16

50 5 5
                                    

Hiiii

Bugün biraz heyecan patlamasiuii

HANA

İçimde kocaman bir kötülük hissettiğimde olayı çakmam fazla zamanımı almadı. Ji Cheongsin içime girmişti.

Mun: HANA!

Motak: içine girdi!

Ji Cheongsin beni tamamen ele geçirememişti ama içimde olduğu için konuşamıyordum.

Gözümü kapattım ve korka korka açtım. Yungdan inmiştim ama burası bizim sığınak değildi. Şuan bir sokak arasındaydım ve yanımda büyük bir ürkütücü bina vardı. Bir kelime bile konuşamıyordum. Cheongsin bedenimi tamamen ele geçiremediği için kendi kendime hareket edebiliyordum.

Cheongsin:seni sinirlendirmek sandığımdan kolay oldu hana'cım.

Gözüm yavaşça dolduğunda bir an gözüme avcılar gelmişti. Telefonum titremeye başlayınca kafamı telefonuma çevirdim. Mun görüntülü arıyordu. Zar zor aramasını kabul ettim. Beni bulmalı ve içimdeki pisliği yenmeleri lazımdı.

Cheongsin elimi kontrol etmeye çalışsada cevap vermiştim. Tek sorunum konuşamamaktı ve Mun bunu bildiği için görüntülü arıyordu.

Mun: Hana! NEREDESİN SEN?!

Konuşamadığım için telefonu etrafıma çevirip neresi olduğunu anlatmaya çalıştım.

Cheongsin: sanırım bunu yapabilirim.

Cheongsin elimdeki telefonu kontrolüyle yere attı ve telefon kırıldı. Elime şaşkın şaşkın bakarken cheongsinin bir süre sonra bay Ma'ya olduğu gibi benim de bir süre sonra bedenimin kontrol edileceğini anladım. Sadece kışkırtmalara gelmemeliydim.

Telefondan gelen avcıların sesiyle telefonu tekrar elime aldım. Ekranı kırılmıştı ama arama bitmemişti.

Cheongsin: of,sıkıldım şu avcılardan.

Telekinezi ile telefonu tekrar düşürmeye çalışsa da bu sefer izin vermedim. Kendimi zorlamış olmalıyım ki gözümden damla geldi.

Mun: HANA AĞLIYOR, ONU BULALIM DİYORUM!!

Bayan chu: hana,ağlama güzelim.

Hana:ç-çık...

Motak:KONUŞTU!

Hana:i-iç-içim...

Cheongsin: çık içimden diyor. Bana diyor yani. Siz niye üstünüze alındınız?

Mun: ulan piç herif!

Motak: bir dakika, bu piç çıktı. Bir daha girebilir mi?

Cheongsin:onu sinirlendirmek fazla kolay.

Dedi kıpkırmızı olan gözüme bakarak.

Sakin ol Hana. Bir daha içine girmemesini sağla. Sinirlenme.

Hayeong: abla! Sinirlenme!

Cheongsin: istersen sinirlenme, o zaman konuşamayıp duyamayacağın hatta, kolunu bile kullanamayacağın bir şekilde dayak yersin.

Dedi telefonu elimden alıp. Küstahça kameraya döndü ve arkasında da ben vardım. Bunu söylemek aşırı kötü bir histi.

Cheongsin: bakın şimdi onu nasıl sinirlendiriyorum avcı kardeşler.

Mun: HAYIR!

Hayeong: ABLA!

Motak: hana,sakin ol!

Cheongsin: evet hanacım, bir gün bir kız çocuğu varmış. Bu kız okulda dışlanmış,zorbalanmış üstüne üstün tüm ailesini kaybetmiş.

İçimde birbirine oluşan bağlantıların koptuğunu hissettim. Bu, beni sinirlendirmez, sadece yaralardı.

Hana:sus…

Cheongsin: aa,ölüyor.

Mun: HANA,BANA BAK!

Cheongsin: bakamaz. Çünkü içine gireceğim.

Mun:HAYIR!

Hana: gi-giremeyeceksin...

Cheongsin: o nasıl olacak yaralı kuş?

Hana:çünkü bu anlattıkların beni kızdırmaz. Sadece yaralar. Her yara bir gün geçer,değil mi?

Cheongsin: işte,ailesiz büyüyenlerde de akıl bu kadar.

Güldüm. İşte şimdi geliyorum.

Hana: senin gibi mi?

Cheongsin ayağa kalktı.

Hana: istersen beni döverek öldür. Bana o cümleyi kurduktan sonra burada sakin kalmamı bekleme.

Cheongsin üzerime gelirken duraksadı. O sırada ben ayağa kalktım. Bozuk olsa da telefondan birkaç ses geliyordu.

Cheongsin benim içime girmeye çalıştı,izin vermedim. Ve o kendine gelene kadar kaçmayı denedim. Ve başarısız oldum. Cheongsin kolumdan tuttu. Ve sert bir tokat geçirdi. Tüm işlevimi kaybetmiştim. Kolumu bile kıpırdatamıyordum. Üzerime çıkıp yumruklarını art arda suratıma indirdi.

Aynen dediği gibi yavaşça duymamaya başlayınca kendimi bırakmak zorunda kaldım. Ve gözlerimi yavaşça kapattım.

Duyduğum son ses,telefondaki avcılardı. Önce kulağım işlevini kaybetti. İşte bu duygudan nefret ediyordum.

Çünkü bu duygu yenilgiydi.

Selam aşkımlar.

Ben bu bölümü perşembe günü atıyorum ama İnternet bozuk cuma günü gelebilir.

Bir sonraki bölüm ya cumartesi ya pazar gününü

Öpüyorummmm

♡ĤĄŊĄMŲŊ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin