13.Bölüm

883 81 16
                                    

Herkese iyi geceler :) Bölümü biraz geç saatte yayınladım ama malesef ki henüz yeni tamamlayabildim. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum.

Bu bölüm kardeşim hzlgumus 'e gidiyor. Umarım beğenir :)

Keyifli okumalar❤

GEÇMİŞ...Yaşanmış ve bitmiş; değiştirilemeyecek olan. Peki ya bugün? Bugünü istediğimiz gibi yaşayabilecek olmak bizim elimizdeyken nasıl oluyordu da istemediğim şeyleri yaşamak zorunda kalıyordum. unuttuğum, hatta yaşanmamış varsaydığım geçmişimde nasıl oluyordu da istemeden takılıp kalıyordum?

Kendimi birkaç gündür Barbara Stampick' in 'Hep geçmişi yaşayaşan kişi çabuk çöker.' sözünün beden bulmuş hali gibi hissediyorum. Hep geçmişle ilgili hayal kurulmaz sadece gelecekle ilgili hayaller vardır sanıyordum.. Kuruluyormuş.. Arkama baktığımda geçmişteki anılarımı hatırlayıp 'keşke' diyemediğimden hayal kurmak zorunda kalıyorum. Ve bir ömür boyu böyle yaşamaya mahkum kalmaktan çok korkuyorum..

''Zeynep, canım burdayım.''

''Kendine geliyor.''

Beynimdeki uğultu giderek artarken nefes alamadığımı hissedip güçlükle açıyorum gözlerimi.

''Zeynep çok korkuttun beni'' diyip bana sarılan Yağmur'a sarılarak karşılık verirken bir yandan da nerede olduğumu idrak etmeye çalışıyorum.

''Neredeyim ben?''

''Benim evimdesin Zeynep.'' diyen Can'ın uzattığı suyu ve ağrı kesici olduğunu tahmit ettiğim ilacı itiraz etmeden içiyorum.

''Ben Kerem'e uyandığını haber vereyim en iyisi seni çok merak etti.''

Bir an Kerem'in niye içeride değilde dışarıda olduğunu sorgulasamda birkaç saat önceki konuşmamızı hatırlamam pek uzun sürmüyor. Can'ın odaya girişiyle ardından gelen bir Kerem göremeyince hayal kırıklığına uğrasamda bunu belli etmiyorum.

''Hayatım Kerem nerede?''

''İşi varmış, gitti.''

Kerem'in yanımda olmayışı içimdeki bulutların kararmasına neden olurken ağlama isteğimi bastırmak için uğraşmadan içimden geldiği gibi hıçkırarak ağlıyorum. Beni kollarıyla sarmalayıp saçımı okşayan Yağmur fısıltıyla 'şiii geçti, bitti Zeynep! Bak ben buradayım.' diyerek beni sakinleştirmeye çalışırken ben ise ne için ağladığımı kestiremiyorum.

******

Sessiz geçen saatlerin ardından kararan hava ve hafifçe esen rüzgara kendimi bıraktım. Elimdeki bitki çayımı yudumlarken bir yandanda ayaklarımla oturduğum salıncağın hareket etmesini sağlıyorum. Boşalan beynimi doldurmak istercesine etrafı seyredip, birşeyler düşünmeye çalışıyorum. Ama olmuyor.. Saatlerce hiçbir şey düşünmeden boş boş oturuyorum öylece..

Gözüme vuran ışıklarla dikkatim dağıldığında ilk işim gözlerimi kapatmak olsada bahçeye giren kırmızı spor arabanın sahibini karanlık olmasına rağmen hemencecik tanıyorum.

Yanıma oturup uzunca bir süre hiçbir şey söylemeyip, hatta yüzüme bile bakmayıp benim gibi sadece bir noktaya odaklandığını görünce dayanamayıp sessizliği bozuyorum.

"Ne düşünüyorsun?"

Sorumu beklemiyor olacak ki birden şaşkınlıkla bana dönüp sonra kafasını sallayarak derin bir nefes alıp geriye yaslanıyor. Bu haline endişelensemde ona belli etmeyip oturduğum yerde ona doğru dönüyorum.

Düş Kapanı [ASKIYA ALINDI]Where stories live. Discover now