UZUN BİR ARADAN SONRA UZUUUN BİR BÖLÜM İNŞALLAH OY VE YORUMLARINIZI KULLANIRSIN...
YAZIM HATALARINDAN DOLAYI ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLERİM
EMEĞE SAYGI...
KEYİFLİ OKUMALAR...
Kimsenin fikri düşüncesi hayatın kanunları vs. baskıları umurumda dahi değil , ben doğru bildiğim şekilde yaşamaya alışkınım... Sebepsizce hüzünlüyüm sadece bazen bunun ismimden dolayı kaynaklandığını düşünmüyor değilim , hani insan adı gibi yaşar derlerdi yaa galiba öyleydi. Gözlerimde ki hüznü değiştirmek zor çünkü dünyaya öyle bakıyorum ben , saat gece yarısını çoktan geçmişti belkide , bir iki saat içerisinde gecenin üstünü gündüz örtecekti fakat gözlerim karanlık geceye meydan okurcasına kapanmamak için direniyordu. Bağdaş kurup yaslandığım soğuk yatağımdan doğruldum ve pencere kenarında ki ahşap , geniş koltuğuma uyuşuk hareketler ile yerleştim öyle yorgundu ki bedenim , öyle yalnız hissediyorum ki birşeylere çaba harcamaya dahi halim yoktu... Annem derdi ki , eğer sonsuza dek yanından ayrılırsak , kendini yalnız hissettiğin zaman aç perdelerini , gök yüzüne bak , gördüğün milyonlarca yıldızların en parlak olanı benim...Aramızda mesafeler olsa bile onlar herşeyleri ile benim yanımdalardı biliyordum... Ve tam da bu gece kendimi yalnız ve savunmasız hissediyordum , beyaz perdemi araladığımda başım göğü buldu , milyonlarca yıldız vardı fakat maviliklerinden eser yoktu... gökyüzüde yalnızlığını karalar bağlayarak gösteriyordu belkide , evet karanlıktı ama onu asla bırakmayacak milyonlarca yıldızları vardı , benimse hiçbirşeyim... Bu aralar kalbim isyan bayrağını çekmişti belkide , fazla duygusal olmuştum bilemiyorum sadece içimden ağlamak geliyordu , öylede yaptım. Başım ellerimin arasına aldım ve sessizce içimi dökmeye başladım...
Belki saatlerimi almıştı ağlamalarım bilemiyorum ama artık buna bir son vermeli ve sebepsiz yere saçma sapan davranmamalıydım , kesinlikle öyle yapacaktım. Doğan güneş ile beraber uyuşan ayaklarımı ahşap koltuğumdan sarkıttım. Tuhaf ama kendimi uykulu hissetmiyordum , daha çok yüreğim yorgundu ve bu kesinlikle daha berbat bir histi. Siyah kapılı gardırobumu açtığımda vakit kaybetmeden hazırlandım. Bugün Cihangir ile kahvaltı için sözleşmiştik. Dün geceden sonra onun yüzüne nasıl bakacağım düşüncesi içerisindeyken çoktan çantamı alıp kahvaltı yapan enişteme doğru mutfağa yöneldim.
"Günaydın enişte"iştahla kahvaltısına odaklanan eniştem nihayet kafasını fazla kızarmış sosislerden kaldırabilmişti. İştahına düşkün bir adamdı ve her iddiasına girebilirim ki doya doya ziyafet çekmek için erkenden hazırlamıştı kahvaltısını. Hazırlamıştır diyorum çünkü ablamın bu saatte kalkıp hele ki enişteme kahvaltı hazırlaması olağan birşey değildi. Bu adam kesinlikle muhteşem bir kocaydı, ablam ise işe yaramaz bir karı ama birbirlerine olan aşklarının her geçen gün dahada yoğunlaştığına bizzat tanık oluyordum
"Günaydın tatlım, Erkencisin"
"Evet, Cihangir ile kahvaltı yapacağız"
"Anladım... Yanlız şirkete geç kalma olurmu ? Ha birde şu dosyaları alırmısın benim buradan muhasebeciler odasına uğramam lazım,ne zaman işim biter bilmiyorum dosyanın içerisinde önemli belgeler var bunu Devran Bey'e ulaştır" gözlerim irileşirken eniştemin dikkatinin bende olmamasına şükrettim,bunu yapabilir miydim gerçekten bilemiyorum... Yani onunla tekrar bir araya gelmek... Dün gece bana o sözleri söyledikten sonra ki oluşan yüz halim sonra saniyeler içinde benimle dalga geçmesi... Sinirle o evi terk edişim... Hepsi aklımdaydı... İnsanların duygularıyla hiç düşünmeden oynamasından nefret ediyordum. Onun bir kalbi yoktu, onun hayatı karanlıktı ! Bunun yanı sıra bir girdap gibi... Kaçmak istiyordum,her seferinde içine çekiyor, kendimi onunlayken buluyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STAJYER
General FictionZifiri Karanlık Hayatıma Hoşgeldin Kız Çocuğu.... Soru İşaretleriyle Dolu Hayatıma Hoşgeldin... Sana Verebileceğim Tek Şey Karanlık Bir Hayat... Sen, Karanlıklar İçinde Kaldığım Tek Işığım... Cehennemime Hoşgeldin... Tanıtım videosu: http://m.you...