41>

2K 219 72
                                    

Öncelikle arkadaşla buraya kota koyuyorum dolmadıgı sürece bu sefer bölüm atmiyacağim

Bunlar size göre az gelebilir ama 590 kişiden 79 kişi oy vermesi açıkçası hiç hoşuma gitmedi veya
953 kişiden sadace 90 kişi vermesi

Bunlar size göre az gelebilir ama 590 kişiden 79 kişi oy vermesi açıkçası hiç hoşuma gitmedi veya 953 kişiden sadace 90 kişi vermesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beni de anlayın sürekli bölüm atıyorum sürekli aktif olarak kısada olsa bölüm atıyorum

Kota 150 vote 100 yorum

Bu bile az emin olun sizleri seviyorum 💋

Hemen sedyeyi açtık, çıkan kişi ile gözlerim kararmıştı. İlk çıkan kişi Gökalp'in timinden olan Attila'ydı... Kalbim fazlaca ağrıyordu...

Yanında Emre kolundan vurulmuş bir şekilde oturuyordu bakamadı bana diğer ambulansın kapısına koymuştum hastayı götürdüklerinde...

Kapı açılınca yüzü gözü kan içinde kalmış Gökalp vardı karşımda... Karnından vurulmuştu, yüzü kandan görülmüyordu.

"Gökalp!" Dedim sedyeye alınınca elini tuttum bilinci açıktı elimi sıktı gücü yoktu ama bunu yapabildi.

Koşarak içeri girdik gözlerimden tutamadığım yaşlar akıyordu...

"Bırakma beni sevgilim!" Dedim ameliyathaneye gidene kadar elini tuttum. "Gözlerini kapatma açık tut. Kapatma gözlerini..." Dedim Allah bilir kaç saattir dayanıyordu.

Ameliyathaneye girince durdum. İçeri doktorlar girmişti ben de girmek istedim yardımcı hemşire olarak ama izin verilmedi. Hastanın yakını olduğum için.

Bende koşarak Emre'nin yanına gittim burada kalmak istiyordum ama Emre'ye de bakmam lazımdı.

Pansuman odasına koştum.

"Emre!"

"Sakin ol Asral" dedi

"Çok mu acıyor" dedim yanına giderek, hayır anlamında kafasını salladı. Çok yorgun görünüyordu, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum bense.

"Ağlama"

"Gökalp... Emre-"

"İyileşecek" dedi Mert Tuana yapıyordu pansumanı "Ben burdayım" dedi yatıştırıcı ses tonu ile...

"Olmaz sen burada kalma git" dedim

"Kardeşimi yalnız mı bırakayım" dedi haklıydı ama Oğlu karısı bekliyordu. Hem yorgundu da zaten ben burdaydım

"Olmaz Teoman seni bekliyor"

"Teoman?"

"Evet eve git de gör." Dedim hıçkırıklarımın arasında "Ben burdayım zaten"

"Ol-"

"Olur." Diyip odadan çıktım

Koşarak Ameliyathanenin kapısını önüne geldim şimdi de. Bir sürü asker vardı Yusuf Albay'da burdaydı.

Mehmet ayağa kalktı ardından Yağız, Mesut, Özkan, Öztürk'te teker teker kalmıştı çoğunun gözünden uyku akıyordu ama yine de bekliyorlardı...

Mehmet'in de yüzü gözü morarmıştı dudağı gözü patlamıştı.

"Yenge..." Dedi Mehmet "Gel otur" diyip yanıma geldi beni sandalyeye doğru götürdü kendime değildim İki asker vurulmuştu İkisi de şuan ameliyata idi...

Attila bildiğim kadarıyla kolundan ve bacağından vurulmuştu. Kurşun derine inmemişti.

****

"Yenge çay getireyim ister misin?" Dedi Özkan, kıpırdamıyordum saatlerdir.

Tam 6 saat olmuştu Attila'nin ameliyatı iyi geçmişti ve normal odaya almışlardı bile, ama Gökalp'ten hâlâ bir haber yoktu...

"İstemiyorum" dedim

"Peki yenge zorlamayacağım"

"Merak etme yenge Gökalp komutanım sağlam adamdır bir şey olmaz ona dağ gibidir." Dedi Öztürk

Yağız ile Mesut da onayladı.

"İnşallah"

"Yenge bari bir şeyler ye, zar zorda olsa tıka ağzına düşüp kalacaksın bir yerde" dedi Mehmet "Sonra komutanım kızar" diyince tebessüm ettim. Düşündüm bana kızdığını...

Doktor ameliyattan çıktı...

Hemen ayaga kalktım...

"Durumu ne doktor bey" dedi Albay

"Kurşunu çıkartık fakat çok derine indiği için zor oldu, durumu stabil" dedi "Yoğun bakıma alacağız şimdi, umarım geçmiş olur" diyip gitti

Sol gözümden tekrar yaş geldi, beni bırakamazdı o...

Alaca'ya da Elif teyzeye de haber vermemiştik korkmasınlar diye

Bölüm sonu

Kotayı doldurmayı unutmayın sizleri seviyorum 💋💋💋

Kimsiniz?/Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin