3-Harry Günü

549 107 121
                                    

Oy sınırı 50. Yorum sınırı 65. İyi okumalar.

"Öyle işte." dedi Sirius, kucağındaki Harry'yi asasından çıkardığı baloncuklarla oynatırken. "Kaç gündür kendi evimde büyü yapamıyorum."

"Üzülme dostum." dedi James, koltukta uzanırken gözlerini kapalı tutmaya devam etmişti. "İstediğin zaman buraya gelip istediğin kadar büyü yapabilirsin. Sadece buradayken Harry'yle ilgilen yeter."

Harry son günlerde diş çıkardığı için çok huysuzdu ve hem James'i hem de Lily'yi hiç uyutmuyordu.

"İstersen Harry'yi birkaç saatliğine bizim eve götürebilirim." dedi Sirius. "Biraz da Aylak amcasıyla vakit geçirir."

"Sen dünyanın en harika dostusun Pati." dedi James doğrulurken mutlulukla. "Çantası hazır. Getireyim de gidin."

"Çantası hazır mı? Beni buraya çağırırken Harry'yi de yanımda götürmemi mi planlıyordun?"

"İleride ben de senin çocuğunu birkaç saatliğine buraya getiririm!" diye seslendi James, çoktan üst kata çıkmıştı. "İnan bana ebeveyn olunca birkaç saatlik uyku dünyadaki en güzel şey oluyor!"

"İşte bu yüzden ebeveyn olmayacağım. Çocuksuz hayat eşittir dilediğin gibi uyku."

"Yine de baba olma hissini hiçbir şeye değişmem." dedi James, Sirius'un yanına Harry'nin çantasıyla birlikte geri döndüğünde Harry'yi Sirius'un kucağından alıp tombul yanaklarını öperek. "Bizi uykusuz bıraksa da bu küçük adamı çok seviyoruz. O da bizi seviyor, değil mi Harry?"

Harry cevap olarak James'in gözlüğünü avuçlayıp yere fırlatırken, "Sanırım bu Harry'ce seni çok seviyorum deme şekli." dedi Sirius sırıtarak.

"Umarım senin de çocuğun olur ve çok kıymetli saçlarını yolar." diye homurdandı James, kucağındaki Harry'yi yeniden Sirius'a uzatıp yerden gözlüğünü alırken. "Senin de gözlüğümle ne sorunun var anlamıyorum ki oğlum? Seni her kucağıma alışımda kendisine suikast düzenliyorsun."

Sirius, James'in Harry'ye sitemine karşılık gülerken, "Harry'yle birlikte Cisimlenemezsin." dedi James, sanki Sirius bunu bilmiyormuş gibi milyonuncu kere hatırlatarak. "Onu motosikletine de bindiremezsin. Evin iki adımlık yolda zaten. Yürüyerek git."

"Hadi be. Ben uçarak gitmeyi planlıyordum aslında. Sence de Harry süpürgeye binmek için çok geç kalmadı mı?"

James sözlerine karşılık Sirius'a ters bir bakış atarken, "Görüşürüz oğlum." dedi Harry'ye. Sonra da Harry bir kez daha gözlüklerini avuçlamaya çalışınca ondan uzaklaştı. Harry de aynı anda çığlığı basıp ağlamaya başladı.

***
Willa verandada oturmuş kahvesini yudumlarken bakışları kucağında bir bebekle eve doğru gelen Sirius'u buldu. Üzerinde bu sıcakta nasıl giydiğine anlam veremediği bir deri ceket vardı ve ceketinin içine giydiği tişörtle kot pantolonu da siyahtı.

Soyadının hakkını veriyor demek yanlış olmazdı.

Kahve bardağını sehpanın üzerine bırakıp ayağa kalktığında Sirius aniden ağlayan bebeği kucağına tutuşturdu. Sonra da sırtından indirdiği çantayı açıp içinden sarı renkli bir oyuncak çıkardı. Ancak oyuncağı bebeğin eline tutuşturduğu an bebek onu yere fırlattı.

