Seçim senin

9 3 0
                                    

Bulucak mıydım anları?
Kaçacak mıydım yoksa kalacak mıydım?

Sabah uyandığımda yine her zamanki gibi saat 6 yı gösteriyordu. Kalkıb yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. Geri geldiğimde kıyafetlerimi giyinip Yıldız'ı uyandırdım. İsmi aynen kendimi andırıyordu. Güzeldi. Çok güzeldi.

"Günaydın" dedim ince sesle tebessüm ederek.

"Günaydın" diyerek karşılık verince gülümseyip çantamı götürdüm.

Tarihe baktığımda 15 Mayıs'tı. Yine bir günü geride bırakmıştı. Kapıya taraf yürüdüğümde içeri Müdür Tuğba girdi. Ah hayır! Yine mi o ihtiyar? Arkaya dönüp Yıldız'a baktım. Afallayarak içeri girem Tuğba'yı izliyordu.

"Şu ihtiyara tahammül edemiyorum." dediğimde gülmüştü.

Yeniden ona baktığımda "Günaydın Tuğba hanım." dedim ve odadan çıkıb okula gittim.

Her zaman ilk ben gelirdim. Tam okulun vahçesine girdiğim an arkamdan gelen seslerle durdum. Geriye baktığımda İrem koşarak yanıma geliyordu. Onun gelmesini beklemiştim.

"Bu bi' ilk." dedi ve devam etti. "Kimse sebden önce gelmemişti sınıfa."

Evet, bu doğruydu. Kimse benden önce sınıfa gelmemişti. "Tam bi ilk yaptım. Tarihe adım geç..." demiştiki lafı yarıda kaldı.

"Günaydın arkadaşkar. İsmim tarihe geçmiş bulunmakta." diyen sesi duyduk.

Hayır ya, benden önce gelmiş olamazdı. Tamam, yeni karar bundan sonra saat 5 te kalkıcam.

"Arkadaşlar yeni karar bundan sonra saat beşte kalkıcam." dediğimde Melih'ten kahkahalar geldi.

İrem'se şaşkın bakışlarla bana bakıyordu. "Sen saat kaçta kalkardınki?" diye sorduğunda parmaklarımla altı yaptım.

"E, oha! " Gerçi bu rakama karşılık bende böyle tepki vere bilirim. Eh şey, tırnak arası. Heh. Ansızın aklına gelen bir şeyle duruksadım. Yerimde sendeleniyordum. Evet o anıyı hiç unutmayacaktım. Annemle babam beni hiç sevmemişlerdi. Amcamın kızıyla hep konuşurduk. Saat 5 benim için çok kötü, korkutucu, şansız ve hiç sevmeyeceğim bir rakamdı. Düşündüklerim gözlerimin dolmadına sebep olmuştu.

Zamanı geriye alma ce ya en çok hangi yaşafığın bir olayı silmak istersin diye sorsalardı cevabım 13 mayıs saat 05:00 olurdu. Bu günü hiç yaşamak istemezdim. O gün benden en sebdiğim kişiyi almıştı.

Hiç geriye donmeyeceksin dimi?

Evet hiç geriye dönmeyeçekti. Kolumda hiss ettiğim elle o düşündüğüm şeyden uzaklaşmıştım. İrem, "Hera, iyi misin?" diye sorunca gözlerimden bir damla yaş aktı. O günden beri amcamın kızı Hazal hep rüyama girmişti.

Amcama hep "Baba, o orada kalamaz. Onuda yanımıza alalım." demişti sonrada inatçı bir sesle "O yoksa bende yokum. Hera benim her şeyim! Onu yanına almıyorsan bende seninke kalmak istemiyorum" devam etmişti.

"Vazgeç artık rüyalarımdan!" diye bağırdım. "Hera n'oluyor? Kimden bahs ediyorsun?" Bu seder duyduğum ses Melih'indi. "Geri gelmeyecek! O artık geri gelmeyecek!" diyere Melih'in beni saran kollarından birine sarılarak ağlamaya başladım.

Evet geri gelemezdi. Ancak ben onun yanına gide bilirdim. O benim yüzümden ölmüştü. Evden giderken araba kazası yapıb ölmüştü. Benim için o evden çıkmış ve benim için o araba kazasını yaşamıştı. O günü hiç yaşamamış olmayı, şu lanet dünyada hiç var olmamağı hep estemiştim.

"Bunu sana ödeteceğim. Benden çekeceğin var! Ölmeği düşleyeceksin be adam!" korkmuyordum. Ellerimle onu öldürmekten korkmuyordum. Kendi kızını öldürecek kadar şerefsiz bir adamı öldürmekten korkmuyordum, korkmayacaktımda!

