Teselli

120 5 0
                                    

Dün gece hamakta uyuya kalmışım Rüzgar içerideydi sanırım oda yatakta uyuya kalmıştı. Ailem beni rahatsız etmemek için sadece üstüme bir polar örtmüşler. Aslında bana değer veriyorlar fakat sanırım ben bu değerin içine ediyorum. Her neyse kahvaltı yaptım, okula tek başıma geldim. "Bundan sonra kimseye hiçbir şekilde karışmayacağım, ayrıca hiçbir kızlada işim olmayacak" diye söz verdim kendime.
Okul her zaman ki gibi sessiz ve sakindi. Gerçi her zaman ki gibi demem yanlış olur çünkü okulun düzenini hep bozuyordum. Fakat artık bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ne bileyim ya öyle etrafında güzel kızların olduğu, zengin, yakışıklı, egoist birisi olmak istemiyorum ben artık. Derslerimi de düzeltmem lazım. İlk önce Ece'nin yanına gidip onunla konuşmam gerekiyor tabi ki. Çünkü hem dün olanlar hem de öncesi için bir özürü fazlası ile hak ediyor kız. Tüm dediklerinde haklıydı. Her neyse, Zil çaldı.

Ben de sınıfa çıktım. Bizim sınıfın çalışkanlarından olan Burak var. Onun ile bir aralar aram iyiydi diye onun yanına oturdum. Bir yandan da derslerime yardım eder diye de düşünüyordum. Etrafıma biraz göz gezdirdiğimde sınıftakilerin yediğim dayağın izlerini görmeye çalıştıklarını fark ettim. Aldırış etmedim her zaman ki gibi ufak bir tebessüm ettim ve önüme baktım.

Ece ve Rüzgar sınıfa girdi. Arkalarından da hoca girdi zaten. O yüzden Ece ile konuşmaya da vaktim olmadı. Ders tarihti. Tarih dersinde ki Sadık Hoca genellikle 40 dakika da en az 4-5 sayfa yazı yazdırır. Önceden not tutmadığımdan benim için sorun değildi ama sanıyorum ki bu ders elim biraz yorulacak.

Yazı yazarken Sadık Hoca sıramın yanında durdu. Kafamı ona çevirdim.

"Oo Poyraz bey hayırdır, kavgada kafaya darbe mi aldınız?"

Dedi ve kahkaha attı. Sınıftakilerde ondan cesaret alarak bana gülmeye başladı. Sinirlendim ama kendime verdiğim söz olduğundan sorun çıkartmayacaktım bir daha. Arkama yaslanıp tepki vermeden bir şey demeden öylece oturdum ve sustum.

Sınıftakiler sustuğum için epey bir şaşırmış gibiydiler. Ama alışacaklar elbet diye iç geçirdim. Derken teneffüs zili çaldı.

Ece ve Rüzgar yanıma geldi. Ben de dersteki olanlara sırıtıyordum. İkisinin de gözler fal taşı gibi açılmış şekilde bana bakıyordu. Tabi ben hala anlamsızca gülüyorum. Sonra Rüzgar

"Neden gülüyorsun ?"

Diye bir soru sordu bana. Ona döndüm.

"Hayat kısa, gülmek güzeldir."

Dedim. Ayağa kalktım.

"Kantine geliyor musunuz?"

Dedim. Birbirlerine baktılar ve onaylar bir şekilde kafalarını salladılar. Anlaşılan hala şaşkınlardı.

Aslında şaşkın olmakta haklılar çünkü bir insan bu şekilde bu kadar çabuk değişemez. Belki de değişir ama sonuçta söz konusu ben olduğum için bu biraz zor.

Kantine indiğimizde camın yanında bir masaya oturduk. Ece yemekleri almaya gidince kantine yeni giren Doruk ve arkadaşları yan masaya oturdular.

''Ooo Poyraz Bey. Demek iyi çocuk olmaya başladık öyle mi?''

Ona sadece baktım ve dediği kelimelerin saçmalığına gözlerimle inandırdım kendisini. Bu bakış da zaten onu susturdu.

Ece elinde kantindeki yemeklerin yarısıyla masaya geldi.

''Ece hayırdır okula yemek mi ısmarlamaya karar verdin?''

Rüzgar'ın sözüne karşı sadece gülümsedi ve yanına oturdu Ece.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Jul 26, 2015 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

Sahte İkizlerDonde viven las historias. Descúbrelo ahora