Sirius bu kez şansını yeşil renkli oyuncaktan yana kullanırken, "Bu bebek kim?" diye sordu Willa. Bebek yeşil oyuncağı da yere fırlatmıştı ve şimdi ağlaması dursun diye Willa onu pışpışlıyordu. "Ve niye ağlıyor?"

"Vaftiz oğlum." dedi Sirius. "Diş çıkarıyormuş, muhtemelen o yüzden ağlıyor."

"Anladım." diye mırıldandı Willa bebeği kucağında pışpışlamaya devam ederken. "İsmi ne?"

"Harry. Bu arada Remus nerede?"

"Mutfakta akşam yemeği hazırlıyor. Beni mutfağa girmemem için tembihledi, ne pişirdiği sürpriz olacakmış."

"Kendi kuralını çiğniyorsun demek."

"Anlamadım?"

"Harry'ye biraz göz kulak olur musun diyorum." dedi Sirius. "Karşılığında etli pudinge iğrenç dediğin için seni affederim."

"Harry'ye göz kulak olurum ama etli pudinge iğrenç dediğim için affedilmeye ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum. Çünkü gerçekten iğrenç bir şeydi."

"Değildi."

"Öyleydi."

"Boş versene, etli pudingin nasıl bir lezzet olduğunu sadece gerçek damak zevki olanlar anlar zaten."

"Etli pudingi övmen için para falan mı veriyorlar sana? Bir insanın kendi hür iradesiyle o şeyi övmesi imkansız çünkü."

Sirius sorusuna cevap vermek yerine Willa'ya kınayan bir bakış attıktan sonra eve girdi. Willa da onu takip ederek eve girdikten sonraysa Harry'nin çantasını koltuğun üzerine bırakıp, "Harry'nin ihtiyacı olan her şey bu çantanın içinde." dedi. "Benim duş almam lazım. Buraya gelmeden önce Harry üzerime kustu."

Willa duyduğu şeyle birlikte yüzünü buruştururken Sirius çabucak merdivenlere yönelip gözden kayboldu. Willa da çantanın içindeki örtüyü alıp yere serdikten sonra Harry'yi üzerine yatırdı. Sonra da çantadan bulduğu oyuncaklarla onu oynatmaya başladı. Sirius duş alıp yanlarına geri döndüğündeyse Harry'nin altını değiştiriyordu.

"Bebek bezi değiştirmeyi biliyor musun?"

"Evet ara ara abimin bebeğine baktığım için öğrendim."

"Abin mi var?"

"Evet hem de üç tane. Ama içlerinden sadece birisi evli. Senin de abin var mı?"

"Hayır ama bir tane erkek kardeşim var. Toplamda dört kardeş misiniz?"

"Hayır yedi kardeşiz. Üç de ablam var. Ben ailenin en küçüğüyüm."

"Epey kalabalık bir aileymişsiniz."

Harry, Willa'nın dikkatini yeniden üzerine çekmek istermiş gibi kızıl saçlarını çekiştirdiğinde Willa saçlarını Harry'den kurtarıp göbeğini öptü.

"Vaftiz oğlun çok tatlı." dedi sonra da bir kez daha Harry'nin göbeğini öperken. "Kaç aylık?"

"Yedi."

"Benim yeğenim de on aylık." dedi Willa. "Görsen çok seversin. Aşırı tombul bir kız."

Harry bir kez daha saçlarını çekiştirdiğinde Willa da bir kez daha saçlarını Harry'nin minik elinden kurtardı. Peşi sıra onu kucağına aldığındaysa Harry başını boynuna yasladı.

"Seni sevdi." dedi Sirius, başı Willa'nın omzuna yaslı hâlde yumruk yaptığı elini emen Harry'ye bakarken.

"Çünkü ben de onu sevdim." dedi Willa gülümseyerek. "Bu işler karşılıklıdır."

BÜYÜ YASAK【Sirius Black】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin