15~BÖLÜM

9 0 0
                                    

YAZAR...

‘ Deniz.’

Deniz  duyduğu sesle yutkundu. Alex ismini yalvarır gibi, ihtiyaç gibi söylemişti. Ve öyleydi.

‘ Sana ulaşamıyorum Deniz. Annem beni bıraktı. Babam bana acımadı. Baba bildiğim adam sessizce sırtımdan vurdu. Bir tek sen... Deniz.’

Alex'in arada hıçkırması ile ard arda yine yutkundu Deniz.

‘ Sen benim çocukluğum, sen tek arkadaşım.. sırdaşım.. Deniz ben senin gözlerini gördüğüm tenine küçücük dokunduğum zaman..’

Deniz yutkunma sesini kulakları ile duydu. Dolu gözlerini tavana dikip akmaması için kırpıştırdı.

‘ Seni günlerce bu bankta bekledim. Bekliyorum Deniz. Hatalarım var biliyorum. Şans isteyen ve harcayan da benim. Lütfen Deniz. Nefes almam için tek sebep sensin. ‘

Ardından hergün atılan sesli mesajlar vardı. Bu mesajlar bu sabah atılmıştı.

Ama Deniz telefonunu bunun için açmamıştı. Alex'le iki haftadır görüşmüyordu. İlk hafta uyutulmuştu. Gölge bildiği halde ona normal doz sakinleştirici vermişti. Normalin altında olması gerekiyordu. Çünkü onu fazlası ile uyutuyordu.

Bu hafta hepsi çeşitli planlar yapmışlardı. Alex'in yurt dışında özel kasasını bulmuştu Kopkun. Gölge o kasayı alıp gelmişti. Ayrıca Alex'in doğum belgelerini bulmuştu.
Annesinin ölümü hakkında bilgi veya belge yoktu.

Rose Frenc.

Cellat kiralık bir katilin peşine düşmüştü. Bir çok ülkede komplo kurulmuş ve ülke yönetimlerinde eksilen yöneticiler vardı. Cinayetleri üstlenenler vardı. Ama gerçek katil dışarıda geziyordu.

- Alo dede. Diye seslendi telefondan karşı tarafa.

- Kızım? Diye yaşlı sesi geldi emekli generalin.

- Tek sorum var General. Dedi Deniz. Karşı tarafın sessizliği ile sordu.

- Kuş yuvaya döndü mü? Diye sordu. Telefonda bir hışırtı sesi duyuldu.

- Kuş yuvada. Dedi yaşlı General.

Deniz anında telefonu kapattı. Konuşmayı kısa tutmuştu kayda geçmesini engellemek için. Odadaki sandalyede saatlerce oturdu. Duvara baktı uzun uzun. Ama aklı taşları yerine koyuyordu. Telefonu tekrar kulağına götürdü.

- Alo. Dedi soğuk sesle.

Deniz soracağı sorudan ve alacağı cevaptan emindi. Ama duymaktan korkuyordu.

- Alo. Diye tekrar yaşlı bir ses doldu kulağına.

- Salih amca iki sorum var. Dedi Deniz.

- Sorma! Ben söyleyeyim. Dedi emekli ...Korgeneral Salih Akkurt.

- Çakal kurt yaşıyor.

Deniz’in eli ayağı titredi. Sırtından aşağıya doğru soğukluk geçti. Boz kurt, çakal olmuştu. Halil Volkan yaşıyordu.

- Kuş kafeste mi? Diye sordu zorla net çıkardığı sesle.

- Ka...kafeste.

Aldığı titrek cevap ile telefonu kapattı ve avcunda parçalana kadar sıktı. Derin derin soluklar aldı.

- Alfa bu kutu açılmıyor.

Deniz keskin bakışlarını kapı girişinde dikilen Çingene'ye ve elindeki büyük kutuya döndü.

- Ver bana. Sende bunu al. Dedi

Kutuyu kendi kollarının arasına çekerken elindeki parçalanmış telefonu verdi.

HAYALİM'SİNWhere stories live. Discover now