6. Bölüm "İhtiyacım"

7 4 0
                                    

SELAMMMLAR HEPİNİZE!

UZUN ZAMANDIR ATMAMIŞTIM, VE SIRADA YENİ BÖLÜMÜMÜZ ♥

İYİ OKUMALAR!
___________________________________________

B Ö L Ü M  6
“İHTİYACIM”

Ses yoktu.
Belki de affetmek istemiyordu. Ya da kararsız kalmıştı. Ne bir mesaj vardı ne de bir şey. Attığım storyleri görüyordu, fakat ona rağmen hiç bir mesaj atmamıştı. Affetmesini beklemekten başka çarem yoktu, çünkü daha fazla üstüne gidersem kaybetmekten korktuğum tek arkadaşımdı o benim...Başak.

Bomboş bir sabaha uyandım. Heyecanla telefonumu elime alıp sosyal medyaya girdim. Başak’tan hâlâ bir mesaj yoktu. Başak olmadığı zamanlarda ınstagrama girmek istemiyordum. Telefonumu çekmecenin üstüne koydum ve yavaşça kalkıp mutfağa gittim. Kendime yiyecek bir şeyler hazırlayıp masada yemeye başladım.

“Ohh! Eylül Hanım maşallah!” diye girdi mutfağa abim. “Kızım insan biraz ailesini düşünür, sen niye böyle bir kız oldun!” dedi sitemle.

“Abi ne yaptım yine? Sadece midem kazındı bir şeyler atıştırıyorum!”

“Ben de diyorum ki biraz bizi de düşünsen! Kalkıp kahvaltıyı hazırlayabilirdin. Sonra da hep beraber yerdik. Ama sen sadece kendini düşün!”

“Abi gider misin başımdan? Karnın mı kazındı, çıkarırsın dolaptan zeytin peynir yersin! Bulaşma artık bana!”

Abinle doğru konuş!” diye sesini yükseltti bir anda.

“Ehh!” dedi eve gelen annemin sesi. “Ne bağırıyorsunuz yine!” diye bağırdı başını tutarak. “Sevgili kızın önce kendi karnını doyuruyor!” dedi abim, anneme dönerek.

“Ya bir şey yapmadım, sadece bir peynir yedim!” dedim çaresizce hissederek. “Tamam oğlum ben sana hazırlarım. Eylül, kalk sen de zıkkımlandıysan!” diye bağırdı annem, kolumdan tutup sandalyeden kaldırarak. Gözlerim titremeye başladığını hissedince anladım ki birazdan ağlayacaktım. Abim pis pis annemin arkasından bana bakıp sırıtsa da kendimi odaya attım. Ablam uyanmış suratıma boş boş bakıyordu. Yastığı kucağıma alıp gözümdeki yaşları yastığa bastırdım.

“Çocuk gibi ağla şimdi!” dedi ablam. Başımı yastıktan kaldırıp ablama baktım. Bana iğrenir gibi bakıyordu. “Ne var! Bana orada neler dediler senin haberin var mı?” dedim gözyaşlarımı silerek. “Evet var, ve haklılar. Çok fazla açsın Eylül. Yani bir bekle hep beraber yiyelim değil mi? Kendini düşünmekten başka bir şey bilmiyorsun ki sen.” dedi.

“Sen de mi abla!” dedim gözümden tekrar yaş akarak. “Ne ben de mi? Doğruyu söylüyoruz!” dedi. Başımı salladım ve yastığıma sarılıp uyumaya çalıştım. Annem, abim ve ablam söylenmeye devam ederken sesler bir süre sonra kesilmişti.

...
“Geleceğim sana.” dedi arkamdan gelen bir ses. Etrafım karanlıktı, sadece arkamdan ışık geliyordu. Işığın ve sesin olduğu tarafa döndüm. Kimse yoktu, sadece bir ışık. “Kimsin!” dedim bağırarak. “Geleceğim sana Eylül, geleceğim.” bu Başak’ın sesiydi. “Başak, neredesin!” diye bağırdım ışığa doğru. “Geleceğim Eylül, sabret.” dedi tekrardan. Işık bir anda söndü ve her yer kapkaranlık oldu. Ve koşmaya başladım, ışık çok uzaktaydı. Ama ben durmadan koşuyordum. Ne olursa olsun o ışığa ihtiyacım vardı...

Defalarca uyanıp geri uyudum. Bir günümü uyuyarak geçirmiştim, ama ihtiyacım olan kişi Başak ve şuan da o yoktu. Saatlerce uyuduktan sonra akşam yemeği için salona girmiştim. Herkes yemek yiyordu, ama hiç biri beni uyandırıp sofraya çağırmamıştı.

“Uyandı mı prenses!” dedi babam, bana bakıp gülümseyerek. Babama bakıp gülümsedim ve yanına oturmaya çalışınca abim engel oldu. “Abi çekilir misin?” diye sordum yorgun çıkan bir sesle. “Sen yemişsindir Eylül, hadi odana!” annem ve ablam bir anda gülmeye başladı. Dudaklarımı birbirine bastırıp zor tuttum kendimi. Babam sofradan kalkıp koltuğun kenarının yanından bir poşet çıkarıp bana uzattı. “Baba bu ne?” diye sordum poşeti elinden alarak.

“Hukuk istiyorsun ya kızım, onun için bir kaç kitap aldım. Boş zamanlarında okursun.” gülümsedim.

“Teşekkür ederim babacığım.” dedim gülümseyerek ve kitaplarımı incelemeye başladım. Annem ve abim kahkaha atmaya başladı. Başımı çevirip yüzlerine baktım.

“Baba bu kendini düşünüyor sadece, milleti mi düşünecek?” dedi abim gülerek.

“Çok haklısın oğlum, bu kızdan ne hayır gelir!” dedi annem, yüzüme iğrenircesine bakarak.

“Sürekli telefonla oynayıp duruyor zaten, hukuk mu düşünecek?” dedi abim.

“Aynen öyle!” dedi annem.

Dayanamadım ve bağırmaya başladım. Sesimi sadece evdekilere değil tüm dünyaya duyurmak istedim. Annem en sonda sinirlendi ve ayağa kalkıp yüzüme sert bir tokat attı. “Aptal! Odana git hemen! Gelmiş aptal aptal bağırıyor, defol!” diye bağırdı ve ittirdi. Babama baktığım sırada asla bana bakmıyor televizyon izlemeye devam etmişti.

Zoruma gitti. Hiç bir şey dememesi.

Koşarak odama geçtim ve kapıyı kitleyip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Günümü zehir etmişlerdi, bana iyi gelen hiç bir şey yoktu. Dışarıdan gelen gök gürültüsü ile kulaklarımı kapattım. En büyük korkularımdan bir taneysiydi, gök gürültüsü. Her şey üst üste gelmişti ve dayanacak hiç bir gücüm kalmamıştı. Ta ki o bildirim sesine kadar...

Telefonumu elime aldım ve bir yandan korku bir yandan heyecanla ınstagrama girdim. Ve beklediğim an gelmişti, Başak yazmıştı! İhtiyacım olan da buydu!

“Seni beklettiğim için üzgünüm, söylediğin herşeyde haklıydın. Biliyorum saat çok geç ve sen belkide uyudun ama bunların hepsini yarın sabah çözeceğimize eminim

*kardeşim*

İyi geceler seni çok seviyorum.”

Kardeşim. Kardeşi miydim onun artık? Telefona bakıp daha çok gülümsedim, ve telefona sıkıca sarılıp ağlamaya devam ettim. Sonra bir ses duydum.
“Geleceğim sana Eylül, geleceğim...”
___________________________________________

Nasıl buldunuz bölümümüzü?

Yorumlarda belirtiniz lütfen ★

Milyonlarca kalp ❤️

Instagram: melosunhikayesi


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: 6 days ago ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mesafelerin MucizesiWhere stories live. Discover now