#han jisung
yarındı o büyük gün. yarındı minho'nun sevgilim olduğu gün. yarın o güzel günden 365 gün geçmiş olacak, ve tekrar yaşanacak.
ben bu yağmurlu havada, ellerim ceplerimde işten çıkmıştım. hafif mide bulantısı ve kafamdan çıkmayan minho işin cabası.
eve vardığımda kapıyı açtım, içeri girdim. güzel bir yemek kokusu vardı. gülümsedim, bu his harikaydı. "minho!"
seslendiğimde ses yoktu, duymamıştır diye tekrar seslendim.
"bebeğim!"
bu sefer banyo kapısı açıldı, ben arkamdaki giriş kapısını kapattım. üzerinde sadece göğsünü ve kalçasını kapatan havlusuyla ıslak bir minho karşıladı beni.
"sevgilim, şey... yemek yaparken biraz yoruldum da ve sıcak oldu. ben de duşa girmek istedim." gülümsedim. minik bir bebek gibi açıklıyordu her şeyi.
"buraya gel güzelim, seni özledim."
"aşkım, ıslağım ama." saçlarını karıştırarak söylemişti. ona yaklaştım ve beline sarıldım, havluyu biraz açıp kalçasını okşadım.
"ben de ıslağım bebeğim, sorun yok." minho kıkırdadı, ilgiye aşık birisi.
"güzel yemek kokusu alıyorum." dudaklaırna öpücüklerimi bıraktım. "benim minik aşçım bana güzel yemekler yapmış." minho boynuma sarıldı, ben onu kaldırıp kucağıma aldım. odasına,
hayır.
odamıza ilerledim. onu yatağımıza bıraktım ve camları, perdeleri kapattım. minho için kıyafetler çıkardım o sırada esniyordu.
"üstünü giyin güzelim, yemek yiyip uyuruz." fikrim ona güzel gelmiş olacak ki güzel gülümsemesini bahşetti bana.
ardından kendi kıyafetlerimi giydim, temiz hissediyordum. minho mutfakta masayı hazırlıyordu, yanına gidip arkasından sarıldım.
"jisung?"
"jisung konusunda sana ne demiştim minho, ne demiştim sevgilim?"
telaş yaptı. "ben, özür dilerim aşkım." kendime çevirdim, güzelce öptüm dudaklarını.
"bir daha uyarmak istemiyorum güzelim." hızlıca başını salladı, akıllı oğlum.
yemekler masaya konmuş, karnımızı doyurmuştuk. kabul, minho pek güzel yemek yapamazdı fakat kötü değildi yemekler. "eline sağlık sevgilim, yemekler oldukça güzeldi."
minho mutlu olmuştu. "beğenmene sevindim aşkım!"
gülümseyip masayı toplamasına yardım ettim, salona geçtik. ben koltukta oturuyordum, o da kucağıma yerleşmişti. "tüm gece böyle kalabilirim."
"kalabilirsin minho, yarın işe gitmiyorum."
"gerçekten mi, gitmeyecek misin?"
"evet, gitmeyeceğim. beraber takılırız."
"olur!"
ellerim tshirtünü çekiştirirken ayağa kalktım, yatak odamıza ilerliyordum. kapıyı ayağımla ittim, ve güzeller güzelimi yatağına yerleştirdim.
"uzun süredir beraberiz..."
kelimeler ağzımdan dökülürken, dudaklarım boynunu gıdıklıyordu.
#lee minho
"uzun süredir beraberiz..."
jisung konuştuğunda üstümde yerini almıştı, dudakları boynumdaydı. "ve ben düşündüm ki, artık tamamen birbirimizin olmalıyız."
göğsüm kasıldı, titredim. elim omzunu buldu. "eğer istiyorsan, jisung, sevgilim."
"istiyorum." istiyordu, içimde olmak istiyordu. kusmak üzereyim, heyecandan.
"minho, ondan önce biraz beklemelisin." ayağa kalktı, odadan çıktı. bekledim.
biraz daha bekledim, sonunda içeri girdi. elinde kemeri vardı. "onunla ne yapacaksın?"
"yapacağım seks basit bir şey olmayacak minho."
bana yaklaştı, ellerimi kemerle bağladı. "biraz canım yanıyor."
"o acı zevke dönüşecek bebeğim, emin ol." yavaşça beni soydu, kendi soyundu.
sabah saat kaçtı bilmiyorum, sabaha dek canımın yandığını söylesem de beni dinlememişti. berbat hissediyorum.
aklım bulanıktı, sanki bir şeyler yanlış gibiydi. saat sabaha doğru kaç bilmiyorum, jisung yanımda belime sarılmış uyuyordu. bir şeyler kötü hissettiriyor.
baş ağrısı, kalça ağrısı şu an ikisi bedenime nüfuz etmişti. uyumak istiyorum. gözlerimi kapattığım an jisung'un davranışları aklıma geliyor.
şu an bile, gitmemden korkarcasına belime sarılmıştı. sabahın olmasını bu kadar dilememiştim.
yarın birinci yıldönümümüzdü, hediyem bile yok.
________
ben daniel.
bu bölümü Murat Boz - Janti dinleyerek yazdım. bilgilendirme yapmak istedim, bu arada Rauf & Faik Vechera dinleyin. bölüm şarkısı o zaten. akşama doğru yeni bölüm gelecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i killed someone for u,, minsung
Fanfictionsenin için birini öldürseydim, beni sevmeye devam eder miydin sevgilim?