OTUZ İKİNCİ BÖLÜM

195 63 194
                                    


AHSEN


Gecenin soğukluğu açıkta kalan bedenime çarpıp tüylerimi ürpertirken elimde ki yuvarlak küçük aynayla dudağımda ki kırmızı rujumu tazeledim ve ardından ayna ile ruju gümüş renginde ki küçük çantamın içine koydum.



Şuanda büyük bir çatı katında kırmızı örtülü yuvarlak bir masa da oturuyordum. Masanın üzerinde iki tabak ve üstlerinde ise dumanı üzerinde olan iki biftek duruyordu, hemen yanlarında ise iki kadeh ve birde pahalı kırmızı bir şarap vardı.



Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Bu sırada telefonumdan üst üste bildirim sesleri gelmeye başladı. Cam gözün kaçırıldığı öğrenildikten sonra, Savaş durmadan arayıp mesaj atıyordu. Telefonumu elime alıp aramalara kapattım, ardından da klasik bir müzik açıp tekrar masanın üzerine koydum ve karşımda duran ışıltılı gece kulübüne baktım.



Rengarenk neon renklerle, büyük ve şatafatlı bir yerdi. Kapısında iri yapılı iki tane badigart duruyordu ve kapının sağ tarafında ki kırmızı şerittin arkasında ise içeri girmeyi bekleyen uzun bir insan kuyruğu vardı.



Erkekler salaş ama bir o kadarda şık gözükürken, kadınlar ise parlak ayakkabıları ve mini elbiseleriyle göz kamaştırıyordu. Kaç tane masum insanın sadece eğlenmek için bu kulübe girerken öldüğünü bilseler, belki de içeri girmek için bu kadar da hevesli olmazlardı.



Benim küçüklüğüm bu kulübün içinde saklı kumarhanede geçmişti.

Bir tarafta insanlar kendilerini şarkının ritmine kaptırıp yarınlar yokmuş gibi eylenirken, diğer bir tarafta ise insanlar küçük bir masanın etrafında kartlar ve diğer oyunlarla hayatlarını kazanıp kaybediyorlardı.



Tabi burası sadece iki taraftan oluşmuyordu, üçüncü bir tarafta vardı. Orası ise kırmızı odaydı. Oraya giren insanlar ilk dakikalarda ölmemek için yalvarırken, son dakikalarda ise ölmek için yalvarıyordu.



"Yemek yiyelim dediğinde bunu bir çatı katında hayal etmemiştim"



Bu Pars'ın sesiydi. Düşüncelerimden sıyrılıp genişçe gülümsedim ve omuzlarımın üzerinden arkamda duran Pars'a baktım. Siyah gür saçlarını özenle şekillendirmişti. Üzerinde koyu lacivert bir takım elbise vardı ve her zaman ki gibi oldukça çekici gözüküyordu.



"İnana bana, bu hayatın boyunca yediğin en güzel yemek olacak" dedim ve elimle oturması için sandalyesini işaret ettim.



Pars ceketinin düğmesini açıp yavaşça yanıma yaklaştı ve ardından tam karşıma oturdu. Üzerimde ki kıyafete gözlerinde saklayamadığı hayranlıkla bakarken, kara gözleri gözlerimle buluştuğunda konuşmaya başladı.

ANLAŞMA 🖤Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang