BÖLÜM 36 DENİZANASI

24 3 7
                                    

Dostlarım selam, fazlasıyla beklettiğimin farkındayım lakin bölüm uzunluk ve sıklığına rağmen kitabın az etkileşim alması beni bölüm süresini artırmaya sevk ediyor. 

Lütfen sol alttaki yıldızı parlatalım ve olumlu veya olumsuz yorumlarımızı esirgemeyelim. Görüşebilmek dileği ile, sevgiler...

&&&

Elimdeki bıçak gürültüyle masanın üzerine düşerken masadaki herkes irkildi. Ağzımdan pardon gibisinden bir şey geveleyerek tabaktan tamamen uzaklaştım. "Baldız iyi misin sen? Ölü gibisin yemin ederim." Çaprazımda oturan Atakan'a ters ters baktım.

"Rolleri değiştirmek ister misin Çapsız?" Yutkunarak gözlerini kaçırdı. Görev toplantısı gecesiydi fakat uykusuzluğum fazlasıyla baş gösteriyordu. Yeliz'in uzattığı suyu alarak içtim ve bardağı masaya bıraktım. "Elin iyi mi?"

Kahvaltıyı hazırlarken elini derince kesmişti ve ben tabiri caiz ise ortalığı ayağa kaldırmıştım. Zaten sayılı olan sevdiklerimin kılına dahi zarar gelmesine tahammül edemiyorum. En sevdiğim insan benim yüzünden hiç hak etmediği şeyler yaşamıştı zaten. Canından etmiştim annemi, kendi ellerimle itmiştim onu ölüme.

Yeliz sarılı elini uzatarak masanın üzerindeki elimi tuttu. Atakan kıza kolu kopmuş muamelesi yapmış ve kat kat sarmıştı. "İyiyim Meri hiçbir şeyim yok." Gülümsediğinde solmasına izin vermeyeceğim gülümsemesine uzunca baktım. Güzel kızım, kız kardeşim.

"Kedi götünü görmüş yara sanmış." Cem'in cümlesiyle Atakan ve ben ona sertçe baktık. Fakat omuz silkerek gülümsemesini sürdürdü. "Sen değil misin sivrisinek ısırdı diye hastaneye gitmeye kalkışan." Yeliz haklıydı ve hala o yaşadığımıza inanamıyordum. Kendime engel olamayarak güldüm.

"Kayınço, harbiden mi?" Atakan kahkahalarla Cem'e gülerken Cem öfkeyle ona bakıyordu. "Kafam kadar şişmişti kolum. Sinekler hastalık taşıyor bilmiyor musunuz? Çapsız gülmeye devam edersen ben de elindeki kaşığı sana so-" Öksürerek onu susturdum. "Soğutmadan yedireceğim." Diyerek cümlesini tamamlasa da Atakan imayı anlayarak derhal sustu.

"Evet gelelim asıl meseleye." İş konuşulacağı vakit ortam derhal ciddileşti. "Bildiğiniz üzere bu sabah yeni bir görev geldi. Öldürmemiz istenen biri var." Cem getirdiği laptopunda birkaç dakika oyalandı ve sonrasında ekranı bizlere çevirdi. "Hay maşallah!"

Atakan'ın söylediğine kulak asmadan öncesinde detaylıca incelediğim adama tekrar baktım. Fazlasıyla iri yapılı olan hedefin iri yüzünü siyah sık sakalları tamamlarken saçları epey seyrekti. Cüsse itibariyle hareketlerinde yaşayacağı kısıtlılık işimize yarayacaktı. Yeliz önündeki dosyayı açtı;

"George Wilson kırk altı yaşında. Yurtdışında bir plastik fabrika sahibi. Yaklaşık olarak beş yıldır burada yaşıyor ve söylenene göre ikinci bir fabrikayı burada açmak istiyor." Atakan hevesle boğazını temizledi ve sözü devraldı.

"E tabi bunun için de yatırımlarını kuvvetlendirmek isteğiyle iş adamlarıyla ilişkilerini sıkı tutuyor, organizasyonlara katılıyor." Onları dinlerken bir yandan da ekrana bakıyor ve olası planları kuruyordum. "İki gün sonra yatırım amaçlı bir organizasyon var. Güçlü iş adamlarıyla yapılacak olan bu gecede kendisine destek ararken organizasyonda satışa sunulacak antikaları elde etmek isteyecektir."

"İşte bu noktada iş bize düşüyor. Adamın açacağı fabrikanın kendisini zarara uğratacağını düşünen bir yatırımcı bizden onu ortadan kaldırmamızı istiyor. Adam o gece oraya gitmeyerek sahayı müşterimize bırakacak." Cem'in söylediklerine başımı olumlu anlamda sallayarak tepki verdim.

"Peki bu plastik fabrikasında üretilen asıl şey ne? Sıradan plastik üreterek yeterli desteği almadan bu denli aşılamaz boyuta gelmesi imkânsız." Sorumla birlikte Cem bilgisayar ekranını değiştirdi. Ekrana yansıyan biblo şeklindeki plastik bebeklere kaşımı kaldırarak baktım.

CESET 21    (+18)Where stories live. Discover now