0×04

95 21 80
                                    

Beş dakika.

Bu yarışı kaybetmemeliyim.

Tam beş dakikadır Tarih öğretmeni ile bakışıyorduk. Müdür Masamichi en sonunda ikimizin bakışmasına bakmayı kesip boğazını temizledi.

"Bayan Sae ve sevgili öğrencim. Lütfen şuna bir son verir misiniz?"

Hayır.

Gözlerini ilk kaçıran o oldu.

Bayan Sae denen kaltak, gerçek bir kaltak, hakkında tutanak tutulduğunu öğrenince benim koluma yapışmıştı. Sakat ayağımı umursamadan beni müdürün odasına kadar sürüklemişti ve asistanı da paylayıp beni zorla bu deri koltuğa oturtmuştu.

"Hayır Bay Masamichi. Bu kız benden hemen özür dileyecek ve şikayetini geri alacak!"

Kısılan gözlerim yavaşça yeniden ona döndü. Ciddi olup olmadığını anlamaya çalışmadım çünkü o şakadan anlamazdı.

Bu kadını öldürmek istiyorum.

Elleriyle, inek yalamış gibi arkaya yatırdığı saçlarının bozulup bozulmadığını kontrol edercesine saçlarını yokladı. İşte yeniden bir göz kırpmama yarışı başlıyordu.

Bu kadını cidden öldürmek...

"Hairu, bana bak evladım."

"Buyurun Yaga Hocam." desem de hala dik dik kadına bakıyordum.

"Ihei Hairu! Bana bak diyorum." Gözlerim aynı şekilde müdüre döndüğünde adam tuhaf karşılayıp biraz geri çekildi. "Sen çık, biz hocanla biraz konuşalım."

"Tabii, hocam." Kalktım ve değneğimi aldım. "Ama ondan önce sayın öğretmenimize bir tavsiyem var."

Kadın yeniden öfke ve şaşkınlıkla bana döndüğünde konuşmaya devam ettim.

"Bence akademisyen olmalısınız. Şu öğrencilerinden nefret eden, kalmaları için her şeyi yapan ve burada sandığınızın aksine, kuralları kendinizin koyabileceği bir akademisyenlik kariyeri düşünebilirsiniz." Kapıya ilerledim ve çıkmadan son kez ekledim. "Nitekim insanlarla ilişkiniz berbat. Aldatılmış olmanıza şaşmamalı."

Kapı cereyandan çarpmadan önce asistanın bana bakan ve kocaman olmuş gözlerini gördüm. Ben kapının arkasında kaldığımda içeriden sinir krizi geçirmeye başlayan bir "Bayan Sae sesi" geliyordu.

Orospu, seni ben şikayet etmedim bile.

---

-Dün-

"Hairu~"

Sıramın önünde dikilip bacağıyla sıramı sallayan ve gevşek gevşek konuşan bedene çıkardım gözlerimi sonunda. İstediği olmuştu.

"Bana o güzel gözlerinle bakma." Yüzüme eğildi. "Rüyama giriyorlar."

Bu aptal böyle yapınca çekici olduğunu falan mı sanıyordu?

Olmuyordu.

Sadece onu bir parça daha fazla ayırmak istememe sebep oluyordu.

"Siktir git lan! Ne istiyorsun yine Tokyo'nun orospusu?"

"Tch! Kibarlığından ödün vermiyorsun." Bir bacağını sırama atıp yan şekilde oturdu ve kalemliğimdeki kalemleri kurcalamaya başladı. "Ben buraya senin için dostane olabilecek bir teklifle geldim." Tepkimi ölçmek için göz ucuyla bana bakınca orta parmağım yavaşça sweatimin kolundan çıktı. Sadece o parmağım görünüyordu ve bence bu komikti. Ben de sırıtıyordum zaten ama Gojo'nun sinirini bozuyor gibiydi.

"Duymak istemiyor musun?"

"Hayır, söylemek istediklerini bir kağıda yaz ki fiili olarak da götüne sokabileyim. Şimdi çık sınıftan."

"Hahahah! Komik olmayan şakanı es geçerek belirtiyorum: Burası benim de sınıfım." Üstüne bastıra bastıra söyledi. Parmaklarıyla saçıma dokunacağını anlayınca sertçe elimin tersiyle eline vurdum.

"Sen ne zamandır buraya isteyerek geliyorsun ki? Babandan korkmasan yani," Öncekine nazaran daha büyük bir sırıtış vardı yüzümde. Böyle istiyorsa böyle cevap verirdim. "Buraya gelir miydin? Ha, Gojo Ailesi'nin biricik varisi?"

Sıramdan indi. Umursamaz görünmeye çalıştığı için o da benim gibi sırıtmaya çalışsa da yüzünde ne kadar iğreti durduğunun farkında değil gibiydi. Daha çok keyiflenip kollarımı göğsümde bağladım ve sırada biraz yayıldım. Sınıfta kimse olmadığından fazla damarına basmasam iyi olacaktı.

"Tarihçiyi şikayet edebilirim." deyip direkt konuya girmesi için illa onu zorbalamam mı gerekiyordu? "Senin şikayetlerinin bir işe yaramayacağını biliyoruz. Biliyorsun, değil mi?"

"Hayır salak, ben onu hiç şikayet etmedim."

Resmi olarak.

"İyi yapmışsın, etsen de muhtemelen boşa vakit kaybından fazlası olmazdı ama ben etsem bir şeyler değişir."

"Bunu neden yapasın ki? Dersler umrunda değil. Bir anda iyilik meleği olacak halin de yok."

Tek kaşı kalktı keyifle. Ruh hastası. Gojo Satoru ruh hastasıydı, evet.

"Tabii, bir şartım var."

"Nedense duymak istemiyorum. Benimle yat gibi vasat bir şeyler zırvalayacaksın gibime ge-"

"Tarihi bana sen anlatacaksın."

"Hayır." dedim düşünmeden.

Onunla bir saat daha fazladan isteyerek kalmak mı? Tarihçiyle bütün dönem köşe kapmaca oynarım, daha iyi.

"O zaman her çıkışta benimle bir sigara içeceksin."

Durdum. Çok sık sigara içmezdim ama hiç içmiyor da değildim. Tarihçi ortadan kalkacaksa günde bir tane dümenden sigara içebilirdim.

İçebilir miyim?

"Kabul. Bu akşam şikayet edeceksin."

İçerim.

"Anlaştık." dedi ve elini uzattı. Bu seferki gülüşü samimi gibiydi. Yine de elini bir kez daha ittirip kendimden uzaklaştırdım.

"Git. Fikrimi değiştirmeden."

"Hay hay!"

~

Geçiş bölümü gibi düşün, bu yüzden bu kadar kısa. Oy vermeyi unutma :*

Ig grubumuza gelebilirsin, @/liberalpic hesabını takip etmen yeterli.

-black-

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

XOX' × R. SukunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin