thirteen; i can fix him (no really i can)

45 5 521
                                    

Isaac: Selam güzelim.

Jessica: Selam.

Jessica: Daha iyi misin?

Isaac: Evet evet, boş ver.

Isaac: Önemli olan sensin.

Isaac: Sen iyi misin?

"Sanırım daha önce olanlardan bahsetmek istemiyor," diye düşündü Jessica. "Pişman olmuş olmalı. Üstüne gitmesem iyi olur."

Jessica: İyiyim, merak etme.

Jessica: Peki neredesin şu an?

Isaac: Dışarıdayım.

Isaac: Sen neredesin?

Jessica: Tracy'deydim ama sonra eve geçtim.

Jessica: Ama ben soruma tam bir cevap alamadım.

Jessica: Dışarıda neredesin?

Jessica: Lütfen bana her kavgamızda yaptığın gibi mal için Cooper'a gitmediğini söyle.

Isaac: Doğruyu mu duymak istersin, istediğini mi?

Jessica: Ah, Tanrım...

Jessica: Her neyse, dürüstlüğünü takdir etmeliyim sanırım.

Jessica: Ama bu arada, Cooper demişken, torbacını değiştirsen iyi olacak. Ondan nefret ediyorum.

Isaac: Ben de, ama başka torbacı bulmak öyle kolay iş değil.

Isaac: Hem bırakmaya çalışmıyor muyuz? Yakında onunla işimiz kalmayacak.

Jessica: Haklısın.

Isaac: Neyse, iki saate bende buluşalım mı?

Isaac: Seni özledim.

Jessica: Ben de seni.

Isaac: Peki o zaman bana iki saat sonra göreceklerim için küçük bir önizleme atar mısın ;))

Jessica: fotoğraf

Jessica: fotoğraf

Jessica: fotoğraf

Jessica: Bu yeterli bir cevap mı?

Isaac: Ah, tahmin bile edemezsin...

***

Calvin, fotoğrafları kendine attıktan sonra mesajları sildi ve telefonu sehpada aldığı yere bıraktı. Ardından ayağa kalktı ve koltukta sızmış olan Isaac'ı dürtmeye başladı.

"Hey, kalk seni lanet olasıca!"

"Ne var be?" diye mırıldanarak gözlerini açtı Isaac, kanındaki bolca uyuşturucu sebebiyle kelimeleri yuvarlıyordu. "Ne dürtüyorsun?"

"Kalk da evine git," dedi Calvin. "Öleceksen orada öl. Beni de rahat bırak artık, bugünlük aptallarla uğraşma kotamı doldurdum."

"Tanrım..." deyip gözlerini devirerek kalktı Isaac, ama dengesini kaybedip gerisingeri koltuğa düştü.

trust game || participation bookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin