kanlar içerisinde yatan beden

1.7K 228 214
                                    

Selamlaaarr lutfen bolume kisa demeyin guzel olmasi icin vallahi cok ugrastim😭😭

İyi okumalarrrr!!!

》》》》》》》》》》》》》
Duyduğum cümle ile donakalmıştım. Buradan sadece birimiz sağ çıkabilecekti, buna adım kadar emindim.

Elindeki bıçağı gördüğümde bir iki adım gerilemiş, ani tepki vermiştim. Dediğim gibi, beni öldürmek isteyen adamın her hareketi beni korkutuyordu çünkü.

Ne bağırabiliyordum, ne de başka bir tepki verebiliyordum. Geriye adımladığımda, adım attığım yerde donmuş. Korkmaya başladığımı hissetmiştim.

"Seni öldürmediğim sürece, hayat bana zindan. Hanji"

Ateş saçan gözlerine bir de, sürekli olarak minhoda gördüğüm o sırıtış eklenmişti. Aklıma direkt olarak minho geldiği için sessiz kalmış, düşüncelerime dalmıştım. Bogum, üzerime doğru bıçağı savurana denk.

Donduğum yerden tekrar bi iki adım daha gerilemiş, aptal gibi duvarla beni arasına almasına izin vermiştim. Bu hata belkide hayatımı mahvedicekti, aslında ölmekte o kadar kötü gelmiyordu gözüme. Eh, En azından beni düzenli olarak kıran minho biraz da olsa vicdan azabı çeker, üzülürdü.

Ancak bu benim için sadece hayaldi, hayali bile hoştu, güzeldi aslında.

Minho ile birlikte olduğum her şey güzeldi aslında, Benim sönük olduğum yerde o parlar, onun sustuğu yerde ben konuşurdum. Birbirimizi tamamlıyorduk, aynı parlamak için kendine bir sebep arayan yıldız gibi

"Yeter artık bogum! Nayeon benim kardeşim gibiydi, onu neden öldürmek isteyeyim?"

"Kes sesini!"

Ben bağırınca o da sesini yükseltmeye başlamış, olduğu yerde sinir krizi geçiriyormuş gibi hareketler, sesler çıkartmaya başlamıştı.

"Geber!"

Bogum, yüzüme doğru tekrar bağırdığı gibi bıçağı havaya kaldırdığında, aptal gibi ellerimle kendime savunma duvarı kurmuştum. Buradan yaralanmadan çıkabilirsem, mutlu yaşamaya başlayacaktım! Yemin ederim Tanrım.

Elime denk geleceğini düşündüğüm bıçağı, bir anda karnımda hissedince anlamıştım, son, güzel dakikalarımı minhoyla yaşadığımı. Burada ölecektim. Hastalığım hiçbir şey yapmama izin vermiyordu, kendimi savunmaya da bu yüzden mecalim yoktu belki de. Bıçağı karnımdan çıkartıp tekrar aynı yere saplayınca acı içinde ilk inlememi ortaya bırakmıştım.

Karnımda hissettiğim acıyla neredeyse iki büklüm olmuş, ellerimi bogumun yakalarına çıkarmıştım. Karnıma dokunmak istiyor, ancak yapamıyordum.

"Minhoya, ona onu sevdiğimi söyle"

Zar zor kurduğum cümle sonrasında, aldığım yanıt bogumdan gelen iğrenç bir gülümsemeydi. Ölüyorsam, minhonun gülüşünü gördükten sonra ölmeliydim. Hayat bu kadarını yapmalıydı en azından.

Göz kapaklarıma çöken ağırlığı umursamamaya çalışmış, karnıma aldığım bıçak darbelerinden ötürü bir elimi yakasından çekip karnıma götürmüştüm.

Elime bulaşan kan, tekrar midemi bulandırmaya yeterdi. Bogum, yakasında olan diğer elimi üzerinden atıp, beni duvara tekrar itince yanan canımla birlikte kısık bir şekilde acıyla inlemiştim.

"Cehennemde görüşürüz, Hanji"

Bilincim kapanmadan önce duyduğum tek cümleydi.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Minhodan,

Jisunga, hyunjini sevgilim olarak tanıtalı bir saatten fazla olmuştu. Jisungun telefona bakarken çattığı kaşları moralimi düşürmüştü, ona böyle bir şeyi asla yapmak istemiyordum. Ancak şuan aramızda ne olup bitiyorsa, bunları yaptıranın babam olduğunu bildiğimden canım fazlası ile yanıyordu.

Jisungu merak ediyordum, ayrıldığımızdan beri resmen fazlasıyla zayıflamış, göz altı torbaları yüzünden hiç eksilmemişti.

Onu gördüğümde canım acıyor, kendime bin bir türlü beddua ediyordum. Eğer babama şuan itaat etmeseydim, çok mutlu olabilirdik, öyleydikte zaten.

Jisung, gittiği tuvaletten en az 2 saattir dönmemişti. Arkadaşları ise kendilerini çoktan kaybetmiş, sarhoş olmuşlardı. Eğer sarhoş olmasalardı, jisungun yokluğunu çoktan fark ederlerdi, sanırsam.

O tuvalete gittiğinden beri gözlerimi kapıdan ayırmamış, gelip bana tokat atmasını beklemiştim. Ancak öyle bir şey olmamıştı.

Tuvaletten hızlı hızlı yürüyüp çıkan siyah kar maskeli birini görünce kaşlarımı çatmıştım, aklıma dolup doluşabilecek her kötü şey de gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçmişti.

Oturduğum yerden bir anda kalkınca, diğerleri de bakışlarını bana dikmişti.

"Ben tuvalete gideceğim"

"Ben de geleyim mi" Demişti hyunjin, pis pis sırıtırken.

Aslında hyunjin benden hoşlanmıyordu, doğal olarak ben de ondan hoşlanmıyordum. Jisungu, eski yakın arkadaşlarımdan biri olan changbinin yanında görünce delirmiştim, ancak jisung ve changbinin çocukluk arkadaşları olduğu bilmediğimdendi.

"Hayır kalsın, ayrıca midemi bulandırma! Kes şu şaka"

"Tamam tamam kızma, git hadi"

Hyunjine en sert bakışımı yolladıktan sonra, hızlı adımlarla tuvalete doğru ilerlemeye başladım. Sanırım tuvalete geldiğime pişman olabileceğim bir şey vardı. Çünkü tuvalete vardığımda, içeriye adımımı attığım ilk anda gördüğüm şey,

kanlar içerisinde hareketsiz yatan sincapımın dokunmaya kıyamadığım bedeniydi.

Cigarettes out the window | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin