Hogwarts Mahkemesi

Meclis'in Yeni Lideri

Gringotts, Diagon Yolu
07.09.1991, 13.00

Harry ve Sirius, Gringotts'taki odada hâlâ bekliyorlardı. Lonbottomlar gideli kırk dakika olmuştu ve hâlâ gelmelerini bekliyorlardı. Harry, vaftiz kardeşinin prangalardan kurtulmasını sabırsızlıkla bekliyordu.

"Geldiklerinde ne kadar öfkeli olacaklarını düşünüyorsun?" diye sordu Harry, vaftiz babasına.

"Eğer Agusta'yı birazcık tanıyorsam oldukça fazla." dedi Sirius. "Kadının bu kadar korkutucu olarak anılmasının bir nedeni var."

"Gerçektan bu kadar korkutucu mu?" diye sordu Harry. "Yani, Britanya'da ondan korkuyorlar mı?"

"Elbette!" dedi Sirius. "Amelia Bones ve Minerva McGonagall ile birlikte Britanya'nın en korkulan cadılarından biri. Tabii, kuzenim Bellatrix'i saymıyorum."

"Onun hakkında ne söyleyebilirsin?" diye sordu Harry. "Kuzenin olduğunu biliyoeum ama görünüşe göre vaftiz annem ile Neville'in babasının bakıma muhtaç hale gelmesinin sebebi oymuş."

"Diğer dört kişiden biri, evet." dedi Sirius. "O düello konusunda uzman. Çocukluğunda Andi ile birlikte büyükbabam tarafından eğitildi. Elbet, Arcturus Black'i bilirsin."

Harry başını sallayarak onayladı. "Büyükbabam Charlus ile birlikte Grindelwald'a karşı savaştı. Yine büyükbabam ile birlikte Ejderha Lejyonu'nu kurup yönetti. Usta bir düellocu."

"Çok doğru," dedi Sirius. "Charlus Amca daha iyi olsa da büyükbabam da çetin çevizdi. Grindelwald'a karşı savaştığında Charlus Amca ile birlikte Baron ünvanını aldı. Bu da verilebilecek en büyük övgü. Zaten bundan sonra Potter Hanesi ile Black Hanesi En Asil ve En Soylu Hane oldular."

Harry yeniden başını salladı. Ailesi hakkında öğrenebileceği her şeyi öğrenmek istediğinde bunları okumuştu. Baron ünvanının bir Hane'yi En Asil yaptığını da Andi ile aldığı politika ve siyaset derslerinden dolayı biliyordu.

"Şu anda Bellatrix'le düellodan sağ çıkabilecek kimse yok mu?" diye sordu Harry. "Elbette Dumbledore'u ve Voldemort'u saymıyorum."

"Andi kesinlikle çıkar." dedi Sirius. "Andi de Bellatrix kadar yetenekli ve bir o kadar da acımasız. Özellikle de kızına saldırıldığı zaman bütün Ölüm Yiyenler'i parçalara ayırdı.

"Onun dışında Amelia Bones ve Alastor Moody de bu kategoriye girebilir sanırım. Ben de daha önce birkaç kez onunla düelloya girdim ve hiç mağlup olmadım."

Harry, Sirius'un düello ve savaş konusunda yetenekli olduğunu biliyordu. Savaş sırasında birçok Ölüm Yiyen'i öldürmüş ve hapsetmişti. Savaş kahramanı olarak anılmasının sebebi buydu.

"Peki ya babam?" diye sordu Harry. "Onun yetenekli olduğunu söylüyorlar ama Bellatrix ile başa çıkabilecek kadar iyi miydi?"

"O daha iyiydi," dedi Sirius, sevgiyle hatırlayarak. "Bir Potter olsa da annesi sayesinde aynı zamanda bir Black'ti. Bu yüzden iki Hane'nin de Aile Büyüsü'ne sahipti. Savaş ve düello konusunda ikimizi de geride bırakacak kadar ilerlemişti. Voldemort'a karşı bile Dumbledore'un dahil olmasını sağlayana kadar ayakta durmayı başarmıştı.

"Öte yandan annen de bir o kadar yetenekliydi." diye devam etti Sirius. "Onun uzmanlık alanı Tılsım ve İksirler'di ama düello konusunda da fazlasıyla uzmandı. Bellatrix ile uzun süren bir düelloya girişmişti. Biz yetiştiğimizde ikisinin de yaraları vardı. Bellatrix bizi gördüğünde kaçmak zorunda kaldı."

Harry, ailesinin ne kadar yetenekli olduğuyla gurur duymadan edemedi. Babasının ve annesinin savaş zamanında muhteşem işler başarması içinde bir sıcaklık oluşturuyordu. Yine de babasının Dumbledore konusunda daha da ihtiyatlı olmasını isterdi.