Bebek kokusu

12 7 0
                                    


|Acımasız sonbaharda daha da ağırlaşan yara izleriyle.


1874,vampir sarayı;

"Hatırlıyorsun?" Demişti. Evet, sabahın erken saatleri henüz iki saatlik uyku alabilmiş olan baş vampir, karşısında bulunan kardeşini içli ağlayışlarını dinliyordu.

"Özür dilerim." Sesi kesik, kesikti. Elini yüzüne kapatmış ne kadar işe yarasa artık gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordu. Abisine kurduğu cümlelerin hepsi sabah uyandığında aklına bir bir dolmuş, korkuyla olduğu yerde duramamıştı.

Damian ona kızmış mıydı? Kırgın mıydı? Hayal kırıklığına mı uğramıştı? Yoksa, anlayışla mı karşılıyordu? Hiç birisini bilmiyordu. Taehyung hakkında dediği şey ise aklını başından alacak gibiydi.

O minik bir bebek olmasına rağmen nasıl ona karşı garip hissettiğini söyleyebilmişti?
Aklı tam yerinde olmasa bile abisinin dünki bakışlarını hatırlıyordu. Demekki o kadar da sarhoş değildi.

Sıkılan yumrukları, çatılan kaçları ve hızlı adımları, her şeyi hatırlıyordu. Ağlaması daha da hızlandığı vakit belinde bir kol hissetti.

"Sana, söylediğin hiç bir şey için kızmadım."
Damian, kardeşinin gözyaşlarını sildiğinde Jessi buna inanmak istedi. Yine de sinirlendiği kanısındaydı düşünceleri.

Damian kardeşine sorun olmadığını anlatmaya, Jessi ise vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu. Dakikalar saatleri kovaladı, gitti.

Sonuç olarak Jes, Taehyung'u sevdiğini düşünüyordu.

***

Gözlerini zorla açtı küçük beden. Uykuluydu ve dün gece ağladığı için başı biraz ağrıyordu. Saçları dağılmış tavşanlı pijamaları onu bir hayli tatlı yapmıştı.

Minik ağzını ne kadar olursa artık kocaman açarak esnemiş kafasını çevirmişti ki beşiği fark etti. Beşiğin tahta aralarından ise hala uyumakta olan bebeği görebiliyordu yarım bir şekilde de olsa.  Ona hala kızgındı ama içinden; 'Hadi ama Jungkook! Beş yaşındayken kardeş isteyen sendin!' diyordu.

Aradan bir yıl geçmiş ve aklı biraz daha erdiği için babasının tek oğlu olmak ona daha cazip gelmeye başlamıştı. Yine de minik bir kardeşe sahip olsa fena da olmazdı ki sahipti artık. Küçük ayaklarını yataktan sarkıtarak yere atladı.

Mermer zeminde çıplak ayakların çıkarttığı ses içini gıdıklıyordu. En sonunda beşiğin yanına ulaştı, tahta kısımlardan tutunup parmak uçlarına çıktı. Boyu beşiğe anca böyle yetiyordu. Düşmemek için dua ederken bir yandan da karşısında ki minnacık bedeni izlemek ona karşı olan bütün sinirini uçurdu birden.

"Sen yaramaz bir çocuksun!" Dedi hafif çattığı kaşlarıyla kardeşine. Ama daha sonra dayanamadı ve bir elini beşiğin içine uzatarak yumuşacık olan yanağı sevdi usul usul. "Ama tatlısın." Dudakları büzülmüştü bu sefer. Aklına gelen şeyle de hemen  yeniden topukları üzerine indi odanın diğer köşesinde kalan aynaya doğru koştu ve önünde durdu.

Gözlerinin baştan aşağıya bedenini süzmesine izin verdi. Elini bir dedektif edesıyla çenesine çıkartıp diğer elini beline attı. Simsiyah ve ensesine uzanan, uzamış saçları, şekilli aynı zamanda yüzüne tam oturan bir burnu, yok denilebilecek kadar küçük üst dudağı ve ona nazaran daha kalın alt dudağı, önden ikisi tavşanı andıran sevimli dişleri ve son olarak keskin bakışlı kömür karası gözleri vardı.

Yanağında ki yara izinden ziyade hiç bir yerinde kusur yoktu tabi o yara izi sadece Jungkook'a kusur gibi gelirdi.

Sol yanağında elmacık kemiğini hafifçe yoklayan bir kesik izi vardı. Kendisi çok küçükken olduğunu biliyor lakin bu izin nasıl meydana geldiğini bilmiyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 01 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Vampir İncili | TaekookWhere stories live. Discover now