12 : BİRTAKIM KISKANÇLIKLAR

420 43 117
                                    

🎶Mohombi-Bumpy Ride🎶

🎶Sinan Akçıl- Tabi Tabi🎶

Fazla uzatmadan zor da olsa otele dönmüştüm. Şimdi de balkonumuzun parmaklıklarına yaslanmış denizi ve sahildeki insanları izliyordum. Buraya sanki denizi olmayan bir yerden gelmiş gibiydim. İzmir'in denizi de çok güzeldi ama buraya kıyasla daha kalabalık oluyordu. Bu yüzden pek gitmezdim. Şimdi ise yine dolu olan deniz ilgimi çekiyordu.

Hayır kafeye bakmıyorum.

Ah, kimi kandırıyorum ki? Denize baktığım 3 saniyeyse bakışlarımı oraya çevirdiğim 5 saniye. Gözlerim rahat durmuyor!

Şimdi denize bakıyordum ama o da durgundu yani. Sahilin kumlarını silip süpürdüğü kısım bile çok küçüktü. SIKILDIĞIM İÇİN bakışlarımı yavaş yavaş o tarafa çevirdim. Sanki beni görebilecek biri varmış gibi çok yavaş ve temkinliydim. Ağır çekimde hareket eden gözlerim kafenin büyük camlarıyla buluşunca gözlerimi kıstım. Yüksekte olmamıza rağmen güzel ve net gözüküyordu. Yan yana olan büyük dikdörtgen camlardan bir diğerine atladığımda gördüğüm şeyle gözlerimi kocaman açarak önüme döndüm.

Allah kahretsin camın tam önündeydi.

Kalbimin ritmi normalin üstünde seyrederken derin bir nefes çekme ihtiyacı hissettim. Neden onu anlık bile görsem kalbim bu denli çırpınıyordu? Bunu geçtim onun ismini duymak bile yeterliydi.

Sahilde ellerindeki balonlarla koşuşturan iki çocuğu izlediğim sırada dudağımda minik bir tebessüm oluştu. Kahkahaları buraya kadar geliyordu.

Gözlerimi yavaştan o tarafa çevirdiğimde ilk başta onu göremedim. Kaşlarımı çatıp, gözlerimi kısarak camları kontrol ederken bir şey oldu.

Onu gördüm.

Buradan gördüğüm kadarıyla hararetli bir konuşma içerisindeydi. Zira hızlı hızlı hareket eden dudakları ve jestleri bana bunu düşündürtüyordu. Kollarımı demir korkuluğun üzerine koydum ve çenemi kollarımın üstüne rahat edeceğim ve onu net görebileceğim bir şekilde yerleştirdim.

İç çekerek onu izlemeye başladığımda başımı sağa yatırdım. Gerçekten hararetli bir konuşmanın içindeydi. Önünde o gün gördüğüm turuncu önlükten vardı. Altında ise siyah bir tişört vardı ve açıkta kalan kaslı kollarıyla konuşmasına hareket katıyordu.

Cidden sıkı çalışıyor olmalıydı. Karşısındaki kişiyi göremiyordum. Zaten umrumda da değildi. İki elini beline koydu ve diğeriyle saçlarını hoyratça karıştırdı. Çektiğinde ise saçları baya dağılmıştı.

Derin bir iç çektim.

"Kimi dikizliyorsun bakalım?" diye aniden gelen bir sesle irkilerek çığlık attım. Neredeyse dengemi kaybedip yere düşecektim. Korkudan inip kalkan göğsümü tuttum sakinleşmek adına. Bu sırada Zeliş yanıma geldi.

"Napıyorsun be! Öyle sessiz sessiz gelinir mi?" diye söylenirken mahcup bir şekilde önüne eğildi. "Ben, özür dilerim. Sadece... Şaka yapmak istemiştim." dedi ve parmaklarıyla oynamaya başladı.

Ama insan böyle kızamıyor ki. Tüm sinirimi bir köşeye atıp gülümsedim. "Tamam sorun değil." başını kaldırıp bana gülümsedi. "Aslında sana şey diyecektim." dedi neden geldiğini belli ederek. Söylemesi adına kaşlarımı kaldırdım. "Bugünün etkinliği belli olmuş." dediğinde kaldırdığım kaşlarımı bıkkınlıkla indirdim. Buna karşılık gözlerini devirdi.

"Sen neden geldin acaba buraya? Hiçbir şey beğendiremiyoruz sana." dediğinde etrafa bakınıyordum. "Hiç gözlerini kaçırma birazdan hazırlanıp aşağı ineceğiz." deyip burnumun ucuna işaret parmağıyla hafifçe dokundu. Huylanarak, geri çekilip eline bir tane vurdum. Güldü buna karşılık ve saçlarını savurarak içeriye doğru gitti. Sürgülü kapıyı açtığı sırada "Ha bu arada," diyerek yarım bir şekilde arkasına döndü. "Denize gireceğiz gerçi seni ne kadar tatmin eder bilinmez ama." diye beni kınayarak içeri girdi.

BÜYÜKADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin