✶thirty one

357 58 80
                                    

"Wooyoung sen neden bu kadar mutlusun lan?"

"Mutlu muyum?"

"Odunları toplarken bile şarkı söyleyerek topluyordun?"

"Mutlu olsak suç olmasak suç amına koyım"

"Yok yani görende san ile sevgili oldunuz falan sanar."

Jongho'nun bazen zeki olduğunu düşündüğüm oluyrodu fakat Onunki gerizekalılığından dolayıymış. Gerçeği düşünebiliyor ama bunun gerçek olabileceğinin üzerine durmayıp öylesine söylemesi cidden gerizakalı olduğunun bir gerçeği yapıyor.
Tabi sevgili olmuş değiliz orası da ayrı.

Günün yorgunluğundan sonra duş almış ikimizde yataklarımızda uzanıyorduk. San'a defalarca yazmaya elim gitse de bir türlü yazamadım. Nedenini bilmiyorum ama rahatsız ederim diye düşündüm.

Jongho ise ayaklarını arada yatağa vurup kıskıs gülüyordu. Ne zaman Yeosang ile konuşsa böyleydi zaten.

Kapının çalmasıyla, san'a mesaj atacak ellerim tekrar gerilediğinde atamayacağımı anlayıp kapıya doğru gittim. Yorgunluktan ayaklarım dahi tutmuyordu.

"Eğer Seonghwa sensen seni çekecek halim hi- Hocam!?"

San kolunu kapıya yaslamış ve yine siyah tshirtü ile bakınca nefesim kesildi. Hiç beklemiyordum onu görmeyi.

Jongho yataktan bir hızla kalkıp San'nı görünce hemen yanımıza geldi.

"Hocam, bir şey mi oldu?"

"Evet, yunho hocan seni çağırıyor Jongho."

"Ne beni mi?"

"Evet. Acilmiş."

"Woo?"

"Yok wooyoung'a bir şey demedi."

"E-tamam..şimdi mi?"

"Evet hemen."

"i-iyi ben gideyim o zaman."

"Git bakalım."

Jongho, içeriden hırkasını alıp bana tip tip bakarak çıktı evden.
Ben ise san'nın Jongho'nun  arkasından sırıtışını izliyordum.

"Yalan mıydı?"

Yarı güler bir şekilde söylemiştim nedense hoşuna gitmişti ve yalan olmasını diledim. Üzgünüm Jongho.

"Yalan olmasını mı istersin?"

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve geçmesi için geri adım attım. O da bekliyormuş gibi hemen geçti içeriye. Odaya yavaştan onun ferahlatıcı parfüm kokusu yayılırken yatağımın yanındaki koltuğa oturdu. Tanrım..nefesim kesiliyor..
Bende yatağımın ucuna oturdum. Dün geceden sonra ne konuşmamız gerekiyor bilmezken sabah konuştuklarımız aklıma gelip kıpkırmızı olduğumu hissediyordum. Ondan önce utangaç olmadığımı sanırdım..

"Bugün çok yordular mı?"

"Çok yoruldum valla kamp yapmaya mı geldik amelelik mi  belli değil."

Oturduğu koltukta biraz daha yayılıp sırıttı.
Hep böyle havalı mıydı? Oturuş pozisyonundan mıdır bilmiyorum ama dikkatimi dağıtıyor, bakışlarımı gözüne odaklayamıyordum.

"Wooyoung, her şeyi mesajlarda konuşalım dedim ama o boynunu öyle gördükçe..çıldıracak gibi oluyorum."

"Ne? D-dur hemen kapatayım. Pardon sana da gösteriyormuş gibi oldu-"

"Göstermesen bile onun Varlığından haberdarım ve bu benim çok canını sıkıyor."

Ona kendimi kaptırmamak için yataktan kalkıp kendime yapacak bir iş bulmak için etrafa baktıktan sonra yatağı açmakta buldum kendimi.

 ̶S̶a̶p̶ı̶k̶ ̶ teacher ✦ WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin