5. BÖLÜM-OYUN BAŞLASIN-

187 32 76
                                    

Selamlar. Mayıs ayı umarım hepimiz için baharın en güzel ayı olarak geçer. Bu ayda da güzel güzel hikayeler okursunuz kalemimden diye umuyorum. Her hafta Çarşamba günü 2 hikaye yayınlıyorum artık. Biri Sabah Yıldızı diğeri ise beni geçen hafta sürükleyen İstenmeyen Gelin. Üzerinden neredeyse 6-7 sene geçmesine rağmen bence çok güzel bir hikaye. Okumak isterseniz ona da beklerim. 

Bu bölümün ana temasını iki arkadaşıma söylediğimde aldığım tepkileri yorumlarda da alacağıma inanmak istiyorum. Bülent ve Caner ikilisinden bazı çalımlar ve hamleler gelir gibi sanki ne diyorsunuz? Artık Akasya ve Murat'ın karşılaşma zamanı geldi de geçiyor bile.

BÖLÜM ŞARKILARI

Kalben-Haydi Söyle

***

Üç gündür babasının ağzından laf almaya çalışıyordu Murat. Ancak ne o ne annesi ne de Meyra Caner Bey'in ağzından bir isim duyabilmişlerdi. Sanki bir tek Ali kim olduğunu biliyor gibiydi. Murat beş gündür neredeyse arkadaşlarıyla görüşememişti. Babasının o gün neden olağandışı bir şekilde evde olduğunu ise bilmiyordu. Caner Bey o gün bütün işlerini iptal etmişti. Saat öğleden sonrayı geçmişken Murat'ın odasının kapısı çalındı.

"Gir." Kapı açıldığında içeriye kendisinden birkaç yaş küçük yardımcı kız girmişti.
"Efendim, ne var Sevil?" dediğinde utangaç ve mahcup karakterdeki kız iyice sesini kaybetmişti.

"Caner Bey sizi salonda bekliyorlar efendim. Çağırmamı istediler." Murat iyice yayıldığı koltukta doğruldu. Ablasının üç gün önce birini bulduğunu söylediği andan beri babasıyla her konuşması beklemesini söyleyerek bitmişti. Şimdiyse onu konuşmak için çağırıyordu.

"Tamam sen çık birazdan aşağıda olurum." Kız çıktıktan sonra aynada üstüne başına baktı. Babasının karşısına en azından düzgün çıkabilirdi. Mahkemelerde bile iyi hal indirimi verilebiliyordu hatta havaya saçar gibi dağıtılıyordu. Üstüne daha düzgün bir tişört ile kot pantolon geçirip salona indi. 

Babası salonda kendi köşesine kurulmuştu. Annesi ise yan tarafında oturuyordu. Meyra'yı aradı gözleri. Çocukluğunda da yaramazlık yaptıktan sonra sıklıkla ablasının arkasına saklanırdı.
"Ablanlar da birazdan gelecek. Ancak bu kez onun arkasına saklanamayacak kadar büyüdüğünün farkında olman gerek Murat." Babası sanki zihnini okumuştu. Annesiyle göz göze geldiğinde kadının gözlerini kaçırmasıyla artık infaz zamanının geldiği apaçıktı. 

"Geç kalmadık değil mi baba?" Meyra kocasıyla beraber içeri girdiğinde Murat ablasına sorgularcasına baktı.

"Çiçek ve çikolata işini hallettiniz mi? Pazar akşamına hazır olacak değil mi?" Babasının sesiyle derin bir nefes alıp vermeye çalıştı. Yolun sonuna resmen gelmişti.

"Baba ben... Ben evlenmek istemiyorum." dediğinde Caner Bey ayağa kalkıp oğlunun karşısına geçti.
"Beni, soyadımı, mirasımı ve ailemin geri kalanını reddediyorsan bu evden ayrılıp bağımsız bir hayat kuracaksan peki evlenmeyebilirsin. Ancak ne benim imkanlarımdan, ne mirasımdan yararlanabilirsin bundan sonra. Ayrıca ailemle de görüşemezsin. Eğer evlenmeyeceksen sana verdiğim her şeyden vazgeçersin." Bunu söylerken babası bağırıp çağırmamıştı. Öfkeli değildi aksine oldukça sakin ve kararlı bir şekilde söylemişti bunları. 

"Baba..." Ağlamamak için dişlerini sıkmaya başlamıştı.
"Murat bu işin geri dönüşü yok. Kararını vereceksin hemen şimdi. Evlenecek misin yoksa her şeyden vazgeçip bekar mı kalacaksın?" Murat yutkunmaya çalıştı ancak bir faydası yoktu. Evlenmekten kaçabilirdi ancak onun olan her şeyi de kaybederdi. Annesini, ablasını tüm ailesini ve ona altın tepside sunulmuş tüm bu zenginliği.
"Peki, evleneceğim ama bunun benim hayatımı değiştireceğini düşünmeyin. Mutsuz olacağım ve sizin yüzünüzden birini de mutsuz edeceğim. Yazık edeceksiniz o zavallı kız her kimse." 

Sabah YıldızıWhere stories live. Discover now