Aşağı indiğimizde Jaemin'in yüzünde bir şok ifadesi oluştu. Yunan tanrısı yüzünden olduğunu direkt anladım. Tam onun tipiydi çünkü Lee Jeno. '' Bu bizim bassçımız Jaemin, tatlı birisidir kendisi, bu da Renjun sesi melek gibidir ama kendisi için pek öyle söylenemez.'' Renjun '' Gerizekalı Mark Lee yine kaçıp gitsinler mi istiyorsun?!!''diye bağırdı. Ancak Jeno ve Donghyuck kıkırdıyordu. Onlar da kendilerini tanıttılar. Tahmin ettiğim gibi Donghyuck bateristti ve Jeno da kendi halinde elektro gitar çalıyordu, niye gelmişti hala bir fikrim yoktu. Bu gece garip geçecekti. 


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 23 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

dried flowerWhere stories live. Discover now