Bölüm 1: Bir Son, Bir Başlangıç

47 10 2
                                    

2 yıl önce...

Siz hiç sevildiğinizi düşünüp aslında sadece sevdiğinizi fark ettiğiniz bir an yaşadınız mı?

"Aylin." Dönmedim. Toprağını sevmeye devam ettim. Belki o da istememiştir böyle olmasını.

"Yeter artık Aylin! Şu hamile halinle perişan ettin kendini! Sevmemiş işte seni. Sevseydi gider miydi?"

Hiç mi sevmedin beni Koray? Ben seni her halinde sevdim ama sen beni hiçbir halimde mi sevmedin? Neden? Neden bıraktın bizi Koray? Neden yaptın bunu? Mutlu değil miydin? Hiç mi mutlu olmadın? Bir bebeğimiz olacaktı. O da mı mutlu etmedi seni?

Kolumda elini hissettim. "Kalk hadi." Kalkmadım. "Aylin... Yalvarıyorum sana. Hadi güzelim." Ağlamaktan gözlerim şişmişti. Acısını hissedebiliyordum. Kimin umurundaydı ki? Kalp kırıklarımın yanında yaşadığım fiziksel acıları artık umursamıyordum.

Son kez toprağına sarıldıktan sonra kalktım yerimden. Bebeğim için güçlü olmalıydım. Onu sağ salim kucağıma almalı, büyütmeliydim.

Önce üstümdeki toprağı silkelemesine izin verdim. Sonra kollarını omuzlarıma doladı ve bomboş mezarlığın çıkışına doğru ilerledik.

Arabanın yanına geldiğimize yan koltuğun kapısını açtı ve binmeme yardımcı oldu. Kendisi de bindikten sonra arabayı çalıştırdı. Ne o tek kelime etti ne de ben. Yalnızca boş gözlerle dışarıyı seyrettim.

Arabanın evin önünde durduğunu seslenmesiyle fark ettim. "Yarın sabah 10'da almaya geleceğim seni. Ararım sabah yine."

Bir anlık unutkanlıkla "Neden?" dedim.

"Doktor randevun var ya."

Başımı salladım. Arabadan inerken tekrar seslendi. "Aylin? İyi değilsen seninle kalabilirim bugün."

"Hayır, teşekkür ederim. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var."

"Peki, sen bilirsin. İstediğin saatte arayabilirsin beni."

Arabanın kapısını kapattım ve ağır adımlarla binadan içeri girdim.

O gece benim için çok zor geçti. Ağladım, krize girdim, sakinleştim ve bu döngü bir süre böyle devam etti.
...

Bugün kendimi daha bitik hissediyordum. Sanki ölen o değil de bendim. Hayattan nefret ediyor gibiydim. Ama aslında kendimden nefret ediyordum. Hala onu kendime karşı savunabildiğim için. Hala onu sevebildiğim için.

Arabanın kapısını açtım ve yavaşça bindim. "Günaydın."

"Günaydın." Gün aymamıştı.

Yine konuşmadık. Arabaya derin bir sessizlik hâkimdi. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra Giray arabayı hastanenin önünde durdurdu. Bindiğim gibi ağır hareketlerle indim arabadan. Önden ben yürüdüm ve onunla yürüdüğüm bu yolları şimdi bambaşka bir adamla yürüyor olmak o an için ağır geldi. Altından kalkamadım bu hissin.

Doktorun odasına geldiğimizde henüz sıram gelmemişti. Ben köşedeki banklardan birine otururken Giray yanımdaki duvara yaslanmayı tercih etti.

Biraz zaman geçti. Ne kadar geçtiğini bilmiyorum. Sıra bana geldi. Oturduğum yerden kalktım ve ufak adımlarla odadan içeri girdim.

Oturmadan önce doktor ultrasona aldı beni. "Bakalım bebeğimiz kendisini gösterecek mi?" Göstersin. Şu an o kadar ihtiyacım var ki buna.

Doktor büyük bir gülümsemeyle "Evet, cinsiyetimiz belli. Bir oğlumuz oluyor." Gözümden bir damla yaş yanaklarıma aktı. Doktor, elime bir peçete verip yanımdan ayrıldı. Ben de karnımı silip olduğum yerden kalktım ve doktorun yanına geçtim.

İNCİRLER ÇİÇEK AÇTIĞINDA Where stories live. Discover now