YS/Bölüm 29

472 22 34
                                    

Yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Selam :) umarım bölümü beğenerek okursunuz. Bu bölümü okumadan önce size bir uyarıda bulunmak istiyorum. Ben pazartesi günü İsaranbul'a gideceğim ve bir süre bölüm yazamayabilirim. Ama geldiğimde bölüm yazmayı düşünüyorum. Çok uzun süre olamayacak. Bir hafta falan yazmayacağım sanırım. Bir hafta dayanabilir misiniz? Atılan yorumlar ve oy verenler için binlerce kez teşekkür ederim.:) bu arada kapak değişti sizce güzel olmuş mu? Açıkcası ben çok beğendim. Lütfen kitap hakkında düşündüklerinizi yazın. Eğer utanıyorsanız bana özelden mesaj atabilirisiniz. :)
Ona gülümseyerek baktım. Şelalenin yanına gittik. Barış,nereden çıkardığını hatırlayamadığım, bir örtü serdi yere ve beraber o örtünün üstüne oturduk. Elbisemin eteğimi çekiştirdim ve örtüye oturdum. Ben gülümserler o da bana tatlı bir tebessüm ile bakıyordu. Onun dizlerine başımı yasladım. Saçlarımı hemen okşamaya başladı. Onun yanında huzur buluyordum. Sessizdik. Ama onun sessizliği bile insanı mutlu etmeye yeterdi. Saçlarımla oynarken uyuşmuştum. Elbisenin eteğini biraz daha çekiştirdim. Ona baktım. Gözlerini kapatmıştı. Sanırım o da huzurluydu. Benim gibi. Benim yanımda huzur buluyordu. Bu harika bir şeydi. Erkek arkadaşım benim yanımda huzur duyuyordu. Onunla sonumuzun kötü olmasını istemiyordum. Onunla sonumuzun bir hikayenin sonundan bile güzel olmasını istiyordum. Mutlu son ise çok basit bir cümleydi. Bizim sonumuz mutlu son diyecek ve atlanacak kadar basit bir sonumuz olmamalıydı. Bizim sonumuz hakkında konuşanlar bizim sonumuz için acayip, harika, değişik gibi kelimeler kullanılmalıydı. Ah, ne düşünüyorum ki ben böyle? Biz daha başındaydık. Neden sonunu düşünüyorum ki? Ona tekrar göz ucuyla baktım. Gözleri hala kapalıydı. Çok tatlı göründüğünü biliyor muydu acaba? Gözlerimi ondan ayrırıp yakınımızdaki şelaleye bakamadım. Çünkü o çok güzeldi. Çok tatlıydı. Kendimden emin olduğum zaman konuşmaya başladım.

"Neden buradayız Barış?"

"Seni sevdiğimi kanıtlamak için."

"Ama bunu kanıtlamana gerek yok zaten ben biliyorum."

"Bende biliyorum."Kıkırdadım. Sonra utançlar yüzüne baktım. O da benim yüzüme bakıyordu. Bana yakınlaşmaya başladı. Bende onunla eş zamanda ona yakınlaşmaya başladım. Ne yapacağını biliyordum. İlk öpücüğümü benden alıcaktı. İlk öpücüğümü ona verecektim. Bu en güzel düşünseydi benim için. Yakınlaştıktan sonra durdu. Burnu burnuma değiyordu. Gözlerimi açtım. Bana bakıyordu. Bunu istediğini gözlerinden anlayabiliyordum. Peki neden durmuştu.

"Seni seviyorum"diye fısıldadı. Konuşurken dudakları dudaklarıma bir anlığına değmişti. Bir an titredim ama ona cevap verdim.

"Bende seni"diye ona karşın fısıldadım ve dudaklarıma eğildi. Gözlerimi kapadım. Dudağı dudağıma bir saniye değdikten sonra kendini geri çekti. Ama bu kötü bir şekilde geri çekilmek değildi. Bu şu demekti. Bu senin ilk öpücüğün daha ilerlemeyelim demekti. Ona katılıyordum. Daha fazla ilerlemek istemiyordum. Beni anlamasına sevinmiştim. Az önce yaşadığım şey aklıma gelince gözlerimi açtım. Bana bakıyordu. Utancımdan kendimi onun dizlerini yasladım. Çenemden tutup gözlerini bana sundu. Ona baktım. Beni kaldırdı. Artık ikimizde yan yana oturuyorduk. Bir kolunu omuzuma attı. Sonra yüzümüzü şelaleye döndürdük.

"Daha önceden sevgilin var mıydı?"dedim tedirgince.

"Evet vardı."

"Onları da mı böyle öptün?"

"Onları öpmedim Büşra, ayrıca hiçbirini de senin kadar sevmedim. Peki ya senin var mıydı?"

"Vardı."dedim ama yalan söyledim. Amacım onu kıskandırmaktı.

"Yanılıyorsun yoktu. Hatta az önce senin ilk öpücüğünü aldım ama açık söylemem gerekirse sen de benimkini aldın."

"Gerçekten mi?"

Yetimhanedeki SevgilimWhere stories live. Discover now