-İçimdeki Şeytan-

19 1 4
                                    

'Öldür. Kurtul ondan. Onun yalanlarını dinlemek zorunda değilsin.' Ses kafamın içinde yankılanıp durmaya devam etti. Sürekli ve sürekli ondan ne kadar nefret ediyor olduğumu bana tekrar ediyordu ve ondan kurtulmam için baskı yapıyordu. Bu sırada Jeff bana anlamsız bakışlar atmaya başladı ve ağaç eve bütünüyle tırmandı. 'Yanına yaklaşmasına izin mi vereceksin?!' Kes sesini. 'Annenin katiliyle ağaç evinde hiç bir şey olmamış gibi oturuyor musun?' Ses birden gülmeye başladı. Sesi çok rahatsız ediciydi. Gözlerimi kapatıp ellerimi sertçe kulaklarıma bastırdım ve sesin susmasını umdum. Jeff'in ağaç evin tahtaları üzerinde bir yerlere yürümesinin sesi kulaklarımı gıcırdattı. 'Bir katilden daha berbat şey nedir bilir misin Noah?' Başımı iki yana salladım.

'Bu katille iş birliği yapanlardır. Onu koruyanlar ve nefes almaya devam etmesine sebep olanlar. Sen babandan bile betersin. Annenin intikamı için hiç bir şey yapmıyorsun.' Ses gün geçtikçe daha da konuşmaya ve şekillenmeye başlamıştı ama bu. Bu son raddeydi. Hiç bu kadar anlaşılır ve uzun cümleler kurmamıştı. Beynimi karıncanlandırıyordu. Başımı sertçe iki yana salladım ve ayağa kalktım. Gözlerim halen sıkıca kapalıydı. "KAPA ÇENENİ!" Sertçe bağırdım.

-"Noah?" Jeff'in rahatsız edici sesi birden odağımı ona döndürmeme sebep oldu. Ona doğru döndüm ve gözlerim mümkün olduğunca açıktı. Bakışlarımda öfke okunuyordu. "Sesler mi duyuyorsun..?" Ona doğru bir kaç adım atıp tişörtünden tuttum ve sertçe çekeledim. Sonra bir elimle başımı, tam beynimin olduğu yeri gösterip konuşmaya başladım.

-"Sence bu siktiğimin beyni normal bir insanmışım gibi davranabilir mi bana?! Bana oyunlar oynuyor. İstemediğim şeyleri yapmanın ne kadar kolay olacağından bahsedip duruyor. Aklımı kaybediyorum. İğrenç DNA'n kanımda dolanıyor. Bu pislik kanımdan geliyor. Senin PİS KANINDAN!" Onu sertçe ittirdim, bir anlık dengesini kaybetmiş gibi görünse de hemen toparlandı. "Bu senin suçun. Hepsi senin suçun." Gülümsedi.

-"Öldür. Kurtul ondan." Ufak bir kahkaha attı. Sonra derin bir nefes aldı ve başını kaldırıp gözlerini bana dikti. "Onları ilk duyduğum zamanı hatırlıyorum." Yüzüne doğru bir yumruk savurmaya yeltendim. Yumruğumu havada yakaladı ve sözüne devam etti. Bir şey olmamış gibi konuşması beni iğrendiriyordu. "Oldukça iyi başa çıkıyor gibisin, etkilendim."

-"Alay mı ediyorsun piç?!" Sesim çığlık ve tıslama arasında çıkmıştı. Ondan ne kadar iğrendiğim sesime yansımıştı. "Gerçekten berbatsın!" Sertçe kolumu bıraktı ve olduğu yere bağdaş kurarak oturdu.

-"Hayır Noah. Sadece o sesleri senin de duyuyor olman beni geçmişe götürdü. Ah..." Derin bir iç çekti ve başını tavana doğru kaldırdı. Elleri cebine uzandı ve bir paket sigara çıkardı, beceriksizce bir tane yakarak dudakları arasına koydu. Dumanı tavanıma üflerken bana baktı. "Bir tane ister miydin?"

-"Ağaç evimi kirletiyorsun. Pis sigaranı istemiyorum."

-"Kafanı yatıştırmana biraz da olsa yardımcı olur." Paketi bana doğru uzatıp yere koydu ve gözleri ağaç evin kapısından görünen ağaçlara takıldı. Sessizce dışarıyı izlemeye başladı. Benden bir şeyler bekliyordu. Paketten bir sigara almamı ya da paketi reddetmemi. 'Onunla arkadaş mı olacaksın...' Ses yeniden kulaklarımda yankılanmaya başladı. Kes artık. Sus. Pakete uzanıp bir sigara aldım ve ağaç evin zeminindeki oynak bir tahtayı yavaşça kaydırdım.

Buraya zor zamanlar için her zaman bir kaç bira bırakırdım. Eğer şimdi değilse ne zaman için saklıyordum ki bunları? İki tane çıkartıp tahta zeminin üzerine dikkatlice yerleştirdim. Bakışları üzerime döndü. Ancak bir şey demeden sadece hafifçe sırıttı. Onun için bıraktığım biraya doğru elini atıp sertçe açtı ve kafasına dikti.

Killer Love: Will You Kill MeWhere stories live. Discover now