"Daha dersin başlamasına 1 saat kaldı değil mi?" diye sorduğumda Melih onaylarcasına kafasını sallayınca kolumdaki bilezikleri ve saatimi masanın üzeribe bırakıp telefonumla çantayı alıp sınıftan çıktım. "Nereye?" diye bana şaşkınca bakan Melih'i sesinden tanımıştım.

Arkamı dönmeden "Arkamdan gelmeyi bile geçirmeyin. Eğer ders başlayana kadar dönmezsem, polis'i arayın!" itizar istemeyen sesimle söylediklerimden sonra arkama bile bakmadan hızlı adımlarla okuldan ayrılmıştım. Ben onun intikamını almadan geri dönersem, Kahpe herifin tekiyim. Önüme gelen ilk taksiyi durdurup, bindim. Evet, o şerefsizin evine gidiyordum. Önu öldürmeden gelmemde!

Taksiye parayı verip " Üstü kalsın. " dedim. Evin arka bahçedinden içeri girip çantamdan silahı çıkardım. Tamam, bu gün şansım varmış ki etek yerine pantolon giymişim. Telefonumuda çıkarıp pantolonun cebine koydum. Tüm korumamaları altüst edip evin ön bahçesine geldim.

Bu gün benden kurtuluşun yok!

"Efendim, korumaları kayb ettik." diyen sesi duydum. Simdi duyduğum sesse o amcam olucak herifindi. "Ne demek kayb ettik. Kim öldürdü onu?!" Daha fazla durmadan silahla ortama giriş yaptım. "Ben öldürdüm amca. Sorun mu var?" diyince gözleri ce ağzı açık kaldı. "Ağzını kapatta sinek kaçmasın!" sinek kaçsa iörenç olur. Iyy!

Koruması silahı bana doğruldunca bende ona doğrulttum. Tam tetiye basacakken arkamdan adım sesleri duydum. İki tarafta silahı bana doğrulttukları esnada tetiklere basacaktı. Ama ben gidiyorsam onlar içinde orada yer ayıracaktım. İntikam almadan ölmek yok! Tam tetiğe basacakları anda eğildim. Kurşunlar bir birilerini bulurken ayaklarından tutup onları yüre serdim. Bir birilürinin katilleri onlar.

Ben yapmadımki hı hı. Amcamın kamrığını gördüğümde silahı ona doğrultup tetiğe bastım. Ayağına nişan etmiştim. Bacağındaki acıyla yere yığıldı. Yavaş ve sakin adımlarla ona taraf yürüdüm. Silahı yeniden çantama koydum. Üzerine geçip onu bayıltana kadar dövdüm. İşim bitmişti. Cebimden telefonu çıkarıp saate baktım. Kahretsin! 20 dakika kalmıştı. Taksiye binemem. Çünki burda taksi yok. Koşucaktım. Çantamı götürüp brlime taktım. Durmaksızın koştum. Siren sesleriyle daha çok hızlandım.

(18 dakiak sonra)

Okula girip sakin adımlarla yürüdüm. Koştuğum için soluğum kesilmişti. Sınıfa girdiğimde, İrem ve Melih bana taraf yürüdü. "Hera? Ne yaptın?" soran gözlerle bana bakarak sormuştu İrem. "İntikamımı aldım." cevapı kısa keserek vermiştim. "Seni gören oldu mu?" iste bu defa ses endişeliydi. Melih'in sorusuna " Umrumda bile değil. Ben okula taraf geldiğimde polisler olay yerine gidiyorlardı." Cevabını verdim.

Biz bunlatı konuşurken Yeşim hızla içeri girdi. "Hera polisler seni istiyorlar" dediyinde olumsuz gözlerle ona baktım. "İrem ve Melih siz burda kalın. Ben gidip bakıcam. Yakalanmam gibi bi lüksüm yok. Merak etmeyin! " dedim. Evet, tüm kayıkları yok etmiştim ve silahımda bende değil. Aşağıya indiyimde polisler bana taraf gelmeye başladılar. "Evet, beni neden istemiştiniz?"

"Siz Hera Özar'sınız değil mi?" diye sordu. Tamamda benim kim olduöumu biliyorlar. Neden bana bunu soruyorlar ki? Onaylarcasına kafamı salladım. "Tamam. Aileniz hakkında küçük bilgiler edindik. Onları bulmamızı ister misiniz?" İşte bu soruyu beklemiyordum. Seçim senin Hera. Onalrı bulmak istiyormuydum. İşte bunu bilmiyordum. Hiçte bunun hakkında aklımdan küçükte olsa bi şey geçirmemiştim. Onları bulucak mıyıdım?

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: May 28 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

Kandaki YansımaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora