10

116 30 5
                                    

Kitap 1k olunca yb atarim dedim bi baktim olmus amk mecbur yazdim

biraz kisa oldu ama onemli olan icerigi ben yine de kendimi tebrik ediyorum art arda iki gun bolum atmak falan oha bir daha olmasin

~~~~~~~~~~~~~~~~~

Üşürüm diye aldığım örtüyü katlayıp kenara doğru fırlattım. Havaların ısınmaya başlaması şu durumda fena değildi. Yarım saat önce Miray'ın getirdiği tepsideki yemeğe ve suya yandan bir bakış attım.

İştahım yoktu. Yaratığa dönüşme diye bir his var mıydı bilmiyorum ama varsa bile ben hiçbir şey hissetmiyordum. Yüzüme vuran güneşi elimle siper ederek tepsinin üzerindeki bardağı alıp boğazımdaki kuruluğu geçirecek kadar içtim.

Sabah yaşanan olaydan sonra benim evden çıkmama izin vermemişlerdi. Tuğberk yaranın çok yüzeysel olduğunu kesin bir sonuca varmadan önce benim durumuma bakmamız gerektiğini söylemişti. Bense kimseye tehdit olmamak için beni mutfağın balkonuna kitlemelerini söylemiştim. Kendimden de ümidi kesmiştim. Bu vakitleri sadece geri sayım olarak düşünüyordum.

Diğerlerinin tedirgin bir şekilde oturması yerine benim burda durmam daha mantıklıydı. Herkesin onayıyla beraber hırkamı ve ince bir örtü alarak mutfağa bağlı geniş balkonda kalmama karar vermiştik. Tabi arada kapı vardı ama balkonda koltuk bile olduğu için çok da kötü sayılmazdı.

Bir kaç saattir oturuyordum ve sıkılmaya başlamıştım bile. Telefona da bakamıyordum şarjı bitmişti. Üzerimde bana ne olacak paniği giderek azalıyordu çünkü kendimde hiçbir değişikliğe rastlamamıştım. Yaranın yaratık tarafından olduğu çok barizdi ama neden kendimde en ufak bir farklılık yoktu anlayamıyordum.

Burda geçirdiğim saatlerde kafamdan kendime bahaneler bulup durmuştum. Mesela kanıma karışmamış olabilirdi. Ya da küçük bir ihtimal yaranın sebebi yaratık olmayabilirdi. Yok bu hiç olamazdı, bacağımdakinin üstüme çullanan yaratık tarafından yapıldığından çok emindim. Ama burda neden bana bir şey olmuyor sorusuna yanıt bulamıyordum.

Solumdan duyduğum cam tıklanma sesi ile daldığım yerden bakışlarımı çekip elindekiyle kapıyı açarak içeri giren Miray'ı gördüm. Emir ve Miray sık sık beni kontrole gelmişlerdi. Hatta emir ilk 1 saat nerdeyse hiç ayrılmamıştı. Bakışlarımı çekmediğim Miray elinde tuttuğu ilkyardım çantasını kucağına alarak yanıma oturmuştu.

"Hiç bana öyle bakma canavar olsan çoktan olurdun yaralarına bakılması lazım." Gitmesini söyleyeceğim an laflarıyla beni susturmuştu. Yeşilleri dışında gözleri neredeyse kıpkırmızı olmuştu. Az önce düşüncelerden düşüncelere dalıyordum ve ne yapacağımı bilemeden oturuyordum. Şimdi ise Mirayın ağlamaktan şişmiş gözleri yüzünden canım acıyordu.

Miraya olan bu açık tarafım hakkında bir türlü yorum yapamıyordum. Sanki sonuç belliydi ama ben anlamak istemiyordum. Halim zaten ortadaydı ben sadece erteliyordum.

Elimi çenesine doğru yaslayıp başparmağımla yanağını okşadım. Zaten hareketlerimi veya sonuçlarını düşünecek durumu çoktan geçmiştim. Elimi yasladığım an gözlerini kapatarak kafasını omzuma yaslamıştı.

"Yaratık olursan bile beni hatırlarsın değil mi?" Boğuk çıkan sesindeki tınıdan ağladığını anlamıştım. Kafasını kaldırıp ellerimle dolan gözlerini sildim. Şuan o kadar öpmek istiyordum ki...

"Hafızam silinse de seni hatırlarım." Ağlaması hoşuma gitmediği için gülümseyerek söylemiştim. Dediğime tebessüm etmeye başladığında kendimi daha fazla tutamayarak uzanıp geldiğinden beri gözlerimi ayırmadığım dudaklarına hızlıca dudaklarımı değdirdim. İfadesine bakmak için anında geri çekildiğimde şaşırmış gözleri ile bana bakıyordu.

Yüzünü gördüğümde bugün ilk defa içten bir gülüş kaplamıştı yüzümü. "Yaralarına bakmadık daha." Hızlıca ilk yardım çantasını açıp içini karıştırmaya başlayınca utanmış haline daha da gülmeye başladım.

"Gülme Doğa." Giderek kızarıyordu ve benim öpme isteğim daha da artıyordu. Kendimi frenlemek için geriye doğru yaslanarak bakışlarımın yönünü değiştirdim. Elinde tuttuğu şeylere baktığımda kafamı ona doğru yaklaştırdım.

"Kafanı arkaya yasla." Utandığı için hâla kısık olan sesiyle konuştuğunda ikiletmeden çenemi yukarı doğru kaldırmıştım. Bastırdığı pamuktan sonra hissettiğim sızıyla beraber üflemeleri sayesinde yanma hissi çabuk geçmişti.

Ardından iyice tenizlemiş ve havayla temasa girmesin diye bant takmıştı. Sonrasında ayağıma da bakmak istediğini söyleyince dizine doğru ayağımı uzatmıştım.

Paçamı yukarı sıvadığımda önce biraz bakınmış ve adını bilmediğim şeylerle yarayı üstten hafifçe temizlemişti. Çeneme taktığından farklı türde bir bantı bacağıma yapıştırdığında ayağımı üstünden çekerek "teşekkür ederim." dedim. Aramızda sürekli yara temizleme ve teşekkür döngüsü oluyordu.

"Önemli değil sadece dikkat et bir daha yaralanırsan çok ciddiyim bir tane de ben ekleyeceğim." Malzemeleri çantaya koyarken dedikerine gülüyordum ama Mirayın aniden yanağımı öpmesi ile donmuştum.

Ona doğru döndüğümde az önceki utanmış ifadesi ile "Ne var? Sen de beni öptün." demişti. Sonra ise "Neyse yaralarına dikkat et ben yine gelirim." diyerek resmen yanımdan kaçmıştı. Kapıyı kapattığında tuttuğumu farkettiğim nefesimi vererek vücuduma yardımcı oldum.

Kalbimin atışını kulaklarımla duyabiliyordum resmen. Elimle göğsümü bastırarak bu sefer derin bir nefes aldım. İlk defa böyle şeyler hissediyordum ve kesinlikle şikayetçi değildim.

Ve umarım yaratığa falan dönüşmezdim çünkü şuan aklımda sadece Mirayı daha fazla öpmek vardı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Cok oynastiniz yeter dedim hallettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cok oynastiniz yeter dedim hallettim

ESCAPE  |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin