Chapter One

2.5K 156 36
                                    

Kim Jongin'in oldukça eğlenceli bir hayatı vardı. Hatta o kadar eğlenceliydi ki her gün işe gidip gelmekten sıkılmıyordu, mükemmeldi.

Hafif esen rüzgar usul usul saçlarını okşarken ellerini pantolonunun ceplerine soktu ve borsaya doğru yürümeye devam etti. Normalde taksiyle gelmesi gerekiyordu fakat trafik olduğu -ve geç kaldığı- için taksiden inip yarı yolu yürüme kararı almıştı.

Martı sesleri kulaklarını doldururken denizden gelen yoğun tuz kokusu onu gülümsetti. Ara sokakların birinden geçti, altı katlı borsa binasının önüne çıktığında derin bir nefes alıp aklındakileri şöyle bir gözden geçirdi. Büyük ihtimalle tüm gün sağdan sola koşturacaktı, bacakları ağrıyacaktı ve patronu ona izin vermek yerine ona iki saat daha mesai saati bindirecekti. Yani, diğer insanların yaptıkları bunlardı, değil mi ? Tek anormal olan o olmamalıydı.

Bu kadar acımasız bir patrona sahip olduğu için çok şanssızdı. Yani değiştirebilmek gibi bir seçenek olsaydı hemen denerdi, o kadına katlanmak gerçekten zordu. Evet patronu bir kadındı ve her gün ofisinde başka bir adamla görünüyordu, erkek olanlar çekilebilir oluyordu belki ama kadınlar hiç çekilemezdi. Onun için elbise alışverişi bile yapmıştı ama o kadının tek söylediği Aferin olmuştu.

Jongin kadını oracıkta boğmak istemişse de işini tehlikeye atamazdı.

Güvenlik görevlilerine eliyle selam verdikten sonra içeri girdi, danışmadaki insanlara da samimi bir biçimde gülümsedi. Bu sakin yürüyüşü asansörün kapılarının neredeyse kapanmak üzere olduğunu gördüğü anda son buldu ve canı pahasına koşup kalabalığı yardı ve içeri girdi.

Üçüncü katın düğmesine bastığında yanındaki adamın ona tuhaf tuhaf baktığını fark etti, ne yani, kendisi hiç mi asansöre yetişmek için koşmamıştı ? Ceketinin yakalarını düzeltti, adamın bakışlarını da görmezden geldi.

"Bayan Choi'nin en önemli çalışanısın. Geç kalsan da seni kovmayacaktır."

Adam konuştuğunda Jongin'in gözleri iki karış açılmış, dili tutulmuştu. Birincisi, o adam onu nereden tanıyordu, ikincisi, Bayan Choi'yi nereden tanıyordu, üçüncüsü, kimdi bu adam ?!

Çok geçmeden asansör durdu ve ding sesiyle kapı açıldı, yabancı asansörden ayrıldı; arkasında şaşkına dönmüş bir Jongin bırakarak.

"Sen de kimin nesisin ya ?"

Şaşırması doğaldı, her gün böyle şeylerle karşılaşmıyordu sonuçta. Patronunun odasının olduğu katta durdu asansör, Jongin birkaç saniye durdu önce, dışarıya adım dahi atmadı. Ancak daha sonra zaten yeterince geç kaldığını ve daha fazla geç kalırsa kovulacağını hatırlayınca hızla asansörü terk etti.

Azar işitmemek için içinden bir sürü dua ediyordu.

Kapıya vurdu ve nazik bir ses onu içeri davet ettiğinde derin bir nefes alıp içeri girdi.

"Bayan Choi."

"Seni dinliyorum." Kadın bir yandan elindeki kağıtlarla uğraşırken diğer yandan bilgisayarının monitörüne bakıyordu.

"Geç kaldığım için üzgünüm."

''Ne ? Üzgün müsün ? Neden ki ?'' Hazır ol. Bittin sen.

Yutkundu, kesin kovulmuştu. Ah, nasıl iş bulacaktı şimdi ?

"Üzgün olmanı gerektirecek bir şey yok Jongin. Şu evrakları al ve aşağıda bekle, zırhlı gelecek."

"Ne- ah peki Bayan Choi.''

Jongin kağıtları alıp odadan çıktığında iş yerinde olduğunu tamamen unutup arkadaş ortamı arasında büyük bir üne sahip olan mutluluk dansını yaptı. Patronun bugün keyfi yerinde diye düşündü, lâkin aksine, hiç de değildi. Sadece Jongin onun en iyi çalışanıydı ve geç bile kalsa onu affedebilirdi.

"Güzel dans ediyorsun ufaklık."

"Yine mi sen ?" Diyebilmeyi çok isterdi ama yerinde zıplayacak kadar korktuğundan bir şey söyleyememişti.

Adam gülümseyerek Jongin'in patronunun odasına girdi ve kapıyı kapattı. Ardından gelen kilitlenme sesini de gayet iyi duymuştu.

"Sevgililerinden biridir herhalde." diye düşündü ve umursamadı.

Ama o adamın hayatını değiştireceğinden haberi yoktu.

GOLDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin