7.Bölüm 'Sokakta Kalmak'

49 4 11
                                    

İyi Okumalarrr

Arkama bir kere bile bakmadan gergin adımlarım evin kapısına doğru ilerlerken anahtarımı pantolonumun cebinden çıkarıp kapıyı açtım. Kapıyı açtığım an çalışan araba motoru ile arkama döndüğümde, arabanın içerisinden ifadesizce bakan yeşiller ile buluştu gözlerim.

Neden eve girmemi bekliyordu ki?

Sertçe yutkunup önüme döndüm. Kapıyı kapatıp merdivenlere doğru yöneleceğim sırada üst kattan duyduğum ayak sesi ile derin bir nefes verdim.

Başlıyordu bizim mesai.

Görüş açıma giren mavi, saten röpdeşembır ile bıyık altından sırıttım. Benim üzerimdeki eşofmanları babam uyurken bile giymezdi. Öylesine zıttık ki onun yanında beni gören çoğu insan oğlu olduğuma inanamazdı. Fakat hafif çelik göz yapısı ve çene hatlarımız neredeyse aynı olduğundan bu şüphe uzun sürmüyordu.

Gözlerindeki sinirli ifadenin hedefi doğrudan bendim. "Ben sana bu yemekte benimle birlikte yer alacağını kaç kere söyledim?" Diye sordu. Aslında soru olmadığı belliydi bu yüzden sesimi çıkarmadım.

Üzerime doğru bir adım attı. "Hâl ve tavırlarına dikkat etmen gerektiğini, ağzından çıkan her bir kelimenin beni temsil ettiğini kaç kere söyledim sana Merih!" Sonlara doğru bağırdığında gözlerimi sıkıca kapatıp açtım.

Sikik parası yüzünden içerisinde olduğumuz magazin dünyası da iş dünyası da umrumda değildi. Olmadığım biri gibi davranmak lügatımda yoktu. Robot gibi, samimiyetsiz gülücükler saçarak sadece çıkar ilişkisi için birilerinin yanında durabilecek bir karaktere sahip değildim.

Onun gibi değildim ve o bundan nefret ediyordu.

"Kimsenin çocuğu o sikimsonik yemeği siklemezken ben her akşam senin yanındaydım. İstemediğim hâlde." Son kelimemi söylerken dişlerimi sıktım. "Sadece bir akşam katılmadım ve seni temsil etmemiş mi oldum?"

Sinirinin geçmesi bir kenara dursun sanki her kelimemde daha da sinirleniyordu. "Bir daha sakın benimle konuşurken o iğrenç mahalle ağzını kullanma. Senden bir kez daha böyle kelimeler duyarsam..."

Kaşlarım hayretle yukarı kalkarken öfkeyle cümlesini kestim. "Oldu olacak diline acı biber sürerim de."

"Terbiyesiz herif! Sahip olduğun her şey, altındaki o son model araba, cebindeki limitsiz kartların, marka kıyafetlerin... Ardını arkasını düşünmeden davranabildiğin her anını bana borçlusun sen!" Diye bağırdı.

Sinirden bütün bedenim zangır zangır titriyordu. Sürekli duyduğum bu cümlelere alışmak şöyle dursun tahammül seviyem daha da azalıyordu.

Ağzımdan alaylı bir 'hah' çıktı. "Sen bir kere adam gibi davrandın mı bana?" Bu sefer bağırarak konuşan taraf bendim. Alaylı tarafım sessizce köşesine çekilmişti. "Bir kere olsun adam yerine koyup 'gel oğlum' diye karşına alıp konuştun mu lan benimle?! Hayatım boyunca aşağıladın beni, hor gördün, uzak tuttun kendinden." Gözlerindeki ifadede en ufak bir değişiklik olmamıştı.

Ne bekliyordum ki?

"Sen bana babalık mı yaptın da benden evlatlık yapmamı bekliyorsun Sinan Kıraçoğlu?"

Tek gözü sinirden seğirirken sağ eli hızla kalktı, dudağımda ve yanağımda hissettiğim acı eşliğinde başım hafifçe sola döndü.

Vurmuştu.

Babadan dayak yemek böyle bir şey miydi yoksa bu hafifi miydi?

ZEHİR-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin