İlk Bölüm

47 5 2
                                    

~ Multimedia Beste ~

Yıllardır beklediğim an geldi . Hazırım . Artık babamın intikamını almak için hazırım. Yılların zorluklarını bugüne kavuşmanın hayaliyle yenmeye çalıştım. Başta Mehmet KARAHANLI olmak üzere o davada yer alan herkesin acılar içinde kıvranışını görmeden rahat yüzü yok bana ! Film başlıyor ...

Besteee..

Emre'nin sesiyle gözlerimi araladım.

- Ne var Emre

- Bugün günlerden intikam kalk hadi . Ne yapıyoruz ?

- Bu benim intikamım Emre sen karışmıyorsun

- Hadi hadi çok konuşma kalk

Oflayarak doğruldum yataktan beni sinir ediyordu bu intikam meselesine onu karıştıramazdım ben bu intikam için yaşıyordum kaybedicek hiçbir şeyim yoktu bir canım vardı onuda ortaya koydum zaten ama Emre için hayat devam ediyordu . Zaten neden yanımda olmak istiyor onu bile anlamış değilim .

Siyah pantolan beyaz salaş bir tişört siyah ceket gayet iyi olmuştu . Hızla saçımıda basit bir topuz yaptım .

- Gerçekten işe böyle mi gidiceksin

- Evet nesi var ?

- Baya bir fazlası var canım şirketteki kızları görmedin heralde ?

- O adamın oğlunun ayak işlerini yapıcak olmak yeterince kötüyken o iğrenç kıyafetlerden giyemem Emre .

- Tamam sen bilirsin güzellik

Mehmet Karahanlı'nın bir ay önce geçirdiği kalp krizinden dolayı işlerin başına oğlu Vuslat Karahanlı geçmişti . Bu olaydan dolayı planlarım değişmiş ve onların içine sızmak için oğlunun sekreteri olmak zorunda kalmıştım . Aldığım ajan eğitimi sayesinde kendimi işe aldıracak geçmişi hazırlamak zor olmamıştı.

Vuslat Karahanlı'nın sekreterini işten çıkarmak için Emre'den yardım istemek zorunda kalmıştım . Intikam almak için hiç kimse ye acımıycaktım ama suçsuz insanları da ezip geçemezdim. O kızın hiç bir suçu yokken işinden olmasını istemediğim için Emreden şirketinde ona daha iyi bir pozisyon ayarlamasını istedim ve herşeyi anlatmak zorunda kaldım.

Karahanlı Teknolojide ilk iş günüm. Eski sekreterden öğrendiğim bilgiler doğrultusunda sütsüz bir kahve hazırlayıp Vuslat'ın odasına doğru ilerledim. Kapıyı bir kez tıklatıp içeri girdim. Bu adamda farklı bir şeyler vardı çok yakışıklıydı aynı zamanda sert ve karanlık duruyordu. Kahveyi bırakmak üzere masaya doğru ilerledim Allah kahretsin şuanda yapmam gereken en son şeyi yaptım ve Vuslat'ın üzerine kahveyi döktüm. Adamın sert bakışları üzerimdeydi ne yapıcağımı şaşırdım.

- Ben .. Şey ben gerçekten .. Bakın özür dilerim bir anda oldu .

Derin bir nefes aldı. Çenesini sıkıyordu.
- Tamam çıkk...

Sesi epey yüksek çıkmıştı. Hiçbir şey söylemeden çıktım. Normal şartlarda olsa biliyorum ben ama şuan kovulmayı göze alamazdım.

Bir saat kadar bugünü ve sonraki günlerde yapılacakları düzene soktuktan sonra yarım saat sonraki toplantıyı hatırlatmak üzere Vuslat'ın odasına geldim . Üzerini değiştirmişti diğer takım elbiseye oranla bu daha çok yakışmıştı.

Bir siyah takım elbisenin içinde ne kadar kusursuz durulur sorusuna cevaptı adeta . Üzerindeki tek renk mavi gözleriydi. Gerçekten kusurs..
Ne diyorum ben baş düşmanımın oğlunu beğenmek kusursuz bulmakta neyin nesi şimdi. Onların kusurları yaşadıkları hayat , yaşadıkları bu hayat onlarca insanın kanı üzerine kurulu ne kusursuzluğundan bahsediyorum ben !

Ne var ? Sesiyle irkildim. İçimdeki Karahanlılara olan nefreti bastırarak Şey Vuslat Bey yarım saat sonra Grand otelde bi toplantınız var ve şimdi cıkmazsanız geç kalabilirsiniz dedim . Agzından mırıltı şeklinde bi kahretsin sözcüğü duydum . Çıkıyoruz dedi ve hızla yürümeye başladı . O adım atıyordu ben resmen koşuyordum. Kapıda duran son model bir mercedesin kapısını açtı ve bindi bakışlarını bana çevirdi. Ben ise öne mi geçsem arkayamı kararsızlığını yaşıyordum. Eğildi ve ön kapıyı açtı Geç dedi sinirli bi sesle .

Otele gelene kadar tek kelime konuşmamıştık. Toplantı için neden bu dağın başındaki oteli seçmişlerdi ki. Iki saat süren toplantı boyunca gerçekten sıkılmıştım ve Vuslat'ın bu işte ne kadar iyi olduğunu anlamıştım. Toplantıdan çıktıktan sonra arabaya geçtik.

- Ev adresin dedi düz bir sesle .
- Ağzımdan kaçan bir hıhh sesine engel olamadım.
- Ev adresini söyle .
Anlamayan gözlerle ona baktığımda sabır dilercesine bir nefes aldı
- Şirkete gitmiyorum bu yüzden seninde gitmene gerek yok ev adresini söyle .
- Gerek yok ben taksiyle giderim dedim nezaketen
- Iyi in o zaman dedi adam
Nasıl yani gercekten in mi dedi şimdi bu adam bana . Aman Allah ım bu dagbaşında nerden bulucam ben taksiyi .Sadece nezaketen söylemistim ben onu . Hiç birşey demeden indim arabadan . Iner inmez bastı gaza ve gitti . Kaldın mı burda bi başına Beste . Ne yapcaktım şimdi . Otel görevlisine doğru ilerledim ve taksi cagırabilirmisiniz dedim . Ne dese beğenirsiniz buraya taksi gelmezmiş. Ee gelmez gelmez de ben napıcam burda . Emreyi aramak için telefonu elime aldım fakat lanet telefonda çekmiyordu. Başka çarem olmadığından dümdüz ilerlemeye başladım. Sayılıda olsa arabalar gelip geçiyordu fakat hepsi erkek olduğu için otostop çekme cesaretini kendimde bulamadım. Sinirlerim son haddindeydi ne yapcaktım şimdi ben . Ayağımı yere vurdum ve ÖKÜZ ADAM diye bagırdım.

... Tanıdık o ses

Bana mı dedin sen onu ?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 31, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yalnızlık SenfonisiWhere stories live. Discover now